Tek yol Avro Bölgesi'nden çıkmak

Yunanistan'a şantaj yapılıyor

Costas Lapavitsas*

Birkaç gün önce Yunanistan hükümeti, “kurumlar” –Avrupa Komisyonu, IMF ve Avrupa Merkez Bankası– ile yaşanan tıkanıklığı aşabilmek umuduyla bir dizi teklif sundu. Hükümet hedeflerine ulaşabilmek için genel olarak tüketim maddelerindeki KDV’yi ve bunun yanı sıra “yüksek” gelirli şirketler ve ailelerin vergilerini artırmayı teklif etti. Ayrıca emekli maaşlarında da kayda değer bir kesintiyi teklif etti.


Bu paket, Yunan ekonomisinin tekrar gerileme eşiğine geldiği bir dönemde elbette para darlığına yol açacak bir nitelik taşıyor. 2015-16’da, özellikle AB tarafından finanse edilen bir yatırım programıyla telafi edilmesi de pek beklenmediğinden, çıktı sözleşmelerine ve yüksek ölçekte işsizliğe yapacağı katkı öngörülmüyor. Bu durum ise SYRIZA hükümetinin yaşadığı önemli bir ricattır.


Büyük çapta yarattığı şaşkınlıkla birlikte IMF’nin başını çektiği “kurumlar”ın cevabı, aynı hedeflere ulaşılabilmesi için daha sert tedbirlerin alınmasını istemek oldu. Bunlar arasında KDV’de daha ciddi artışlar, şirketler üzerindeki vergi yükünün azaltılması ve emekli maaşlarında daha büyük kesintiler yer alıyor. Eğer bu istekler karşılanırsa hükümetin işçileri ve yoksulları vergi yükündeki bazı artışlardan kurtardıklarını söylemesi bile mümkün olmayacak.


Yunanistan’ın tamamı bakımından bu temelde bir anlaşma tam bir dehşete yol açar. Ülke, borçlar için maddi bir yardım ya da önemli bir yatırım programı olmaksızın, borç verenlerin (kreditörlerin) dayattığı şiddetli kemer sıkma tedbirlerine zorlanacak. “Kurumlar” 2010’dan bu yana ölümcül derecede başarısız olmuş politikaları bir kez daha dayatmaya çalışıyor, bu politikalar milli gelirde büyük bir daralmaya, yaygın işsizliğe ve kitlesel yoksulluğa yol açmıştı. Şimdi de SYRIZA hükümetinin tamamen aşağılanması yanı sıra birlikte ulusal bir felaket de getirecek.


AB’de pembe gözlükle bakmayanlar bakımından borç verenlerin tutumlarında şaşırtıcı bir şey yok. AB ve özelinde Avro Bölgesi, kemer sıkma politikalarına mahkûmdurlar, öyle ki bu politikayı zaten kurumsallaştırdılar. Borç verenler Yunanistan’daki kemer sıkma uygulamasının kaldırılmasına kaçınılmaz şekilde itiraz etmekte ve kemer sıkmanın “işe yaradığına” –aptalca– inanır görünmekteydiler. Dahası, Avrupa statükosuna kafa tutmaya cüret eden bir solcu hükümetin politik yenilgisine yol açacak denli de kurnazlar. Yunanistan’ın kendi hataları ne olursa olsun Avrupa Yunanistan’a vahşi ve utanmaz küçümseyici yüzünü göstermiştir.


Asıl soru: SYRIZA hükümeti bu olağanüstü istekleri kabul edecek mi? Şantaja boyun eğecek mi? SYRIZA 2015 yılında kemer sıkma uygulamasını kaldırmayı ve Avro Bölgesi’nde kalmakla birlikte Yunanistan’a radikal bir değişim getirmeyi vaat eden bir stratejiyle seçimleri kazandı. Elindeki güçlü demokratik yetki sayesinde borç verenlerle sürdüreceği sert görüşmelerde başarılı olacağına inandı. Ama hakikatin çok farklı olduğu ispatlandı, çünkü borç verenler avro bölgesi çerçevesini kullanarak Yunan tarafının elini kolunu bağlayan nakit akışı ve finansman darlığı yaratmaktaydılar. Aynı zamanda hem borç verenler hem de kemer sıkma politikalarının devamını arzulayan iç güçler –bunlar arasında çoğunlukla zengin ve mali seçkinler yer alıyor– Grexit (Avro Bölgesi’nden çıkış) konusunda utanmazca felaket tellallığı yapmaktaydılar. Cüzdanın gücü karşısında SYRIZA stratejisi artık çözülüyor.


Yunanistan ve SYRIZA hükümeti şimdi avro bölgesinin acımasız gerçekliğiyle karşı karşıya geldi. Borç verenler ülkeyi Avro Bölgesi’nde tutabilmek için, şantaja boyun eğilmesini ve ulusal çöküşe yol açacak politikaların kabul edilmesini istiyorlar. Yunan toplumu, son beş yıllık tecrübenin gösterdiği üzere, düşük büyüme, yüksek işsizlik oranı, kalıcı yoksulluk ve genç uzmanlarının yurtdışına göçüyle yüz yüze gelecek.


Yunanistan için alternatif bir yol var ve bu da Avro Bölgesi’nden çıkışı içeriyor. Avro Bölgesi’nden çıkış ülkeyi ortak para birimi tuzağından kurtaracak, hem ekonomiyi hem toplumu yeniden canlandıracak politikaların uygulanmasına imkân yaratacak. Başlangıç dönemindeki düzenlemelerde önemli zorluklarla karşılaşılsa bile taze bir umudu sağlayacak uygulanabilir bir yolun kapısını açacak.


Tercih sonuç olarak Yunan halkına aittir. Sıklıkla duyduğumuz üzere Avro Bölgesi için muhtemelen güçlü destekleri sergileyen anketlere rağmen, hayattaki gerçeklik işçiler, yoksul ve yıkıma uğramış orta-alt sınıflardaki öfke ve hayal kırıklığıdır. İşte bunlar ise ülkeyi sosyal adaletle birlikte farklı bir yola sokabilecek olan sosyal tabakalardır. Bu bakımdan SYRIZA’nın üzerine düşen görev kendi stratejisini yeniden ele almak ve Yunan halkına yeni bir liderlik sunmaktır. Önümüzdeki günlerde SYRIZA’nın etkili sol kanadı, Sol Platform’un bir toplantı yapması beklenebilir. Yunanistan’ın ihtiyacı acilen halkın katıldığı tartışmalar ve politikaların yeniden şekillendirilmesidir. Ülkenin ayakta kalmaya gücü var ve öyle olacak.

* Londra Üniversitesi’nde profesör ve Yunanistan parlamentosunda SYRIZA milletvekili.

Kaynak: The Guardian / http://goo.gl/a559cZ