Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Aydoğuş, açıklanan Yeni Ekonomi Programı’nın ekonomik krize çare olmayacağını belirterek, “Buna program denilemez. Birtakım dilekler denir” dedi.

YEP çare olmayacak

NAMIK ALKAN

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı Yeni Ekonomi Programı’nı değerlendiren Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Aydoğuş, “Buna program denmez, birtakım dilekler denir” dedi. BirGün’e konuşan Aydoğuş, Türkiye’nin çok ciddi bir krizin içinde olduğunu ve açıklanan programın bu krize çare olamayacağını ifade etti.

Türkiye ekonomisi nereye gidiyor?

2018 yılının ilk çeyreğinden itibaren ekonomi tekrar küçülmeye başladı. Bu yılın da ilk iki çeyreğinde ekonomi küçüldü. Türkiye ekonomisi üç çeyrektir küçülüyor. 1980’den sonraki yeni liberalleşme döneminde 6’ncı krizimizi yaşıyoruz. Muhtemelen yılın üçüncü çeyreğinde de küçüleceğiz.

İkinci Yeni Ekonomi Programı (YEP) açıklandı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok şiddetli bir krizin içerisindeyiz ama bu milli gelir revizyonu nedeniyle 2009-2001 krizinden daha azmış gibi gözüküyor. 2001 krizinde yüzde 4 daraldıysa şimdi yüzde 2 gibi gözüküyor. İlk üç çeyrek için söylüyorum bunu. Doğal olarak ekonomi küçüldüğünde işsizlik de artıyor. Özellikle tarım dışı işsizlik çok yüksek seviyeye çıktı. Genç işsizlikte müthiş bir artış oldu. Hadi işsizlik artabilir ama istihdam kayıpları da var. İşten çıkarmalar çok yüksek. Geçen yıla göre bu yıl 900 bin kişi işini kaybetmiş. Yaklaşık 12 milyon, ne işte ne eğitimde yer alan, çalışabilir çağda olan bir nüfusumuz var. Bunları da kattığımızda bizim işsizliğimiz yüzde 30’ları buluyor.

HİÇBİR ÖNGÖRÜ GERÇEKÇİ DEĞİL

YEP hedefleri gerçekçi mi?

Geçen yıl da yeni ekonomi politikası açıkladılar. Her yıl açıklıyorlar. Bu ikincisi. Geçen yıl açıklanan politikada, bu yılın gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 2-3 oranında büyüme öngörmüşlerdi. Daha bir yıl olmadı. Bakanın yeni ekonomik politika programında 2019 Türkiye ekonomisinin yüzde 0,5, yani yarım puan büyüyeceği öngörülüyor. Arada uçurum var. Hiçbir öngörüleri gerçekçi değil. Rakamlar birbirini tutmuyor. Hedefler gerçekçi değil. Halkın gazını almak için söylenen rakamlar. Yarım puanlık büyüme olacağı söyleniyor ama bu mümkün değil. İlk çeyrekte 2,5 küçüldü, ikinci çeyrekte 1,5 küçüldü. Üçüncü ve dördüncü çeyrekte 1,5+2,5 büyümesi lazım ki sıfır olsun.

Gelecek dönem için de yüzde 5 büyüme öngörülüyor…

O tam bir uydurma. Bir yıldan sonra için yüzde 5 diyerek geçiştirmişler. Üzerinde bile konuşmaya gerek yok. Aslında bu yeni ekonomik politikayı da çok ciddiye almamak lazım.

İşsizlikte bir kabul mü söz konusu?

İşsizlikte biraz gerçekçi olunmuş. Büyüme hızı ile kıyasladığımızda daha gerçekçi. Düşüreceğiz dememişler en azından…

HEDEFLERE NASIL ULAŞILACAK, BELLİ DEĞİL

Enflasyon tahminlerini nasıl değerlendirirsiniz?

Enflasyon tahminleri de bir miktar gerçekçi. 2019 yılı sonunda yüzde 12 olacak diyorlar. Olabilme durumu var. 2020’de yüzde 8’lere düşürmüşler ama mümkün değil. Uzun zamandır çift haneli sürdürüyor ülkemiz enflasyonu. Çekirdek enflasyon yüksek. Üretici fiyat endeksi çok hızlı artıyor. Eylül-ekim aylarında enflasyon düşecek. O konuda herkes hemfikir. 5 puanlık bir düşme olacak. Sonrasında tekrar yükseldiğini göreceğiz.

Açıklanan yeni program krize çare olmayacak gibi…

Olmayacak. Zaten hedefler koyulmuş. Bunlara nasıl erişeceğimize dair bir bilgi maalesef ki yok. Buna program denilemez. Birtakım dilekler denir.

IMF İLE MASAYA OTURMUŞLAR GİBİ GÖRÜNÜYOR

IMF ile tekrar masaya oturma durumu olabilir mi?

Oturmuşlar gibi görünüyor. Bu benim sezgim. Onu belirteyim. Bir hafta içinde OECD, IMF ve Fitch, bu 3 kurum, 2019 yılı için Türkiye’nin büyüme hızını daha önce -2,5 olarak öngörmüşken, eylül ayı içerisinde bir açıklama yaptılar ve -0,3 olacağını söylediler. Acayip iyimserleşmişler. Hükümetin söylemlerine yaklaşıyorlar. Bunların kafasına bir anda taş mı düştü?

KURTARMA OPERASYONLARI DEVAM EDECEK

“Şimdi kurtarma operasyonları başlayacak. Asıl önemli olan olay o. Türkiye Varlık Fonu’nu kullanmaya başladılar bile. Ekonomi yönetimi nerede neyi buluyorsa alıyor. Bütün kaynakları bugüne yığmaya çalışıyor. Tahkimat yapıyor deyim yerindeyse. Etibank, Şeker Fabrikaları gibi ülkenin birçok varlığını sattılar. Geçmişin birikimlerini harcadılar. Kamu-özel işbirliğiyle yapılan şehir hastaneleri, 3. Köprü gibi yatırımlarla gelecekteki gelirlerimizi şimdiden harcamaya başladılar. Sonra sıra Merkez Bankası’na geldi. Son olarak da Türkiye Varlık Fonu’na geldiler. Kurtarma operasyonları devam edecek. Bankacılık sisteminde, enerji ve inşaat sektöründe batık krediler var. Geri ödenemeyen. Birçoğu ötelendi ama artık olmuyor. Şimdi onların temizlenmesi lazım. Onlar temizlenip hazinenin üstüne geçebilir. Bu benim öngörüm. Hazine de vatandaşın sırtına binecek.”