Ressam Ayhan Çetin “Lego Kent” adlı sergisinde hızın, yaşam ve nesneler üzerindeki görüngüsüyle bağlamlı bir sanat diliyle ve kendi biçemiyle eşsiz bir görsel şölen sunuyor. Yolunuz Galeri Soyut’tan geçerse, hızla kodlanmış anların heyecanıyla dolanın resimlerin içinde.

Zamanın ve hızın izleri: Lego Kent

İbrahim Karaoğlu

“Günleri değil, anları anımsarız” der Cesare Pavese. Ona göre “Yaşanan zaman değil, anlardır”. Göz açıp kapayıncaya değin geçen zaman ve bölünmeyecek denli kısa zaman parçası olarak tanımlanan an kavramı nasıl da önemliydi geçmişte. Anlar, anıların belleğe kodlanma zamanlarıdır. Dün daha bir yavaş akıyordu zaman ve anlar tadında yaşanıyordu sanki, güzel anılara dönüşüyordu. Oysa günümüzde hızla ifade ediliyor artık anlar. Ve zamanın hızı duyumlarımızın hızını aşınca, yitiyor duyumsayabileceğimiz şeyler; renkler, sesler, nüanslar... Sürekli bir akış içinde olan zamanı, değişimleri, devinimleri büyük bir hızın etkisiyle algılıyoruz. En hızlı bakışımızla yakalamaya çalışıyoruz her şeyi. Her eylemimiz çabukluk üzerinden, bir bilinmez hızın yörüngesinde şekilleniyor ve olanı, değişeni yitiriyoruz çoğu zaman.


Sıradan yolculuklarda bile izlenimlerimizi değiştiriyor hız, zamanın izlerini siliyor sanki. Öylesine bir hız içinde yaşanıyor çoğu anlarımız; gördüklerimiz, duyumsadıklarımız flulaşıyor. Anımsama değil, unutma süreci etkinleşiyor yaşantımızda. Her şey hızla şekilleniyor, hızla belirsizleşmiş biçimlere dönüşüyor. Öyle bir hız çağında yaşıyoruz ki makinalar hızla çalışıyor, hızlı dönüyor; rotorlar, çarklar, rotatifler... Uçakların, gemilerin, otomobillerin, raylı sistemlerin ve insanların çalışma hızı durmadan artıyor. Hızla tanımlıyoruz zamanı. Ne çok hız kavramı var artık yaşantımızda; mil hızı, gerilme hızı, tepkime hızı, ses hızı, iletişim hızı, sapma hızı, açısal hız vb. İşte bu kavramların etkinleştiği bir dünyada yaşamı çoğu kez hızın şekillendirdiği bir sanat yapıtının devinimsel görüngüleri gibi algılıyoruz.

FÜTÜRİZM, ESKİ ANLAMINI YİTİRDİ

Dünyanın geleceğini modernlik üzerinden, makinalaşma ve hız kavramlarıyla yansıtmaya çalışan fütürizm akımı da hem sanatı, hem de toplumsal devinimi belirlemeye çalışmıştı. Kısa sürede büyük bir İtalyan fenomeni olmaktan çıkıp dünyaya yayılmıştı. Edebiyattan resme, grafiksel ve mimari tasarımdan endüstriyel tasarıma, müzikten tiyatroya, gastronomiden modaya kadar geniş bir alanı kapsamıştı. Günümüze çok boyutlu bir sanatsal bellek bırakan fütürizm, eski hızını ve anlamını yitirdi artık. Bugün ilerici, yenilikçi ve olumlu bir geleceğin tasarımcısı olmaya dönüştü. Yeni bir bilinç oluşturmaya çalışıyor.

Hız kavramının etki gücü yaşantımızın her alanında etkinliğini sürdürüyor yine. Ressam Ayhan Çetin’in Galeri Soyut’ta açılan “Lego Kent” adlı sergisinde yer alan yapıtları izlerken hız kavramının sanatsal boyutları içinde dolanıp durdum. Hızın, zaman ve mekân üzerindeki etkisini yücelten değil, sorgulayan bir sanatçının; kent yaşantısının döngüsü içinde hızın şekillendirdiği etkilerle hesaplaşan ve zamanın ruhunun hızı kutsayan boyutuna eleştirel bir bakış sunan resimleri çok etkiliyor izleyicisini. Sanatçının sergi manifestosunda sunduğu bildirim de sanatının dilini çözümleyecek kadar etkili.

GEÇMİŞTEN GELECEĞE GELECEKTEN GEÇMİŞE

Ressam Ayhan Çetin, yaşama tanıklığının resmindeki yansıma sürecini şöyle açıklıyor: “Bir toplu taşıma aracı içerisine kendisini gizlemiş bir flanör (kent gözlemcisi) olarak... Dünyaya bir aracın cam kenarına oturmuşçasına pencere kenarından yaşam kadrajının sol yanından sağ yanına doğru akıp gitmesini izlediğini hissederiz. Kentle ilgili uzun metrajlı bir video kaydının hızlandırılıp izlenmesi de tren ya da otobüs camının kadrajındaki deneyim gibidir. Sabit duran binaların ışıklarının yanıp sönmesi, önünden kuşların gelip geçmesi, boğazda gemilerin sağa sola olan geçişleri, arabalar, rüzgârın savurduğu ağaçlar, kalabalık insan topluluklarının sağlı sollu hareketleri... Hayata dair her şey hareket halindeyken yatan, yıkılan ve tekrar dikilen binalar yaşayan bir yapıyı temsil etmektedir.

Geniş bir zaman dilimine ait kent görüntülerini adeta ‘bir an’a hapsederek imgeleri üst üste bindiren ve bunun sonucunda izleğimizde kimi zaman flu kimi zaman titrek bir görüntü yaratan... Resimsel yüzeyde akıp giden zamanın yoğun bir çizgi örüntüsüyle ele alındığını görürüz. Yapboz tahtasına dönen kentin dokusunu dokumaktan ziyade kent ruhunun dokusuna fırça darbeleri ve renkler aracılığıyla dokunarak zamansal bir süreci nasıl dönüştürdüğünün öyküsü...”
Hızın, yaşam ve nesneler üzerindeki görüngüsüyle bağlamlı bir sanat diliyle ve kendi biçemiyle eşsiz bir görsel şölen sunuyor Ayhan Çetin. Yaşamın karmaşasının dinomosu olan hızın sorgulandığı her resminde zamanı; geçmişten geleceğe, gelecekten geçmişe doğru bir akışla sezdiriyor izleyicisine. Yolunuz Galeri Soyut’tan geçerse, hızla kodlanmış anların heyecanıyla dolanın resimlerin içinde.