Acaba hiç soruyor musunuz, gelişmiş ülkeler yavaş yavaş nükleer enerjiden neden vazgeçiyorlar diye? Almanya bu alanda önemli bir örnek. 19 nükleer santralı var ve elektriğinin yüzde 30'dan fazlasını bunlardan sağlıyor. Ancak vazgeçme yolunda bir planı da adım adım uyguluyor. Neden?

- Çünkü bunca yıldır edinilen deneyimle nükleer enerjinin, 21. Yüzyıl'a uygun bir enerji türü olmadığı hem toplum hem de siyasi mekanizma tarafından anlaşıldı.

- Çünkü giderek yükselen yapım ve işletme maliyetleri nükleer santrallerin akılcı yatırımlar olmadığını ortaya çıkardı. Örneğin yine Almanya'da 1980'li yılların sonunda yapılan son nükleer santral için 1 milyar mark fiyat verilmişti. 5 milyar marka çıktı.

- Çünkü nükleer santraller düşük düzeyde de olsa radyoaktivite yayıyor.

- Çünkü kaza riski korkutuyor. Olan küçüklü büyüklü kazaların yarattığı zararlı sonuçların etkisi yıllarca silinmiyor.

- Çünkü nükleer atık sorununa hala bir çözüm bulunamıyor. Atıklar için nihai bir depo hala yaratılamıyor. Yüksek oranda radyasyon içeren kullanılmış nükleer yakıt çubuklarının nasıl saklanacağı çözülemiyor. Atıkların taşınması sorun oluyor ve her seferinde yüzlerce milyon dolarlık maliyetler yaratılıyor.

- Çünkü nükleer santraller askeri amaçlı suistimale her zaman açık.

Kısacası, nükleer enerji teknik ve ekonomik sorunlara boğulmuş, tehlikeli ve kirli bir teknolojidir.

Şimdi nükleer lobisi yeniden faaliyette. Neden? Çünkü artık gelişmiş olan ülkelere kendi teknolojilerini satamıyorlar. Yaşanan bir dizi sorun ve toplumlarda bu konuda yükselen muhalefet Avrupa, ABD ve Kanada'daki nükleer firmaları zoru sokuyor.

Ama Türkiye bakir bir ülke. Üstelik Enerji Bakanı 1 değil 3 nükleer santralden söz etti. Anlaşılıyor ki ahdettiler, gelişmiş ülkelerin nükleer çöplüğü olacağız.

ESKİ FİRMALAR YİNE DEVREDE

İhaleye katılacak firmalar arasında ABD'den Westing House, Kanadalı AECL ve Fransız Alman ortak şirketi NPI'nin adı geçiyor.

Peki bunlar ilk defa mı Türkiye'ye geliyor. Hayır.

Daha evvel, hani şu şimdi Yüce Divan'a giden Enerji Bakanı Cumhur Ersümer döneminde ve Ecevit hükümeti zamanında da bir ihale açılmıştı. İhalede 3 grup yarışmıştı.

NPI Konsorsiyumu (Almanya-Fransa): Siemens-Framatome-Campenon-Bernard-Hochtief-Garanti Koza İnşaat-Simko-STFA-Tekfen. 2 Milyar 393 Milyon dolar fiyatla, zenginleştirilmiş uranyum içeren, hafif suyla çalışan bir reaktör tipi önermişlerdi.

AECL Konsorsiyumu (Kanada-G. Kore): AECL-Kuarner John Brown-Hitachi-Daewoo-Ansaldo-Gama-Guriş-Bayındır-MNG. 2 milyar 571 milyon dolar fiyatla doğal uranyum kullanılan, ağır suyla çalışan reaktör tipi önermişlerdi.

WESTINGHOUSE-MITSUBISHI Konsorsiyumu (ABD-Japonya): Westinghouse-Mitsubishi-Enka-Ceylan İnşaat. 3 Milyar 278 milyon dolar fiyatla zenginleştirilmiş uranyum içeren, hafif suyla çalışan reaktör tipi önerilmişti.

Türkiye Elektrik Üretim ve İletim AŞ'nin (TEAŞ) Akkuyu Nükleer Santrali ihalesinde seçimini Alman-Fransız konsorsiyumu NPI yönünde yapmıştı. Ancak bu konsorsiyumun teklifinin şartnameye uymadığı iddia edildi.

Üç konsorsiyum birbirine girdi. Ciddi bir meydan muharebesi yaşandı. Bu arada hükümetin MHP kanadının atom bombası yapımına olanak sağladığı için Kanada teklifine sıcak baktığı, ABD-Japon teklifinin ise Türkiye'den santrali bu doğrultuda kullanmaması için teminat istediği anlaşıldı.

Sonunda ihale iptal edildi ve hükümet nükleer santralden vazgeçti.

Türkiye nükleer propaganda ile zaman ve para yitirdi. Yetkililer bu yanlış tercihlerinin hesabını vermedi.

Üretilen elektriğin yaklaşık %30'u iletim ve dağıtım şebekesinde kayboluyor. Hala çare geliştirilmiyor. Güneş, rüzgar, jeo termal enerji kaynakları yeterince değerlendirilmiyor. Yenilenebilir enerji kaynakları kullanımına yönelik yeterince yatırım yapılmıyor.

Nükleer lobisi, 35 yıldır üç uluslararası ihale ile başarı elde etmeye çabaladı. Ama başaramadılar. Şimdi yine devredeler.

Son ihaleyi açanlardan Cumhur Ersümer Yüce Divan'da yargılanacak. Yeni açılacak ihale de çok su kaldırır. Çünkü işin içinde nükleer lobisi var.