Dolar kurundaki artışa karşı hükümet ‘yerli ve milli’ ekonomiye saldırı olduğunu iddia ediyor. Aslında AKP, faiz lobisiyle mücadele adı altında iç piyasaya lira pompalayıp dolar kurunu yükseltiyor. Böylece TL değer kaybettikçe yerli şirketler ucuzluyor ve birer birer yabancı devlere yem oluyor.

Yerli ekonomi masalı

Ozan GÜNDOĞDU

Hafta içi dolar kurunun atak yaparak 7,30 TL’ye dayanmasına karşı hükümetin savunması yine “operasyon çekiliyor” oldu. AKP’nin tüm kadrolarıyla yürüttüğü #BeratAlbayrakınYanındayız hashtagiyle başlatılan kampanyanın içeriğini Cmhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın şu şekilde özetledi; “Hükümetimizin ekonomi politikalarına yönelik döviz kuru üzerinden yürütülen manipülasyonlar ve algı operasyonları, küresel ekonomik buhran ve pandemi gerçeğine kör, tam bağımsız ve milli duruş hamlelerimizin başarısına sağır bakış açısının ümitsiz hezeyanlarıdır”

Erdoğan’ın sözcüsü özetle milli bir ekonomi modeli inşa ediyoruz, bunu hazmedemeyen dış güçler ekonomiye operasyon çekiyorlar demekteydi. AKP’den parti temsilcilerine gönderilen ve sosyal medyadan paylaşılması istendiği anlaşılan metin de buna paralel bir savunma içeriyordu. Fatma Betül sayan Kaya’nın da içlerinde bulunduğu pek çok isim aynı mesajı paylaştı; “Sadece döviz kuru üzerinden ekonomiyi değerlendirip; Türkiye’nin üretime dayalı, yerli ve milli, güçlü bir ekonomi inşa ederek, 2023 hedeflerine ilerleyişini görmezden gelenlere karşı #BeratAlbayrakınYanındayız”.

AKP kurmaylarının dediği doğru mu? Ekonomi gerçekten üretime dayalı, “yerli ve milli” bir atılım mı yapıyor? Bu konuya mercek tuttuk. Ortaya çıkanlar, hükümet sözcülerinin iddialarını çürütüyor. Ülkenin en büyük 500 sanayi kuruluşunun 49’u yabancıların kontrolünde, yarısından çoğu ise yabancı ortaklı. Üstelik ilk 100’e ve ilk 10’a çıkınca yabancıların kontrolündeki şirketlerin sayısı artıyor. 2002’de ilk 100’deki 20 şirket yabancıların kontrolündeyken bugün bu sayı 23. 2002’de ilk 10’da yabancıların kontrolündeki şirket sayısı 2’yken bugün 4. Üstelik bu gelişmede AKP’nin doğrudan parmağı var…

Yerli şirketler yabancının insafında

Yerlileşme iddiasının dayanaklarından biri AKP’nin son yıllarda uyguladığı düşük faiz politikası. İddiaya göre bu sayede “faiz lobisi” adı verilen küresel finans çetesine faiz ödemesi yapılmıyor. Ancak veriler bu dayanağı çürütüyor. Üretime dayanmayan ama düşük faizle idare edilmeye çalışılan ekonomide dolar kuru yükseliyor ve TL değer kaybediyor. Böylece döviz borcu bulunan bilançosu bozulan bir çok şirket ucuzluyor ve yabancılara satılıyor. Örneğin Türkiye’nin en büyük fındık ihracatçısı Oltan Gıda 2014’te Nutella’nın da üreticisi Ferrero’ya satıldı. Şirketin adı yerli ancak sermaye küresel devin oldu. Bu uluslararası dev şirket Türkiye’nin ürettiği fındığın yüzde 80’ini satın almakla kalmıyor, aynı zamanda satın aldığı Oltan Gıda sayesinde ihracatı da üstleniyor. Aynı süreç pek çok sektörde yaşanıyor. Yine gıda devi ABD’li Cargill Ekol Gıda’yi ve Alemdar Kimya’yı bünyesine katarak büyüyor. Türk Lirası değer kaybettikçe yerli şirketler ucuzluyor ve neredeyse hiç fiyatına yabancı sermayenin kapanına düşüyor. Örneğin Türkiye’nin en büyük 192’nci sanayi kuruluşu TEMSA geçen yıl sadece 182,7 milyon liraya İsviçre Merkezli True Value Capital’e satıldı. Örnekleri çoğaltmak mümkün; Türkiye’nin ilk yerli arazi aracını yapan ve tarım makineleri üreten Hisarlar Makine 2016’da Hindistanlı Mahindra ’ya satıldı.

yerli-ekonomi-masali-766751-1.
Yörsan 6 yıl önce Dubaili Abraaj Capital’e satıldı. Yörsan’ın eski sahipleri olan Yörük ailesi ise YÖRYAPI ile inşaat sektörüne girdi.

Türkiye’nin en büyük süt ürünleri firmalarından 49 yıllık Yörsan, 2014’te Dubaili Abraaj Capital’e satıldı. Dört nesil önce Sakarya’da kurulan Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasında 89’uncu sırada yer alan Namet Gıda’nın yüzde 39’luk hissesi artık ABD’li Inverstcorp’un. MNG Kargo 2017’den beri Dubaili Mirage Cargo’ya ait. İnci Akü’nün yarısı 2019’dan beri Japon Yuasa şirketinin. Bu şirket ülkenin en büyük 210’uncu sanayi kuruluşu konumunda. Banvit 2017’den beri Brezilyalılar’ın, Tekin Acar Kozmetik yine 2017’den beri Fransızlar’ın. Kuruyemişçi Peyman 2016’dan beri uluslararası Bridgepoint’e ait. Sırma Su 2013’ten beri Fransız Danone’ye, Baymak Kombi ise yine 2013’ten beri Hollandalı BDR Therma’ya ait. Penti, Damat, Koton gibi yerli zannedilen firmalar ise artık yabancı ortaklı. Bunlar yalnızca kamuoyunca bilinen şirketler. Listeyi yüzlerce firmayla büyütmek mümkün.

Savunma sanayii tek dayanak, o da çürük

AKP kurmaylarının iddiaları bir yerlileşme hamlesi yapıldığı yönünde. Bunun kanıtlarına ilişkinse ortaya konan tek kanıt savunma sanayine ilişkin. Biri Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın sahibi olduğu Baykar Grubu, diğeri ise AKP MKYK üyesi Ethem Sancak’ın BMC’si yerlileşme hamlesi denen boş gösterenin en büyük kanıtları. Bu firmaların çektiği tanıtım videoları Türk Bayrakları eşliğinde TV’lerde yayımlanıyor, sosyal medyada viral hale getiriliyor. Savunma sanayiindeki pasta ise giderek büyüyor. TSK üretici konumundan tüketici konumuna geçtikçe dev bütçeli TSK’nin etrafındaki şirket sayısı da böylece artıyor. Kamuya ait Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) ise buna rağmen küçültülüyor veya yatırım yapamıyor. MKEK’in 10 yıl önce 2009’da en büyük sanayi kuruluşları içindeki sırası 87’yken bunca savunma sanayii yatırımına rağmen 2019’da 90’ıncı sırada. BMC’nin büyümesi ise dillere destan nitelikte. 2014’de TMSF’den Ethem Sancak tarafından satın alınan BMC 2016’da İSO500 listesine 137’nci sıradan giriş yaptı. 2 yıl içince 61’inciliğe kadar yükseldi. 2019’da ise 51’inci en büyük sanayi kuruluşu konumunda. Ancak BMC yerli sermayeli mi? Hayır! Şirketin yüzde 49,9’u Katar Devleti’nin elinde… Üstelik Sancak’ın 6 yıl önce satın aldığı şirketi satmamasının önünde herhangi bir engel bulunmuyor. Zira yerli şirketlerin nasıl satıldığı da ortada.

***

Yabancı sermayenin motor gücü AKP oldu

yerli-ekonomi-masali-766752-1.
Nutella’nın da üreticisi İtalyan Ferrero, ülke fındıklarının yüzde 80’ini satın alıyordu. Fındığın ihracatını da büyük ölçüde yerli
firmalar yapıyordu. Ferrero 2014’te Oltan Gıda’yı alınca, fındığın hem ithalatçısı hem ihracatçısı haline geldi.

İSO500 verilerine göre ülkenin en büyük 500 firmasının 49’unun sermayesinin yüzde 50’den fazlası yabancılara ait. Yarısından çoğu ise yabancı ortaklı. Üst basamaklara çıktıkça tablo yabancılar lehine büyüyor. İlk 10 sanayi kuruluşu içinde sermayesi yüzde 100 yerli olan sanayi kuruluşu sayısı sadece 5. En büyük 10 sanayi kuruluşunun 4’ü yabancı ortaklı. (Ford Otomotiv, Toyota Otomotiv, Oyak-Renault, Star Rafineri) Geriye kalan tek firmayı ise İSO500 tarihi boyunca ilk kez isminin açıklanmasını istemeyen bir kuruluş oluşturduğu için onun sermaye yapısı bilinmiyor. (İlk 10 sanayi kuruluşu tablodaki gibi)
Öte yandan AKP’li yıllarda ülkenin en büyük sanayi kuruluşlarının sermaye yapısında yerli sermaye lehine bir değişiklik oldu mu? İSO500 verilerine göre bu sorunun da cevabı hayır. AKP iktidara geldiğinde ülkedeki en büyük 10 sanayi kuruluşunun içinde yabancı ortaklı 3 şirket bulunuyordu. Bunların 2’sinin (Oyak Renault ve Vestel) yabancı payı yüzde 50’den fazlaydı. Üstelik o yıl ilk 10 sanayi kuruluşu içinde sermayesinin yüzde 100’ü yabancıların olan tek firma yoktu. Dahası ilk 10’daki 5 şirketin kamu ortaklığı, bu şirketlerin 3’ünün sermayesinin yüzde 100’ü kamuya ait bulunuyordu. Peki bu şirketler hangileriydi? İşte AKP iktidara geldiğinde kamunun elinde olan şirketlerin bugünkü sermaye yapısı…

1- TÜPRAŞ: 2002 itibariyle yüzde 65,76’sı kamuya aitti. 2005 yılında kamudaki hisseleri Koç Grubu’na satıldı. Tüpraş bugün de Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu.

2-Elektrik Üretim AŞ: 2002 itibariyle yüzde 100’ü kamuya aitti. Enerjide özelleştirme politikalarıyla sektörde hem yabancı payı arttı. 2002’de Türkiye’nin en büyük 2’nci sanayi kuruluşu olan EÜAŞ’ın santralları satıldı. EÜAŞ bugün Türkiye’nin en büyük 19’uncu sanayi kuruluşu konumunda. Santralları ise 2008 krizinde zarara giren ve bugün iktidarla ilişkileri yüzünden sık sık gündem olan Cengiz, Limak, Kolin, Kalyon gibi inşaatçılara satıldı.

3-Ereğli Demir Çelik: AKP iktidara geldiğinde Ereğli Demir Çelik’in yüzde 49,93’ü kamuya aitti. 2002 itibariyle ülkenin en büyük 6’ncı sanayi kuruluşu olan dev fabrikanın bugün yüzde 47,63’ü halka arz olmak üzere tümü özel kesime ait. Sermayesi yerli. Kamu payı ise sıfır!

4-Türkiye Şeker Fabrikaları: 2002’de AKP hükümet koltuğuna oturduğunda ülkenin en büyük 8’inci sanayi kuruluşuydu. Uzun yıllar ilk 10’daki yerini koruyabildi. Ancak 2010’larla beraber sıralamadaki yeri düşmeye başladı. Fabrikaları tıpkı EÜAŞ örneğinde olduğunu gibi teker teker satılmaya başlayınca ilk 10’daki yerini kaybetti. 2018’de 38’inci olan Şeker Fabrikaları 2019’da 59’uncu sırada. Fabrikalar ise yerli ve yabancı şirketler peşkeş çekilmiş durumda. Örneğin Erzurum ve Erzincan Şeker Fabrikaları Yeni Şafak Gazetesi’nin de sahibi olan Albayrak Grubu’nun. Özelleştirmelerle küçülen şeker üretimi sayesinde nişasta bazlı şeker üreticisi ABD’li gıda devi Cargill büyüdükçe büyüdü. 2018’de Türkiye’nin en büyük 173’üncü sanayi kuruluşu olan Cargill böylece 2019’da 131’inciliğe yükseldi. Üstelik 2014’te Alemdar Kimya AŞ’yi, 2015’te ise Ekol Gıda hisselerini satın aldı.

5- TEKEL: 2002’de ülkenin en büyük 9’uncu sanayi kuruluşuydu. Yıllar içinde parçalara ayrılarak satıldı. Önce içki fabrikaları 292 milyon dolara Mey İçki’ye satıldı. Mey grubu bu fabrikaları daha sonra ABD’li Texas Pacific Grubu’na 810 milyon dolara sattı. Mey Grubu’nun ortakları arasında TFF’nin başkanı olan Nihat Özdemir de bulunuyor. TEKEL’in sigara fabrikaları ise 2006’da yine çok uluslu British American Tobacco’ya satıldı. Bugün TEKEL tümüyle lağvedilmiş durumda.