Yıldırım: Sosyal medyadaki kışkırtıcı paylaşımlar ülkemize zarar veriyor

Başbakan Binali Yıldırım, 19 Ocak'ta süresi bitecek olan OHAL'e ilişkin olarak "OHAL'in üç ay daha uzatılmasına yönelik karar Meclis'te görüşülecek" dedi.

Başika krizinde gerginleşen Türkiye - Irak ilişkilerinde yeni bir döneme girildiğinin altını çizen Yıldırım "Irak ile ilişkilerimizi düzeltmek için süreç başlattık" değerlendirmesini yaptı.

Yıldırım sosyal medyadaki kışkırtıcı paylaşımların Türkiye'ye zarar verdiğini belirterek "Kin ve nefret söylemi, terörü açıkça övmek gibi faaliyetler hukuk devletinde suçtur cezai karşılığı vardır" ifadesini kullandı.

Partisinin grup toplantısında konuşan Yıldırım'ın açıklamaları şöyle:

Millet olma vasfımızı kimse zedeleyemez. İktidarıyla muhalefetiyle terör karşısında dimdik durduk, bundan sonra da durmaya devam edeceğiz. Masum ve savunmasız insanları, sivil insanları mutlu ve güzel anlarında katleden alçakların amacı insanlığa korku salmak. Bu katilleri aramıza salanlar, bu alçakça eylemleriyle, inançlar üzerinden ayrışacağımızı bekliyorlarsa boşuna hevesleniyorlar.

Türkiye bir hukuk devletidir, bu ülkede bütün hayat tarzları, bütün düşünceler devletin güvencesindedir. Her türlü ayrımcılığı, her türlü kin ve nefret söylemini şiddetle reddediyoruz. Bizim inancımız açık ve nettir. Bizler çoğulcu, demokratik hukuk düzenimizi ve sağlam toplumsal dokumuzu özenle muhafaza edeceğiz. Bu alçak saldırılar karşısında millet olarak birbirimize daha fazla kenetleneceğiz. Uluslararası toplumdan tek bir beklentimiz var, terör işinde ikircikli davranışları bir kenara bırakalım. Londra'yı, Paris'i, Berlin'i kana bulayan teröristlerle istanbul, Kayseri, Ankara'da masum insanları katledenler de aynı kaynaklardan beslenmektedir. Yurt içinde ve yurt dışında terör örgütleriyle mücadelemiz sürüyor. Karşımızda aynı merkezden yönetilen farklı örgütler var.

Türkiye bugün bir değil, Türkiye 40 yıldır PKK ile mücadele ederken bugün PKK'nın yanı sıra DEAŞ, FETÖ, PYD, DHKP-C gibi örgütlerle de aynı anda mücadele ediyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde bir anda bu kadar terör örgütüyle mücadele eden hiçbir ülke yoktur. Bunun sebebi ne? Emperyal hayallerin ülkemizin civarındaki komşularımız üzerindeki hesaplarıdır. Suriye'de, Irak'ta son 5-6 yıl içerisinde yaşanan istikrarsızlık, otorite boşluğu terör örgütleri için mükemmel bir ortam oluşturmuştur. Burada en büyük zararı gören ülke de Türkiye'dir. Terörle mücadeleyi yaparken sadece yurt içinde bu mücadeleyi yapmamız yeterli değil, Hatay'da, Kilis'te füzeler, roketler düşerken, masum insanlar hayatını kaybederken "neredesiniz?" diyenler Fırat Kalkanı ile peşlerine düşüp kendi inlerinde yok ettiğimiz zaman da bizim orada ne işimiz var diye bağırıyorlar. Bu haksızlıktır, Türkiye bugün terörü sadece kendi topraklarında değil, nerede ülkemize zarar veriyorsa orada bulup yok etmek kudretine sahiptir, Fırat Kalkanı ile de bunu gerçekleştirmektedir.

Sosyal medyadaki kışkırtıcı paylaşımlar ülkemize zarar veriyor

İstanbul'da gerçekleştirilen terör saldırısı zamanı ve mekanı dikkate alındığında, bu saldırıyla etnik köken, mezhep temeliyle ayrıştırmaya yönelik süreç başlatılmak isteniyor. Terörün bizi hayat tarzları üzerinden ayrıştırmaya yönelik provakasyonları bizi yanıltmasın. Bu kirli tuzaklar sağduyumuzu hedef alıyor. Caniler ve onları azmettirenler toplumsal barışımızı bozmaya çalışıyorlar. Onlar biliyor ki cami kilise havra hep yan yanaydı Ortaköy'de, bir arada yaşama felsefesini yüz yıldır deneyimliyoruz. Yarınlarımız için, yediden yetmişe uyanık olmak zorundayız. Her türlü ayrıştırıcı söylemin, terörün amacına hizmet ettiğini unutmayalım. Sosyal medya üzerinden yapılan ve terörün amacına hizmet eden kışkırtıcı paylaşımlar maalesef ülkemize zarar veriyor.

Özellikle sosyal medya mecramızı kullanan gençlerimize önemli bir uyarım var; sosyal medya sorumsuz medya değildir. Sosyal medyada suç niteliğinde yapacağınız paylaşımlar başınıza bela olabilir. Nitekim olmaya başlamıştır. Kimsenin, bir başkasının kin ve nefret duygularıyla bilenmesine karşı yaptığı faaliyeti kabul edilebilir bir tarafı yoktur ve suçtur. Kin ve nefret söylemi, terörü övmek ve toplumda kargaşayı teşvik etmek gibi faaliyetler hukuk devletinde suçtur, cezai karşılığı vardır. Bu yönde paylaşımlar yapanlar için yargı harekete geçti ve işlemler başlatıldı. Vatandaşlarımızın ve gençlerimizin terör örgütünün oyunlarına alet olmamalarını özellikle rica ediyorum.

"Terör tüm insanlığın belasıdır"

Bu acı günümüzde bizleri arayarak acılarımızı paylaşan bütün ülkelere ve yöneticilerine teşekkür ediyorum. Terör sadece Türkiye'nin değil, bütün insanlığın başının belasıdır. Türkiye'nin terörle ortak mücadele çağrısına bütün ülkelerin daha güçlü ses vermesini bekliyoruz.

2017 yılı bütün ülkelerin terörle topyekun mücadele konusundaki bilincinin de zirveye çıkacağı bir yıl olmasını bekliyoruz. 2016 yılında zor günler yaşadık, dünya genelinde yaşanan terör olayları ve ekonomik kriz yanı sıra ülkemizde özellikle yılın ikinci yarısından başlayarak hiçbirimizin aklına hayaline gelmeyen birçok olayı yaşadık. Bunlardan en önemlisi darbe girişimidir.

"6 ay içerisinde başımıza gelenler pişmiş tavuğun başına gelmez"

Şöyle bir bakalım; çok uzağa gitmeyelim. 6 ayda neler yaşadık? Tek cümle ile özetlemek gerekirse şu 6 ay içerisinde başımıza gelen pişmiş tavuğun başına gelmez. Bu alçak, sinsi terör örgütü emellerine ulaşamayınca milletin silahını milletine doğrulttu. Halkın seçtiği cumhurbaşkanını indirmek istedi. Hatırlayın, 2003'ten 15 Temmuz'a kadar biz üç sefer darbe girişimine maruz kaldık. Değişik formatlarda darbe girişimine maruz kaldık, her seferinde de millete güvendik, demokrasi ve hukuk devletine güvendik, bütün darbecileri hayal kırıklığına uğrattık.

Cumhurbaşkanlığı seçimiyle başlayan, parti kapatmayla devam eden, yargı darbesiyle devam eden ve nihayet 15 Temmuz açık darbe girişimiyle zirveye çıkan süreci birlikte yaşadık. Bütün bunlar olurken, ülkemizin milletimizin ihtiyacı olan hizmetlerden de asla vazgeçmedik. Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, tarımda, bütün alanlarda ülkemizin yüzünü güldürecek hizmetleri yaptık. Hem vesayetle mücadele ettik hem de sözlerimizi yerine getirdik. Dünya kriz içerisinde bunalımda olduğu halde Türkiye hayal ettiği projeleri bir bir hayata geçirdi.

Ne yaparlarsa yapsınlar, aziz milletim, hizmet kervanı yürümeye devam edecek. Terörle kararlı mücadelemiz de hizmet mücadelemiz de devam edecek. Terörün tırmandırılmasının arkasındaki sebep, Türkiye'nin terörle mücadelede gösterdiği kararlılığa karşı terör yuvalarını harekete geçiren güçlerin duyduğu rahatsızlık.

"Irak ile ilişkilerimizi düzeltmek için süreç başlattık"

Türkiye, hem bölgede hizmetlerini birer birer yerine getirecek hem de milletimizin birliğini, beraberliğini yok etmeye çalışan bu şer odaklarıyla amansız mücadelesini sürdürecek. Bakın, ne dedik; dostlukları artıracağız, düşmanlıları azaltacağız. Terörü ortadan kaldırmanın yolu huzur ve güvendir. Irak'ta, Suriye'de otorite olmazsa biz güvende olamayız, onun için işe ilişkileri düzeltmekle başladık. Rusya ile ilişkilerimizi düzelttik, İsrail'le ilişkilerimizi bir noktaya getirdik. Bununla da yetinmedik, 6 yıldır Suriye'de devam eden katliama artık son vermek gerektiğini düşündük, Rusya ile ateşkesin sağlanmasını başardık.

Bununla da kalmadık bu ateşkesin BM tarafından kabulünü de sağladık. Ve bütün ülkelerin Suriye'de kalıcı bir barışa adım atmaları için önemli bir zemin oluştu. Halep'te yaşanan katliama da tek müdahale eden ülke Türkiye oldu. 46 bin masum insanı ateş çemberinden çıkararak hayata bağladık, ihtiyaçlarını karşıladık ve bağrımıza bastık. Bu yöndeki çabalarımız bitmedi, şimdi de Irak ile ilişkilerimizi düzeltmek için süreç başlattık. Cumhurbaşkanımız Irak Başbakanı ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik, biz de bu hafta yapacağımız ziyaret ile terörle mücadele konusundaki birlikteliğimizi göstermiş olacağız. Komşu ülkelerle barış içinde, kardeşlik içinde yaşamak hem komşularımızın geleceği hem de bizim için olmazsa olmazdır. Her türlü gayreti göstermeye devam edeceğiz.

KOBİ'lere 250 milyar hacminde kredi sağladık. Bunu yaparken asla ilave borçlanma yapmayacağız, asla mali disiplinden de vazgeçmeyeceğiz. Yani bütçedeki bazı fasıllar arasında aktarma yapmak suretiyle ve yeniden yapılandırma sonucu 115 milyar liralık oluşan kaynaktan bir kısmını buraya ayırmak suretiyle böyle bir imkanı hayata geçiriyoruz. Bununla da yetinmedik, sadece kredi sağlamak olmaz diğer yüklerini de hafifletmemiz lazım. Nedir bunlar? İlk üç ay prim ödemelerini almıyoruz, yılın son üç ayına kadar öteliyoruz. Bu da yetmez dedik, bir sicil affı getirmeye karar verdik, o da Genel Kurul'da bu hafta görüşülecek.

"Asgari ücret 1 yıl boyunca aynı kalacak"

Çünkü kredi imkanı sağlarsınız, ancak sicili bozulmuşsa o krediye erişemez. Onun için sicil affını da beraberinde getiriyoruz ki bu kaynağın bir işlevi olsun. Bunun dışında biliyorsunuz asgari ücret yüzde 10'a yakın bir miktarda arttı. Her yıl asgari ücret yılda iki sefer artardı. Bu sefer dedik ki milleti bu işlerle meşgul etmeyelim, yüzde 9 mertebesinde senenin başında bir artış sağladık, artık 1 yıl boyunca aynı olacak.

Vergi dilimi değişti, asgari ücret düştü meselesi de yoktu. Düşerse farkını da biz karşılayacağız. Bir nebze olsun asgari ücretlilerimizin vergiden dolayı kayıplarını önlemiş olacağız. İşverenlerimizin de artan asgari ücretten dolayı gelen ilave yüklerini de geçen yıl olduğu gibi bu yıl da karşılamaya devam edeceğiz. Yani prim artışı oluyor, bunun bir kısmını biz vermeye devam edeceğiz. Bütün bunları üst üste koyduğunuz zaman 10 milyar liralık ilave bir kaynağın hem işçiye hem emekliye hem işverene aktarılması demek.

Asgari ücreti düşük bulan olabilir, biz de fazlasını arzu ederdik. Ancak imkanımız arttıkça bunu da yapmaktan kaçınmayacağız. Her şey imkanlara göre; ihtiyaçlar sınırsız, imkanlar kısıtlı. Önemli olan kısıtlı imkanlarla sınırsız ihtiyaçları önceliklere göre karşılayabilmektir.

Son bir ayda yaptığımız işlerden bahsediyordum, Ankara'da 500 milyon değerinde olan OTONOMİ merkezinin açılışını yaptım. Bu merkezin kurulmasında Beşir Bey'in özel gayreti vardır. Nedir bu? Ankara'nın sokaklarında galeriler var, galerilerden araçlar yoldan gidemiyor, trafik felç. Bütün bunları aldık, görmenizde fayda var, muazzam bir tesis var. Her şey var, adeta kendi kendine bir yaşam merkezi oldu. Ankara'ya yakışan bir tesis oldu, ama yetmez.

Avrupa'nın üçüncü büyük yüksek hızlı trenini de sessiz sedasız yaptık, kazandırdık. Şimdi sıra Ankara'ya muazzam bir fuar merkezi. Bunun için de çalışmalarımızı hızlandıracağız. Bu arada Mersin'de bir sel felaketi yaşadık. Orada üç vatandaşımız hayatını kaybetti, iki vatandaşımız aranıyor. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyoruz. Zararları, ziyanları neyse elimizdeki imkanlarla karşılayacağız. En kısa sürede de Mersin'e gideceğim, vatandaşlarımızla bir arada olacağım.

AK Parti iktidarından önce Boğazda iki tanecik köprü vardı. Biz bir tane daha ekledik üstüne Marmaray ve Avrasya'yı ekledik. Bunlar küçük işler değil. İktidarımıza laf edenler, ölçüsüz ileri geri konuşanlar Türkiye'ye hangi eser kazandırdıklarını söylesinler. Ne varsa AK Parti'de var. Bölünmüş yollar, havaalanları, şimdi de bakın Avrasya Tüneli'nden mutlaka geçin. Muazzam bir eser oldu. Biliyorsunuz yolların kralı olmaz, yolların kuralı olur. Biz de yolların amelisiyiz.

Bu yıl içinde Tuz Gölü'nün altına yaptığımız doğalgaz depolama tesislerini de hizmete açacağız.
Lafla peynir gemisi yürümüyor, bütün bunları yaparken bir de terörle mücadele ediyoruz. Yaz demeden kış demeden aynı kararlılıkla sürdüreceğiz.

"DEAŞ'la biz mücadele ediyoruz, ABD'nin bir halt ettiği yok!"

Fırat Kalkanı ile ilgili bir şey paylaşmak istiyorum. Suriye sınırımızda son 6 yıldan beri yaşanan iç savaş nedeniyle ülkemizi çok ciddi anlamda rahatsız eden bir durumla karşı karşıya kaldık. 3 milyona yakın mülteci kardeşimiz var, ekmeğimizi, soframızı paylaşıyoruz. Kamplarına da gittim, oradan Fırat Kalkanı'na katılan askerlerimizle bir olduk, onları dinledik. Vatanın milletin selameti için ne kadar hazır olduklarını gördüm. ABD'nin de bir halt ettiği yok, dünyanın da yaptığı bir şey yok. Yaptıkları açıkça PYD'ye YPG'ye silah veriyorlar, daha çok çatışma olsun diye

Bugün 133. gündeyiz, bugüne kadar 1270 DEAŞ mensubu etkisiz hale getirildi ve yakalananlarla birlikte 1561. Şimdi dünya DEAŞ ile yatıyor, DEAŞ ile kalkıyor. Yalandan mücadele ediyorlar, mücadeleyi yapanlar sadece Türkiye'dir. ABD'nin de bir halt ettiği yok, dünyanın da yaptığı bir şey yok. Yaptıkları açıkça PYD'ye YPG'ye silah veriyorlar, daha çok çatışma olsun diye.

Bildiğiniz gibi son söyleyeceğim şey şu, emeklilerin bir promosyon meselesi vardı. Sonunda onu da tatlıya bağladık, emeklilerimiz 300 ile 450 arasında bir defaya mahsus paraları bankaya yattığı için promosyon alacaklar. Bunu da tekrar duyurmuş olayım. Bu hafta yoğun bir haftamız var. bugün İçişleri Bakanımız hakkında verilen gensoru var, o görüşülecek. Aynı zamanda Meclis'in bilgilendirilmesi var terör olaylarıyla ilgili. Bir de vatandaşlarımızın büyük kısmını ilgilendiren bir ekonomi kanun tasarısı var. OHAL'in üç ay daha uzatılmasına yönelik bir kararı da Meclis'imiz görüşülecek. Bu yoğun gündemde arkadaşlarımıza kolaylıklar diliyorum. Önümüzdeki pazartesi gününden itibaren Meclis Genel Kurul'unda görüşmeye başlıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun.