1 kase yoğurt 10 damacana su

Merve Üzel

Adı Süreyya. 25 yaşında. Bir devlet üniversitesinin grafik tasarım bölümünden mezun oldu. Mezuniyetini takip eden yıl, 6 ay gibi bir süre bir beyaz eşya firmasında beş kuruş para almadan staj yaptı. Ardından 2 yıl boyunca bir metal firmasında çalıştı. Aldığı birincilik ödülünün törenine gitmek için verilmeyen izin, bir kase yoğurdun yarasına karıştı:

O sabah iki dakikayla servisi kaçırdı. Ayağında ısmarlama bir ayakkabı. Topuklu. Düştü yola. 25 dakikaya otobüs gelir. 10 dakika da yürümesi. 35 dakika. Ciddi gecikme. Yaşayacakları gözünde canladı: Soluk soluğa girecek içeri. Özür dilerim efendim, diyecek. Efendisi misafirleriyle oturduğu masadan yandan bir bakış atacak. Süreyya bilgisayar çantasını masaya koyacak. Fermuarını açarken çıkan ses, yerine gelmeyen nefes… Kapının dışında azar.

Dakiktir Süreyya. O sabah zehir zemberek bir sancıyla uyandı. Yataktan kalktı ki kan içinde. Bacakları titriyor. Nevresimleri topladı.

Titizdir Süreyya. Yıkanması gerek. Harika! Her şey zamanında toparlandı. Derken açık kalan banyo ışığı, ayağına takılan çamaşır sepeti, iç çamaşırını yeniden kana bulayan… Neyse. Tüm bunların yediği iki dakika bu gergin toplantı sahnesini yaşatacak ona.

Kapıdan içeri girdiğinde saat dokuzu 5 geçiyordu. Ortalıkta in cin top oynuyor, diye düşündü. Yalnızca kendi nefesini duyuyor. Topuklu ayakkabının içindeki ayağını gevşetip masaya yaslandı. Elini kasıklarına bastırdı. Derken birden küfür kıyamet açıldı en dipteki kapı.

Paniktir Süreyya. Doğruldu. Patronu parmağını sallayarak karşısına dikildi: “Bir daha kimse bana sormadan sakız bile almayacak. İçi titriyor. Söyledikleri yeterince açık değil. Anlamıyor. Tijen Hanım alabildiğine dik. Solumaktan genişlemiş burnunu da alıp odasına geçti. Bir küfür gibi kapandı kapı. Dipteki odadan önce Ahmet sonra Osman çıktı. Abi-kardeş alınlarındaki damarlar sayılıyordu. Ahmet Süreyya’nın gözlerine sinirle ve çaresizlikle baktı, üretim katına doğru yol aldı. Osman durdu, yutkundu; “Canını sıkmayasın” dedi, aynı yola koyuldu sonra. Odadan çıkan diğerleri sessizce ofisteki yerlerini aldı.

Gerildi Süreyya. Ayakkabılarının topuğu kasıklarına bir tehdit, vuruyor yere. Sandalyesine oturdu Süreyya. Ayağını yeniden gevşetip sandalyeye yaslandı. Sessizliği kıran bir sesle; “Çöp konteynırları için karar alındı mı? Nedir durumumuz?”

-Toplantı yapılmadı, dedi Burak. Tijen Hanım dün alınan yoğurda sinirlendi.
- Nasıl yani?
- Dün üretim katından sizi aramışlar. Stand montajı için tuttuğumuz kadınlardan biri tiner kokusundan baygınlık geçirmiş, bu yüzden yoğurt almak istemişler. Siz de alın demişsiniz.
- Evet, ne var bunda?
- Kolunuz kesilse bana sormadan pamuk almaya gitmeyeceksiniz, dedi Tijen Hanım. Nelerine gerekmiş yoğurt. Öyle dedi.

Ürperdi Süreyya. Göğüs kafesi daraldı sanki. Kasıklarındaki sancı şiddetlendi.

Derken küfür gibi kapanan kapı bir başka küfre tekabül, yeniden açıldı.

- Girişteki su damacanaları neden yukarı çıkarılmadı? Neden orada duruyor?

Süreyya daralan göğüs kafesiyle masasında doğruldu.

- Calaskar bozuk Tijen Hanım.
- Merdiven yok mu?
- 10 damacana su, nasıl çıkarsınlar? Bugün calaskarın tamiri bitecek.
- İşleri ne, çıkartacaklar tabii.
- Tijen Hanım, suları getiren 15-16 yaşlarında çelimsiz bir çocuktu. Çıkarmasına olanak yoktu.
- İşini yapamıyorsa çalışmasın o işte. Bu ülke o yüzden bu halde!
- 15-16 yaşında bir çocuk diyorum Tijen Hanım. Çalışması yasal bile değil. Sigortası dahi yoktur.
- O zaman çalışmayacak diyorum. Herkes işini yapacak!
- Çalışmamak gibi bir seçeneği olduğunu zannetmiyorum. Buraya suları getirdiği saatlerde okulda olması gereken yaşta.
- O onun ve patronunun sorunu sana niye dert oluyor?
- 1 saat sonra tamiri yapılacak calaskarla halledilebilcek bir işi, 16 yaşındaki bir çocuğun sırtına yüklemek bana dert oluyor, üzgünüm!
- 10 dakika sonra odamda ol!
- Baş üstüne!

Adı Süreyya. 25 yaşında. Bir devlet üniversitesinin grafik tasarım bölümünden mezun oldu. Mezuniyetini takip eden yıl, 6 ay gibi bir süre bir beyaz eşya firmasında beş kuruş para almadan staj yaptı. Ardından 2 yıl boyunca bir metal firmasında çalıştı. Çalışırken başvurduğu bir grafik tasarım yarışmasından birincilik ödülü aldı. Ödül törenine gitmek için izin alamadığından ödülü eline kargoyla ulaştı. Ödül törenine gitmek için verilmeyen izin, bir kase yoğurdun yarasına karıştı. Süreyya işten kovuldu.