12 tane Ramazan, 15 tane İsmail, 12 tane Mehmet!

Onların isimleri, cins isim muamelesi görüyor, adetlerini vermek kafi...

 12 tane Ramazan, 15 tane İsmail 12 tane Mehmet istiyorsunuz ihtiyaç halinde 7 tane Ali, 6 tane İbrahim 5 tane Halil ekliyorsunuz...

Soma katliamı insani ve hukuki varlığı hanidir sayılara indirgenen ölü işçinin ismini de cins isme dönüştürmeyi becermişti.

Ve eğer siz de kent rantı kulesinin hacı ağası iseniz ya da kamu kaynağı yerin yedi kat dibine dek evladiyelik size “tahsis edilmişse”...

Trilyon katmeri sermayenizin her gün “canlı” 12 tane Ramazan, 3 tane Cengiz’le “genleşeceği” bilgisini hayat bilginiz  yapmışsınızdır...      

Zamanı gelince yani onları öldürünce “kayıtdışı” isimleri alfabetik sırada tık tık basın bültenine kolayca döküverir,

Sonra şöyle bir çıkıp mikrofonlara “caniyane etkinliğinizi” ülke ekonomisine katkı gibi gerine gerine anlatıp “işçiler dikkatsiz” derken arkanıza mevzilenmiş iktidar gölgesini sık sık kolaçan ederdiniz...

Ne de olsa Torun Center’ınıza 1 İsmail, 2 Cengiz, 1 Murat, 1 Menderes, 1 Vahdet, 1 Tahir, 1 Bilal, “sermaye bileşeni” olarak katılmışlardır...

Devletimizin şedid gücü yani tarih sahnemizde arzı endam eden siyasi iktidarla derin rabıtalı bu “muhafazakâr-İslami” kapitalist patronların inşaatları,ocaklarını çevik kuvvetle, TOMA’larla koruma muktedirliği öz tecrübenizle sabittir...

Çünkü “Yeni İstiklal Mücadelesi” demek işçi “cinayet mahallerindeki” yağlı parmak izlerini yok etmede emsalsiz, tüm kamu kaynaklarını doğrudan “ahbap-eş-dost” sermaye zincirine külliyen aktaran siyasi iktidarı “dokunulmaz” kılma mücadelesi değil de neydi?  

Ayrıca eğer Torun Center ve Soma Holding de mesaisi saat başı 4,5 Tl alan bir işçi patronun yıllık kârına ulaşması için 200 milyon saat çalışması gerekiyorsa bu “ışık yılı” alem farklılığı onları insan yerine koymaya baş engeldi.

Nasıl eşdeğer tutulabilirlerdi ki...

Bir yanda İstanbul’un “yıldız tozu serpilmiş” kupon arazi yağması, hibe maden ocakları, “arpalık” kamu bankalarıyla finanse edilen mega projeleri tahsis edilmiş Türkiye’nin şanlı “Muhafazakâr Oligarkları” ve metrekaresi milyon dolar kusan sefahat kuleleri...

Öte yanda kurtlu yemek verilen, fareli izbe barınakta barınan, naylon çadırlarda tutuşan, öz vatanında “mülteci” gibi paryalaşmış ama çalışmaya mecbur taşeron emekçi tabut kuleleri.

Yan yana gökyüzüne doğru “Yeni Türkiye’nin” dehşetli kapitalist terör silueti gibi yükseliyorlardı.

Torun Center’ın bir zamanlar İş Müfettişliği yapan patronun Ali Sami Yen’e  diktiği çelik yığıntısında 10 TL’lik asansör switch’i olmadığı için öldürülen işçi tabutuna alın terini sildiği havluyu asmışlardı.

İri bir kan pıhtısının üzerine yayıldığı ülke manzaramız buydu.

Siyasi iktidarın danışman dahil tam kadro emekçi tekmelediği-dövdüğü-gazlattığı 21. yüzyılda “ilkel birikimci kapitalist evreyi” anca yakalamış hergün haysiyet düşmanlığına uyanan, kayıp insanlık coğrafyası bu “Yeni Türkiye’yi” iyice kavramak lazımdı...          

Daha dört ay önce Soma’da 52 kere katliam sinyali veren ocakta yanan, haşlanan 301 madenci listesine bir bakın kaç adet kim var...

Sonra içiniz bulanmazsa, hazmedebilirseniz üç hafta önce devlet müfettişleri ve bürokratları Meclis Komisyonuna ifade vermeyen “kaçak” holding patronunca yemekli ağırladığı haberini okuyun.

Sakın şaşırmayın ziyafet öncesi neşeyle ocakları teftiş etmişler.

    Ve dün o patronun Soma’daki bir başka ocağında 2 bin 500 işçi vardiyaya başlayıverdi..

Yani o 2 bin 500 işçi patronun kapitalist birikimine kürek kürek atılan “insan-altı”  grup gibi ocağa indirilmişti.  

Şimdi yine sinecekler, çakallar tekrar uluyana kadar bekleyecekler İş Saglığı ve Güvenliği yasa düzenlemesi, torba yasa falan “gözbağı”, bunlar “ölümü biriktirecekler”, kirli işbirliği pekiştirilecek...

İnşaat sektörüne sayfalar döşeyen, “cennet temalı” reklam manyağı, emekçi sevmez ana medyamız piyasa misyonunu gerçekleştirecek, güdük sürmanşetleri bir iki güne kalkacak.

Kısa zamanda yeni bir cehennem kazacaklar, içine kaç Mehmet kaç Ramazan kaç Murat savuracaklar onu planlıyorlar.