Ülkede gün geçtikçe derinleşen yoksullukla mücadele eden yurttaşlar geçimlerini dayanışma ağlarının destekleri ile sürdürüyor. Askıda ekmek ve temel ihtiyaçlar için faaliyet gösteren dayanışma ağları ise yurttaşların ilk durağı.

Yoksulluğa karşı dayanışma ağı
Fotoğraf: Depo Photos

Deniz GÜNGÖR

AKP iktidarı eliyle yaratılan ekonomik kriz ve yüksek enflasyonla birlikte yurttaşlar her geçen gün yoksullaşmaya devam ediyor. 22 yıllık AKP iktidarında zengin daha da zenginleşirken yoksul daha da yoksullaşmaya başladı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, düşük gelir grubundaki kişilerin oranı yüzde 25,5’e yükselirken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verilerine göre ailesi yanında temel ihtiyaçları karşılanamayan çocuk sayısı 170 bine ulaştı.

Geçimini sağlayamayan yurttaşlar ise dayanışma ağlarının yolunu tuttu. Pandemi dönemiyle birlikte gönüllü yurttaşlarla birlikte artış gösteren sivil toplum kuruluşları (STK), temel ihtiyaçlarını karşılayamayan kişilerle dayanışma gösterirken artan ekonomik krizle birlikte yardımlar artık temel ihtiyaçlara yönelik değişim gösterdi. Ev kirası, elektrik, su, doğalgaz faturalarının yanı sıra gıda ve giyim gibi birçok alanda sağlanan dayanışmalarla yurttaşlar geçimlerini sürdürmeye çalışıyor. Belediyelerin hayata geçirdiği ‘askıda fatura’ kampanyalarının yanı sıra yurttaşların sürdürdüğü ‘askıda ekmek’ gibi uygulamalar ise en bilinen örneklerden yalnızca birkaçı.

ASKIDA EKMEĞE TALEP ARTTI

İstanbul’un Kadıköy ilçesinde yaklaşık 20 yıldır faaliyet gösteren Doğa Karadeniz Ekmek Fırını, 10 yılı aşkın süredir askıda ekmek uygulamasını sürdürüyor. Fırında çalışan Köksal Köz, askıda ekmek uygulamasına kendilerinden ekmek isteyen kişilerin artmasıyla birlikte geçtiklerini ifade etti. Kendilerinin ihtiyacı olan yurttaşlara ekmek verdiklerini gören müşterilerinin destek olmak istediğini söyleyen Köz, “Destek olmak isteyen kişi sayısı artınca pano almak zorunda kaldık. Ramazan ayı dolayısıyla askıda 905 ekmek, 5 tane de pide var. Genellikle Ramazan aylarında askıda ekmek uygulamasına destek daha çok oluyor” dedi. Askıda ekmek isteyen kişilere evdeki kişi sayısına göre verdiklerini ifade eden Köz, “Herkese eşit olmaya çalışıyoruz. Durumunu bildiğimiz kişilere ise daha fazla verdiğimiz de oluyor. Bazılarına ise askıda bitince kendimiz de veriyoruz” ifadelerini kullandı.

Doğa Karadeniz Ekmek Fırını’nda 10 yıldır askıda ekmek veriliyor.
(Fotoğraf: BirGün)

Günde 100 veya 50 askıda ekmek verdiklerini söyleyen Köz son olarak şunları aktardı: “Yaklaşık 2-3 yıl önce askıda ekmeğe talep daha azdı. O zamanlarda panoda en fazla 50 ya da 60 ekmek olurdu. Askıda ekmeğe para veren kişi sayısı çoğaldı ancak tüketen kişi sayısı da çoğaldı. Ancak askıdaki ekmek sayısının arttığını görenler ‘Daha sonra veririm’ şeklinde düşünerek vermiyor.”

İstanbul’da faaliyet gösteren bir diğer fırında ise ismini vermek istemeyen çalışan, askıda ekmeğe talebin arttığını ifade etti. Fırında askıda ekmek ve simit verdiklerini belirten çalışan, sabit 3 kişinin askıda ekmek almak için kendilerine geldiğine dikkat çekti.

Çalışan son olarak şunları aktardı: “Eğer askıda ekmek almak için birileri geldiğinde ve o an askıda ekmek bulunmuyorsa biz kendimiz veriyoruz. Ekmek, poğaça ve simit gibi gelen kişinin ihtiyacı neyse onu vermeye çalışıyoruz.”

DAYANIŞMAYA İHTİYAÇ YÜKSELDİ

Gönüllü olarak dayanışma faaliyetleri sürdüren Dr. Elif Çongur, dayanışma süreçlerine pandemi döneminde başladıklarını söyledi. Öğretmen arkadaşları Ramazan Atasoy ile birlikte bu sürece girdiklerine dikkat çeken Çongur, “Pandemide işinden olan, gıdaya ulaşamayan kişilere gıda üzerinden destek oluyorduk. İhraç edilen akademisyenlerden olan Mustafa Kemal Çoşkun ile birlikte kendi evlerimizdeki fazla erzakları bir araya getirerek ihtiyacı olanlara götürüyorduk” dedi.

Gazeteci ve yazar Eduardo Galeano’nun “Hayırseverlik dikeydir, aşağılar. Dayanışma yataydır, yardım eder” sözünü hatırlatan Çongur, “Bizler yardım edilecek yoksullar istemiyoruz, yoksulluğu ortadan kaldırmak istiyoruz. Gönüllü olarak sürdürdüğümüz bu dayanışma ağı için duyuru yaptıkça bizlere birtakım gıda erzakları gelmeye başladı ve dağıttık. Bizle birlikte dayanışma ağında olan gençler yoksul mahallelerdeydi, onların komşuları, işini kaybedenler derken temel gıda ile başladık” ifadelerini kullandı. Yurttaşların kendilerine ulaştığını ifade eden Çongur, “Sosyal medya hesabımdan ihtiyaçları duyuruyorum. Temel isteğimiz ihtiyacın çevrimiçi sipariş üzerinden ihtiyaç sahiplerine iletilmesi” diye konuştu

Elif Çongur

Ekonomik krizin derinleşmesiyle dayanışmaya ihtiyacı olan yurttaş sayısında artış olduğuna dikkat çeken Çongur, “Elektronik ihtiyaçlara gelemiyoruz, tamamen okul kitapları, gıda, kıyafet, defter ve kalem gibi ihtiyaçlara yoğunlaştık artık. Üniversiteyi kazanan öğrencilerin aileleri kıyafet ihtiyacını karşılayamıyor artık. ‘Lüks’ sayabileceğimiz herhangi bir ihtiyaca sıra gelemedi” dedi.

SÜRDÜRÜLEBİLİR POLİTİKA GEREKLİ

Dayanışma ağlarının büyük bir etkisi olmadığına dikkat çeken Derin Yoksulluk Ağı kurucusu Hacer Foggo, “Gerçekten dayanışma olarak gösterilen faaliyetler bulunuyor. Hak temelli bir sosyal destek, dayanışma ağı aileyi takip eden sürdürülebilir desteklerle mümkün kılınabilir. Örneğin okul yemeği çocukların okula devamlılığını sağlamak bunlardan biri. Ancak Kızılay veyahut başka bir yardım derneğini bir koli verip çıkmasının bir etkisi yok” dedi.

Hacer Foggo

İnsan hakları temelli bir politika olmadığı sürece yoksulluğun derinleşmeye devam edeceğini aktaran Foggo, “Çocuklara yoksulluk devreden aileler var. Ama bizler dayanışmaların gerçekleştirildiği mahallelerde çocuk merkezleri kurardık, bu uygulamalar sürdürülebilirdi. Gerçekçi dayanışmanın gerçekleştirilebileceği uygulamalardı. Belediyeler ve kamu kurumları işbirliği halinde hak temelli politikalarla ancak yoksulluğu azaltabilir ve önleyebilir. CHP’li belediyeler bu meseleye insan hakları, çocuk hakları temelli sosyal politikalarla önleyebilir ve sivil toplum örgütlerini de yaptıkları çalışmaların içine katarak sürdürülebilir model yaratmalıdır” ifadelerini kullandı.