O bir kuş; hayır o bir uçak! Hayır hayır o başarısız bir Supergirl uyarlaması!

Yüzeyde gezen kahraman: Supergirl

FATİH ŞALO
caykahve@gmail.com

DC Comics’in Supergirl’ü temel alınarak hazırlanmış CBS’in yeni dizisi Supergirl, bir süper kahraman anlatısının nasıl tahammül edilemez klişe gücüne ulaşabildiğini ispat ediyor. Geçen ayın sonunda ilk bölümü yayınlanan Supergirl orijinal hikâyeyi kendisine bir temel seçmiş olsa da bu noktadan ileriye hiçbir adım atmaması diziyi hayli yüzeysel kılmış. Supergirl’ün yapımcılarının karakterlerinin süper gücüne fazlaca güvenmelerinden mi bilinmez diziyi geliştirmek için hiçbir yatırım yapmamışlar gibi görünüyor. Dizi ilk iki bölüm itibariyle marketten alınmış ikinci kalite süper kahraman oyuncaklarının verdiği tadın bile gerisinde kalıyor.

Supergirl kimdir?
Aslında dizi ilk aşamada izleyicide bir heyecan uyandırıyor. Superman’in geri planda kalmış kuzeninin bir şekilde kendisini var etme mücadelesi Supergirl’ü daha önce bilmeyenler için bile ilginç gelecek bir konu. 13 yaşındayken kendi kıyametini yaşayan gezegeni Krypton’dan kuzeni Süperman’in hemen arkasından gönderilen ancak yolculuk esnasında ters giden işler nedeniyle dünyaya gelişi 11 yıl rötarla gerçekleşen Kara Zor-El sempatik bir karakter. Fakat “Supergirl kimdir, nasıl bir karakterdir?” sorularına dizide verilen cevapların istisnasız tamamının “Eğer klişe bir süper kahraman hikâyesi anlatıyor olsaydınız neler söylerdiniz?” sorusunu da yanıtlaması eldeki tüm potansiyelin heba edilmesine yol açmış. İzleyiciler açısından Supergirl’ün bir anda direksiyon kırıp “Superman kadın olsaydı ne olurdu?” tarzı yüzeysel bir mizah videosuna dönüşmesini beklemesi işten bile değil.

Dizide süper kahraman klişelerinin bolca kullanılması tek sorun olsa yine de vasat bir yapım diyerek diziye şans vermek mümkün olabilir. Ancak Supergirl’de yardımcı karakterlerin ve önemsiz detayların da klişelerle örülmüş olması diziyi izletmeyi imkânsız kılıyor. Bu durum o kadar şiddetli ki bir noktadan sonra diziyi izlemek için seyircinin sabretmesi gerekiyor.

Dizinin olay örgüsü
Kahramanımızın çocuksu halleri başlangıçta Superman’in gölgesinde kalmış bir karakter olduğu için inandırıcı gelse de bu durumun sürekli olarak seyircinin karşısına çıkartılması rahatsız edici. Melissa Benoist kendisine çizilen çerçeve içerisinde gayet başarılı bir oyunculuk sergilese de söz konusu çerçevenin darlığı ne yazık ki takdir edilecek gibi değil. Keza kahramanımızın etrafındaki karakterlerden patronunun 1990’ların sonu ve 2000’lerin başındaki romantik komedilerde sıkça karşımıza çıkan kariyerist ve gaddar patron tiplemesinden ibaret olması da yine bir eksi. Klişe duvarının dışına çıkabilen yegane karakter Supergirl’ün üvey ablası olan Alex Danvers. Anne figürü ile mentorluk arasındaki çizginin her iki tarafına da taşan bu karakter dizinin olay örgüsünde kayda değer bir öneme sahip olduğu için dizinin hanesine artı olarak yazılabilir.

Her süper kahraman öyküsünde beklenen kırılmalar ve çatışmalar Supergirl için de geçerli. Fakat ikinci bölüm itibariyle bu kırılmaların ve çatışmaların herhangi bir heyecan uyandırmayacak şekilde alabildiğine sıradan geçiyor olması tam bir hayal kırıklığı. Zira eldeki malzeme Supergirl olunca karşılaşılacak olan güçlüklerin bir şekilde alt edileceğini izleyici zaten biliyor. Dizinin izleyiciyi yakalamak için sahip olduğu tek şans olan duygusal çatışmalar ne yazık ki Supergirl’de hayli yüzeysel ve sıkıcı. Bu haliyle Supergirl’ün kendisini izletmek için hiçbir cazibesi yok.

Supergirl bu haliyle günümüz dünyasının gerçekliği içerisinde bir süper kahraman hikâyesinin nasıl şekil alabileceğini göstermesinden ibaret bir öneme sahip. Geçen birkaç yıl içerisinde de bu temanın zaten çok fazla işlendiği göz önünde bulundurulursa maalesef Supergirl izlenmezse hiçbir şey kaybedilmeyecek başarısız bir yapım olmuş.