İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer: ‘‘Doğanın bir parçası olduğumuzu unutmadan onu bir bütün olarak kucaklayan şehirler geliştirmeyi başarmalıyız’’ dedi.

Yerel yönetimlerin işbirliği artırılmalı
Fotoğraf: BirGün

Aycan KARADAĞ

Akdeniz’in kuzeyi ile güneyindeki yerel yönetimlerin işbirliğini teşvik etmek amacıyla kurulan Avrupa Akdeniz Bölgesel ve Yerel Meclisi’nin (ARLEM) 13. Genel Kurulu, İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde Özdere’de yapıldı. 7 Kasım’da başlayan ARLEM 13. Genel Kurulu’nda ilk gün Akdeniz/Avrupalı ortakların koordinasyon toplantıları yapıldı. 13. Genel Kurulu’nu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve ARLEM çatısı altındaki Akdeniz Kentler Ağı (MedCities) Yönetim Kurulu Üyesi Tunç Soyer de takip etti.

Program, 8 Kasım’da 13. ARLEM genel oturumuyla başladı. Bölgeler arasındaki işbirliklerinin gündeme geldiği toplantıda Tunç Soyer de, COP27’ye Döngüsel Kültürlü Şehirler İçin Bir İttifak (Alliance for Cities with Circular Culture) kurma çağrısı yaptı.

ZOR OLANI YAPMALIYIZ

2050 yılına kadar kırsal alanda yaşayanların oranının yüzde 68’e çıkmasının beklendiğini belirten Soyer, “Açıkça görülüyor ki insan uygarlığı olarak bulunduğumuz noktada bu eğilimi tersine çeviremeyiz. Kentsel nüfusumuzu doğal ekosistemlere dağıtmak için en küçük bir olasılık bile yok. Tek bir çıkış yolu var; şehirlerimizi doğal ekosistemlerin bir parçası olarak geliştirmek. Şu can alıcı soruya kesin bir yanıt bulmamız gerekiyor: Döngüsel bir kent yaşamı nasıl mümkün olacak? 4 milyondan fazla nüfusa sahip bir şehrin belediye başkanı olarak bunun kolay bir soru olmadığını biliyorum. Yine de bu gezegendeki varlığımızı sürdürmek konusunda samimiysek, zor olana doğru ilerlemek için kendi kendimize meydan okumalıyız. Muhteşem şehirlerimizin kaderi, bu olağanüstü güzel yerkürenin kanser hücreleri gibi davranmak olamaz. Şehirlerimizi yaşam ağının ayrılmaz bir parçası olarak hareket eden alanlar olarak geliştirmek için yeterince cesur olmalıyız. Ben buna döngüsel şehircilik diyorum” dedi.

DOĞA İLE UYUM

2021 yılının Eylül ayında İzmir’deki UCLG Kültür Zirvesi’nde açıklanan Döngüsel Kültür ve dört ana bileşeni olan doğayla uyum, birbirimizle uyum, geçmişle uyum ve değişimle uyum başlıklarından bahseden Soyer, “Doğa, insanlığı saran bir çevre değildir. Hayatın kendisidir. Doğayı onun merkezindeymişiz gibi tanımlayamayız. Onun sadece bir parçası olduğumuzu kabul etmeliyiz. Bugün, doğayı bir bütün olarak kucaklayan şehirler geliştirmeyi başaramadık. Buradan çağımızın çoklu krizleri doğdu: İklim krizi, biyo-çeşitlilik krizi, plastik krizi ve diğerleri. Bu nedenle döngüsel kültürün ilk başlığı, doğayla uyum üzerine kuruludur ve doğa-haklarına verdiğimiz değeri arttırır. Dngüsel kültürün ikinci başlığı bir başka temel çıkış noktasını oluşturuyor: Birbirimizle uyum. Bu, hayatımızın her dakikasında herkes için eşit vatandaşlık sağlayan demokrasi anlamına gelir. Üçüncü başlık, geçmişle uyum, geçmişin çoklu kültürlerine uyum sağlamadan şehirlerin geleceğini tasarlamanın mümkün olmadığını vurgular" diye konuştu. Soyer, konuşmasını şu cümlelerle sonlandırdı: “Hiçbir şey bir sabah, birdenbire kendi kendine düzelmeyecek. Eğer dünyamız bir gün daha iyiye doğru değişecekse, bunu büyük çabalarımızla ve tüm engellere rağmen sürdürdüğümüz kararlı duruşumuzla başarmamız gerekecek. Küresel krizleri çözmeye yönelik münferit çabalarımızın tek başına işe yaramayacağı açıktır. Eylemlerimiz arasındaki uyum, doğayla uyum kadar önemlidir. Bu nedenle toplantımız, Akdeniz’den başlayarak, döngüsel kültüre sahip şehirlerin küresel bir ittifakını kurmak yoluna kentsel dünyaya ilham vermek için çok değerlidir.”