TMMOB'a bağlı Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran, Tarım Haftası kapsamında yayınladığı mesajda Ziraat Mühendisleri Odası'nın denetim fonksiyonunun sürdürülmesinin engellendiğine vurgu yaptı. Kapkıran, "Çıkar odaklı, yanlış planlamalar ve politikalar, kontrolsüz uygulama tercihleri, bedeli halk tarafından ödenen, ekolojik yıkımlara ve ekonomik maliyetlere neden olmaktadır" dedi.

Kaynak: Haber Merkezi
ZMO İstanbul'dan Tarım Haftası mesajı: "Odamızın denetim fonksiyonu engellendi"
Fotoğraf: AA

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kapıkıran, Tarım Haftası kapsamında yaptığı yazılı basın açıklamasında tarımsal üretimde yaşanan kriz ve durdurulamayan gıda fiyat artışlarının rant politikaları ile açıklanması gerektiğini söyledi. 

Kapkıran, başta iklim değişikliği olmak üzere, pandemi, kuraklık, siyasi kriziler ve petro fiyatlarında yaşanan artış gibi faktörlerin gıda ürünlerinde yaşanan fiyat artışlarının temel sebebi olamayacağını ifade etti. 

Türkiye'de çok sayıda Ziraat Fakültesi'nin ihtiyaç fazlası konumunda bulunduğunu ifade eden Kapkıran, "Tarımsal kamu yönetimi güçlendirilmemiş, liyakat ve ehliyet göz ardı edilmiş, ilgili birimlere meslek dışı atamalar devam etmektedir" dedi.

"Odamız ile SGK arasında yapılan Asgari Ücret Protokolü iptal edilmiş, çalışan meslektaşlarımız özel sektörün insafına terkedilmiştir" diyen Kapkıran, "Çıkar odaklı, yanlış planlamalar ve politikalar, kontrolsüz uygulama tercihleri, bedeli halk tarafından ödenen, ekolojik yıkımlara ve ekonomik  maliyetlere neden olmaktadır. Çözüm üretilmeyen bu sorunlar, yaşanan krizi kronikleştirmektedir" ifadelerini kullandı. 

Açıklamada Ziraat Mühendisleri Odası'nın denetim fonksiyonunun sürdürülmesinin engellendiğine dikkat çekildi. 

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kapıkıran'ın yazılı açıklaması şu şekilde: 

"80’li yıllarda küresel yönlendirmeler ile devletin planlama ve destekleme öncelikleri sektörel bazda değişmiş Tarım arka planda bırakılmıştır. 2000’li yıllarda uygulanan yanlış tarım, gıda, eğitim, istihdam, üretim ve pazarlama politikaları ile bugün yaşanan kriz durumuna gelinmiştir.

1980’li yıllarda ülkemizde tarımda da uygulanmaya başlanan ve günümüzde de devam eden tarımsal KİT’leri özelleştiren, kamu kurumlarını işlevsizleştiren, tarımsal destekleri azaltan, küçük üreticiyi büyük şirketler karşısında korumasız bırakan, alanı tümüyle özel sektörün insafına terk eden, girdilerde ve ürünlerde dışarıya bağımlılığı artıran neoliberal tarım politikaları, 2000’li yıllarda çok daha sert uygulanarak bozulan mekanizmanın onarım maliyetleri çok büyümüştür. Meslek alanımızda derinleşerek artan sorunların temel nedeni tercih edilen yanlış tarım politikalarıdır.

Pandemi, iklim değişikliği, savaşlar, siyasi krizler karşısında uygulanan yanlış politikalar ekolojik güvenlik ve gıda güvencesi sorununu krize çevirmiştir. Tarım ürünlerinde yeterliliği, üretici ve tüketici çıkarlarını esas alan korumacı politikaların yaşama geçirilmemesi ile ekolojik kriz ve gıda krizine dönüşmüştür. Kur artışı ve yüksek enflasyonla belirginleşen ekonomik kriz ortamında dışa bağımlı hale getirilmiş olan tarımsal girdilerin temini desteklenememiş, fiyatlarında yaşanan ve devam eden artışlar durdurulamamıştır.

Tarımda yaşanan kriz; girdi maliyetlerinin karşılanamayan artışı, buna bağlı olarak azalan üretim ve arzın iç talebi karşılayamaması, birçok üründe yaşanan yeterlilik oranları düşüşü, alım gücü azalması ve tarım ve gıda ürünlerine erişimde kamucu olmak yerine piyasacı politika tercihleri gibi birçok faktörün bütünsel etkisi ile tezahür etmiştir.

"SON İKİ TARIM SAYIMI İHMAL EDİLMİŞTİR"

2. Dünya Savaşı yıllarında yaşanan kıtlık krizinden sonra Cumhuriyet tarihinde ilk kez çok büyük bir nüfusu içine alan alt gelir grubunun yeterli ve güvenli gıdaya erişimde kriz yaşanmaktadır.

Krizin aşılabilmesinin temel koşulu doğru verilerin bilinmesidir. Son iki tarım sayımı ihmal edilmiştir. Cumhuriyetin ilk tarım sayımı 1927'de yapılmış, 1950, 1963, 1970, 1980, 1991 ve 2001 yılında olmak üzere 7 kez Genel Tarım Sayımı yapılmıştır. 1955 yılında yürürlüğe giren 6534 sayılı Yasa ile Genel Tarım Sayımları'nın sonu (0) ile biten yıllarda yapılması hükme bağlanmış olmasına karşın 2001 yılından bu güne tarım sayımı yapılmamıştır.

Güvenli ve yeterli bir tarımsal üretim ile sağlıklı işleyen gıda rejimi için bu sorunlarını çözmüş ülkelerde yapılan birçok uygulama, ülkemizde yapılmamış, üretim, üretici ve tüketici yerine piyasa öncelenmiş, tarım sektörüne gerekli özen gösterilmemiş ve önem verilmemiştir.

Yerli üretim ve üretici desteklenmemiştir. Tarım arazileri, meralar, korunmamıştır. Kuraklığa karşı etkili önlemler alınmamıştır. Su fakirliği karşısında etkin sulama yatırımları ve su yönetim plan uygulamaları yapılmamıştır.  Arazi toplulaştırma ve alt yapı hizmetleri tamamlanmamıştır. Tarımsal üretim girdilerin yerli üretimi yapılarak girdi maliyetleri düşürülmemiş, üreticiye ucuz girdi sağlanmamıştır.

Özelleştirilen ve özel sektör elinde bir kısmı kapatılan veya başarısız olanlar öncelikli olmak kaydı ile Tarım KİT’leri kamulaştırılmalıdır. Özelleştirilecekler listesine alınanların özelleştirilmelerinden vazgeçilmelidir. Avrupa ülkelerinde Tarım KİT’leri için özelleştirme söz konusu olmamıştır. Zira bu KİT’ler kooperatiflerin elindedir.

"TARIM BAKANLIĞI YENİDEN YAPILANDIRILMALI"

Su varlıkları ve tarım arazileri yaşanan krize rağmen en sert hükümlerle koruma alanları olarak ilan edilmemiştir.

İthalatın azaltılması ve durdurulması için Tarımsal Üretim Planlaması yapılmamıştır.Tarım Bakanlığı yeniden yapılandırılmalı, ehliyetli ve liyakatlı kadrolar göreve gelmelidir. Tarım arazileri ve meralar korunup geliştirilmemiş, amacı dışına çıkarılmaya devam etmektedir. Yem bitkileri ekim alanları artırılıp yeterli düzeye çıkarılmamıştır. Hayvan varlığı, et-süt üretiminde azalma ve fiyat artışları durdurulamamıştır.

Gıda tedariğinde zincir marketlerin piyasacı uygulamaları kontrol altına alınamamış, demokratik üretici ve tüketici kooperatifleri örgütlenmesi desteklenmemiştir.Çiftçi yayım eğitim uygulaması kaldırılmıştır. Meslek alanımızda yaşanan tüm bu sorunlar mesleki eğitim alanlarımızda da yaşanmaktadır.

"ODAMIZIN MESLEKİ DENETİM FONKSİYONUNU SÜRDÜRMESİ ENGELLENMİŞTİR"

12 Eylül Askeri Darbesi ürünü antidemokratik YÖK sistemi kaldırılmamış idari, mali ve bilimsel üniversite özerkliği sağlanamamıştır. İhtiyaç fazlası ziraat fakültesi ve bölüm bulunmaktadır. Yılda yaklaşık 5.000 mezun verilmektedir. Üretim ile bütünleşmiş bilim ve teknoloji üreten, ıslah, kontrol, planlama, çiftçi eğitimi ve tarımsal üretimi yönetecek kadrolar yetiştirecek eğitim öğretim sistemi oluşturulmamıştır.

Tarımsal kamu yönetimi güçlendirilmemiş, liyakat ve ehliyet göz ardı edilmiş, ilgili birimlere meslek dışı atamalar devam etmektedir. Atanamayan meslektaşlarımızın atanma sorunu, kadrolu ve güvenceli iş sorunu çözülememiş, işsiz veya farklı iş kollarında çalışan meslektaşların aldığı eğitimin kamu maliyesine olan yükü heba edilmiştir. Kamu veya özel sektörde çalışan meslektaşlarımız ve emekli meslektaşlarımızın maaşları dünya standartlarının çok altında kalmış, insanca yaşayacakları bir düzeye yükseltilmemiştir.

Odamız ile SGK arasında yapılan Asgari Ücret Protokolü iptal edilmiş, çalışan meslektaşlarımız özel sektörün insafına terkedilmiştir. Tarım danışmanlarının mali ve özlük hakları giderilmemiştir..

Yatırım projelerinde Oda onayı ve Odamızın mesleki denetim fonksiyonunu sürdürmesi engellenmiştir. Çıkar odaklı, yanlış planlamalar ve politikalar, kontrolsüz uygulama tercihleri, bedeli halk tarafından ödenen, ekolojik yıkımlara ve ekonomik maliyetlere neden olmaktadır. Çözüm üretilmeyen bu sorunlar, yaşanan krizi kronikleştirmektedir. Bilim ve tekniği tarım alanlarına, köylere, tarım işletmelerine üretim süreçlerine taşıyan kadim mesleğimizin öğretime başlamasının 178 yılını buruk da olsa kutluyoruz."