Yüksek faiz mi yüksek döviz mi? Krizlerden kriz beğen!


■ Ekonomi Servisi

Saray'ın "Faizler düşerse enflasyon da düşer" inadı, yaz aylarının sonunda suya düşünce ekonomi yönetiminin başındaki isimler koltuklarından oldu. Faizlerin zorla düşük tutulduğu süreçte Merkez Bankası'nın rezervlerinden 128 milyar dolar piyasaya satılarak döviz kurları kontrol altına alınmaya çalışılsa da, ağustos ayında yolun sonuna gelindi.

Merkez'in rezervleri döviz kurlarını tutmaya yetmeyince, dolar kuru 8,50 TL'ye kadar tırmandı.

Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal görevden alındı, Erdoğan'ın damadı ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak şaibeli biçimde görevinden "affını istedi". Bu gelişmelerin ardından yapılan 2 Merkez Bankası toplantısında politika faizi rekor seviye denebilecek 675 baz puan kadar artırıldı. Ancak bu gelişme de yeni krizlere gebe. Şimdi borç batağındaki küçük ve orta büyüklükteki firmalar borçlarını döndürmekte zorlanıyor. Finansman maliyetleri bilançoları olumsuz etkiliyor.

Sadece dün ajanslara düşen haberlere göre AVM'ler bankaların oluyor, konut satışları dibi görüyor. Küçük ve orta büyüklükteki sermayedarların sözcüsü konumundaki TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise Saray'a tek laf etmeden bankalara yükleniyor. Türkiye ekonomisi krizlerden kriz beğeniyor; yüksek faiz mi, yüksek döviz kuru mu? Şimdilik döviz kuru kontrol altında görünse de arka planda yüksek faizin neden olduğu dinamikler en az yüksek döviz kuru kadar zorlu. 2021'in gündeminde ise yüksek faizlerin büyüme oranlarını düşürmesi ve iflas edecek şirketleri artırması nedeniyle artan işsizlik olacak.