Sol partilerin kendi içinde sürekli bölünüp fraksiyonlara ayrılma söylemine karşı kriz dönemlerinde merkez sağdan radikal sağa kadar geniş yelpazede Türk sağının daha fazla parti kurduğunu söyleyebiliriz.

Yükselen kriz ve siyasi parti enflasyonu

İlkan Öz

Türkiye’de giderek derinleşen ekonomik kriz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin tartışılır hale gelmesi, parti içi ayrılıklar, koronavirüsün neden olduğu belirsizlik, rekor kıran döviz kurları ve enflasyon, mülteci krizi, siyasi yönetememe hali erken seçim beklentileri ile birleşince uygulanmaya başlanan ittifak sisteminin teşvikiyle yeni bir siyasi parti enflasyonu doğdu. 2020 yılı 27 siyasi parti ile Türkiye tarihinde bir senede en fazla siyasi partinin kurulduğu yıl oldu. 2021’de de bu enflasyon devam etti ve 21 siyasi parti kuruldu.

Ülkedeki siyasi çalkantılar, artan işsizlik ve enflasyon, liderlik krizi Paul Lucardie’ye göre siyasi fırsat yapısının unsurlarıdır. Seçimlerde başarı -yeni bir partinin sandalye veya iktidar kazanıp kazanmayacağı- bir dereceye kadar mevcut kaynaklara, ancak her şeyden önce siyasi sistemin fırsat yapısına bağlıdır.1 Böyle dönemlerde siyasi fırsat yapısından faydalanmak isteyenler kendi partilerini kurmaya başlar. Peki, bu dönemde kurulan partiler -birbirine benzemez- partiler midir yoksa bu partileri belirli bir kategoride sınıflandırmak mümkün müdür?

Partinin doğuş serüveni

Türkiye siyasi hayatında sıklıkla rastlanılan parti kurma biçimi bir siyasi partiden ayrılan veya karşı olduğu herhangi bir konudan dolayı ayrılmak zorunda kalan siyasetçilerin yeni bir hareket başlatmak istemesiyle kurduğu partilerdir. Partisinden ayrılıp yeni parti kurmak zorunda kalanların izlemek zorunda olduğu metot çoğunlukla parti içi demokrasiden kaynaklanır. Genel merkez/liderlik üyelerinin kendisine karşı muhalefetine mümkün olduğunca izin vermez. Muhalif pozisyonlarda olanların ve lider olmak isteyenlerin önü bir şekilde kesilir. Burada karşılarına birkaç seçenek çıkar. Kabullenmek, kongreye gidip başkanın karşısına çıkmak veya doğrudan istifa etmek. AKP’den ayrılan Ali Babacan’ın kurduğu DEVA Partisi, İYİ Parti’den ayrılan Ümit Özdağ’ın kurduğu Zafer Partisi, HDP’nin muhafazakâr kanadı olarak adlandırabileceğimiz Ayhan Bilgen’in ayrılıp kurduğu Türkiye’nin Sesi Partisi (ki 2021’de kurulan Türkiye Altın Çağ Partisi ile birleşme kararı aldı), Büyük Birlik Partisi’nden ayrılanların kurduğu Milli Yol Partisi, DSP’den ayrılan Mustafa Sarıgül’ün Türkiye Değişim Partisi, CHP’den ayrılan Muammer İnce’nin Memleket Partisi, Öztürk Yılmaz’ın Yenilik Partisi, Demokrat Parti’den ayrılan Rıfat Serdaroğlu’nun kurduğu Doğru Parti, Liberal Demokrat Parti’den ayrılanların kurduğu Liberal Parti’yi bu kategoriye dahil edebiliriz. Lucardie’ye göre bu yeni partiler ve liderleri ayrıldıkları partinin asli ideolojisini savunduklarını ve “saflaştırdıklarını” iddia ederler.2 Bu ayrılıklar yakın tarihli olsun veya olmasın temel mesele partilerin belirli bir kriz döneminde kurulmalarıdır.

Bununla birlikte -özellikle sağ- fraksiyonların büyük siyasi partiye/ittifaka dahil veya destek olarak rant elde etme amacını da göz ardı etmeyelim.

Amatör-reaksiyon partileri

Ülkenin ekonomik, siyasi, toplumsal gidişatından rahatsızlık duyan kesimler sadece “profesyonel” siyasetçiler değildir. Krizin etkilerinden maddi-manevi etkilenen ve mevcut siyasi partilerin içinde kendine yer bulamayanlar tepkilerini göstermek amacıyla bireysel girişimlerle anlık/geçici “amatör-reaksiyon partileri” olarak adlandırabileceğimiz partileri kurar. Bu partiler resmi olarak parti statüsü alsa da kâğıt üzerinde var olmaktan öteye gidemez. Ülke genelinde teşkilatlanmalarını dahi sağlayamayan veya genel-geçer bir tüzük yazamayan bu partiler çoğunlukla kısa sürede kaybolur. Bu partiler dağılma halinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespiti ile Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılır.

Ayrıca parti kuran liderin kendi egosunu tatmin etmesinin yanında yasal statü ve meşruluk kazandığını belirtelim. Kimi zaman bu siyasi partilerin parti tabelası altında kriminal faaliyetlerde bulunduğunu (örneğin en basitinden kumarhane oynattığını) hatırlayalım.

Örgütlülük

Yargıtay’a göre 2020-21’de kurulan partilerden Şahlanış Partisi, Yükseliş Partisi, Uyanış Partisi, Yeniden Diriliş Partisi, (Bu partilerin yeniden-uyanma-dirilme-şahlanma gibi isimleri kullanması Türk Sağı’nın en büyüğünden en küçüğüne değişmeyen genel karakteridir) Adalet ve Özgürlük Partisi, Türkiye Gençlik Partisi, Vatan Severler Partisi, Liberal Parti, Sevgi ve Saygı Partisi, Türkiye Yaşam Partisi, Türkiye’m Partisi, Devlet Partisi, Milli Parti, Kuvayi Milliye Partisi, Yeni Yol Partisi ve pandemi döneminde getirilen yasaklara ve zorunluluklara tepki amacıyla kurulan Dayatmasız Yaşam Partisi’nin üye kaydı 0 (yazıyla sıfır) olarak gözükmektedir.

Nisan 2022 tarihi itibariyle 124 siyasi parti -kâğıt üzerinde- faaliyette gözükürken bu partilerden seçime girme yeterliliğine (yani 81 ilin yarısından fazla ilde örgütlülük, büyük kongre yapma şartı) sahip parti sayısı ise 27’dir.

Kriz: Sağcı-popülist liderler için büyük fırsat

2001 Krizi siyasete girmek isteyenler için büyük bir fırsat yaratmıştı. Ekonomik ve siyasi belirsizliğin had safhada olduğu koşullardan yararlanmak isteyen iş insanı Cem Uzan Genç Parti’yi kurmuş ve elindeki maddi imkanlarla (Şirketler, televizyon kanalları, ünlüleri seferber etmesi) abartılı vaatleriyle, agresif popülist söylemleriyle dikkat çekmişti. Kısıtlı bir zamanda azımsanmayacak bir oranı elde etmiş, barajın altında kalmasına rağmen seçim sonuçlarını ve Meclis aritmetiğini değiştirmişti. Son dönemde agresif-popülist bir söylemle neredeyse tamamen mülteci karşıtlığı üzerinden politika yapmaya çalışan Ümit Özdağ’ın bu siyasi fırsat yapısından yararlanmaya çalıştığını görebiliriz.

Son olarak, sol partilerin kendi içinde sürekli bölünüp fraksiyonlara ayrılma söylemine karşı kriz dönemlerinde merkez sağdan radikal sağa kadar geniş yelpazede Türk sağının daha fazla parti kurduğunu söyleyebiliriz. Türk sağının demokrasiyi sandıkla özdeşleştirme anlayışı itirazlarını siyasi partiler aracılığıyla dile getirmeyi zorunlu kılar.

1Paul Lucardie, "Prophets, Purifiers And Prolocutors Towards A Theory On The Emergence Of New Parties », Party Politics, cilt: 6, no :
2Lucardie, a.g.e. s. 177.