Yunanistan’da tren ‘kazası’: Bir bakanın istifası yeterli mi?
Fotoğraf: AA

Konuk Yazar / Bournos

Dr. Pınar Çakıroğlu

Yunanistan’da salı gecesi bir yolcu treni ile bir yük treninin çarpışması sonucu yaşanan ve şu ana kadar 57 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan kaza sonucunda Ulaştırma Bakanı Kostas Karamanlis’in istifası özellikle Türkiye’de sosyal medya kullanıcıları arasında büyük şaşkınlıkla karşılandı. Zira son yıllarda Türkiye’de nice kazalar ve felaketler yaşanmış olmasına rağmen bulunduğu konumun verdiği sorumluluk gereği istifa etmeyi düşünen hiçbir siyasetçi veya bürokrat olmadı. Asrın en büyük trajedisini yaşadığımız bugünlerde hele ki 40 binden fazla insanın hayatını kaybettiği bir felaket söz konusu iken tek bir kişinin dahi konumunun sorumluluğunu üstlenmek suretiyle istifaya yanaşmamasına, istifa bir yana özeleştiri dahi yapmamasına karşılık Yunanistan’da Ulaştırma Bakanı’nın ilk günden istifa etmesi elbette Türkiye’de herkesi şaşırttı.


Fakat Kostas Karamanlis’in istifası gerçekten siyasi etik örneği mi ya da siyasi sorumluluk istifa etmeyle biter mi, bir bakalım.

Türkiye’de bazı basın ve yayın organlarında iddia edildiği gibi Yunanistan demiryolları işletmeleri tamamıyla özelleştirilmiş değildir. 2017’deki özelleştirme yalnızca trenler için geçerli olup TrainOSE, İtalya’ya ait TrainItalia tarafından satın alınmıştı. Öte yandan demiryolları altyapısı, servis ve bakımından sorumlu OSE ve ERGOSE halen devlet denetimi altında bulunmaktadır.

***

2019 yılının Temmuz ayında hükümetin değişmesi sonucunda Karamanlis’in de önde gelenlerinden olduğu Yeni Demokrasi Partisi, OSE ve ERGOSE kapsamında 2020’de bitirilmek üzere demiryolları güvenliğini artırmak adına kritik önemde 2 projeyi de devralmış oldu. Fakat bitirilmesine çok yaklaşılmış bu projeler tamamen askıya alındı. Bu sebeple demiryolu ağındaki sinyalizasyon ve güvenlik sistemleri projelerinden sorumlu komite başkanı Christos Katsioulis, Mayıs 2022’de görevinden istifa etmişti. Tempe’deki korkunç kazanın arkasından yeniden gündeme gelen mektupta Katsioulis, sinyalizasyon ve güvenlik projeleriyle ilgili gecikmeler, sorumluların bilgi eksikliği, demiryolu ağının bakımının yapılmaması gibi konulara dikkat çekmişti.

Buna karşın eski Trainose Güvenlik ve Trafik Direktörü ve Soruşturma Komitesi Üyesi Christos Retsinas da kaza sonrası devlet televizyonu ERT’ye verdiği röportajda 2020'nin sonuna kadar Atina merkezli ikincil bir kontrol merkezi olduğunu, fakat bunun 2020 sonundan itibaren çalışmadığını, eğer bu kontrol sistemi devrede olsaydı 9 aylık bir sözleşme ve temel eğitim ile işe alınan bir ‘istasyon ustası’nın hatası’ sebebiyle böyle bir kazanın yaşanmayacağını belirtti.

Avrupa Birliği Demiryolları Ajansı’nın 2022 raporunda Yunanistan, 28 Avrupa ülkesi arasında en yüksek demiryolu ölüm oranına sahip ülke olarak demiryolu güvenliği araştırmasında son sırada yer almaktaydı. Henüz 15 Şubat’ta yani kazadan 2 hafta önce Avrupa Komisyonu, demiryolu taşımacılığı kurallarına uyulmaması nedeniyle Yunanistan'ı Avrupa Birliği Adalet Divanı’na sevk etmeye karar verdi.

Demiryolları Sendikaları (OSE) ise geçen seneden beri aynı sebeplerle defalarca greve çıkmış ve bu grevler mahkeme kararıyla illegal olarak nitelendirilmişti. En son 7 Şubat 2023 tarihli duyurularında ise "Bakanlık çeşitli sözleşmeler için para buluyor ama demiryolu altyapısını ve güvenli trafik sistemlerini tamamlamak için HAYIR” demişlerdi.

Son olarak, AB kararı sonrası ana muhalefet partisi milletvekilleri tarafından demiryolu güvenliğine yönelik verilen soru önergesine Kostas Karamanlis kameralar önünde “Sizin güvenlikten bahsetmeniz utanç verici, bu soru önergesinin geri çekilmesini talep ediyorum” şeklinde cevap vermişti.

***

Türkiye’den baktığımızda hepsi çok tanıdık değil mi? Tek fark ise kaza olduktan sonra bir bakanın koltuğun verdiği sorumluluğu kabul edip istifa etmiş olması. Peki, yukardaki ihmaller göz önüne alındığında Bakan Karamanlis’in sorumluluğunu ancak insanlar öldükten sonra hatırlaması ve istifa etmesi yeterli mi? Türkiye gibi siyasilerin ve bürokratların sonsuz yetki fakat sıfır sorumluluk aldığı bir ülke için bir bakanın istifa etmesi dahi oldukça şaşırtıcı gelebilir. Fakat normal bir hukuk devleti koşullarında düşündüğümüzde ihmali bu kadar açıkken Bakan Karamanlis’in adil bir mahkemece yargılanması gerekir. Bu bizlere oldukça uzak bir ütopya gibi gelebilir. Muhtemelen Yunanistan için de öyle… Üstüne üstlük Karamanlis’in birkaç ay sonra yapılacak seçimlerde yeniden milletvekili seçilmesi de Karamanlis ailesinden olması sebebiyle neredeyse kesin. Ege’nin iki yakası ne kadar da benziyor birbirine, değil mi?