21. Onur Yürüyüşü’nün ardından: Gökkuşağının “karnaval kahkahası”*
Fotoğraf: DepoPhotos

Dilek Bulut - Akademisyen

Düşünün tek renk olsaydı gökkuşağı yine bizi büyüler, şaşırtır, içimizde kıpır kıpır bir umut bırakır mıydı? 

LGBTİ+’lar baskının somutlaştığı, varlıklarının taşlanacak şeytanlara dönüştürüldüğü, nefretin görünür olduğu mitingler, devletin tüm ideolojik araçları ile saldırısına rağmen varoluşlarına ve onurlarına sahip çıkarak Türkiye’de 21. kez yürüdüler. “Baskı varsa direnişte var” diyerek muktedirlerin yüzüne karşı tüm renkleri ile “karnaval kahkahası” attılar. 

Dünyada 1969’dan beri onurlu bir yaşam, cinsel yönelim ve kimlikleri için aşağılanmamak, öldürülmemek, ayrımcılığa uğramamak, eşit ve özgür yurttaşlar olarak yaşamak için varlıklarında buldukları onurla yürüyorlar.

LGBTİ+’ları nefret öznesi haline getirerek, her geçen gün yaşam alanlarını daraltarak yapmak istedikleri bütün toplumu; itiraz etmeyen, hakkını aramayan, başkasına yapılan ayrımcılık ve zülüm karşısında suskun hale getirmek.

Dünyada yükselişte olan aşırı sağ otoriter partilerin ve hükümetlerin benzer dinsel kökenden beslenerek, hedeflerine kadın ve LGBTİ+’ları almaları yaygın bir eğilim. “Aileni ve neslini koru, sapkınlığa dur de" mitingleri sadece Türkiye’ye özgü değil. 2

Erkek devlet seçim sonrası yanına aldığı gerici güruh ile dinsel söylemlere yaslanarak ırkçılık, milliyetçilik, yoksulluk, kadın düşmanlığı, homofobi, transfobi de büyütüyor. “Beka, ahlak, dinimiz, aile” tehlikede diyerek nefreti her yere bulaştırmak ve ülkeyi tek tip bir hapishaneye çevirmek niyetindeler.

Seçim öncesi gündemde olan anayasanın 24. ve 41. maddelerdeki değişiklik teklifini rafa kaldırmak zorunda kalmışlardı. Seçim sonrası hiç vakit kaybetmeden gündeme getirdiler. 24. maddedeki değişiklik ile kamuda her türlü dini kıyafeti serbest bırakarak, kamusal alanda laikliği hükümsüz kılarken ailenin kuruluşu ile ilgili 41. madde ayrımcı, LGBTİ+ düşmanı ve erkek çok eşliliğinin yolunu açan çok tehlikeli değişimleri içeriyor.

Siyasal İslam’ın özel hedefinde olan LGBTİ+’lara, kadınlara yapılan baskı hepimizi endişelendirmeli. Bu baskı bu kalıbı reddeden herkese karşı saldırının da ayak sesleridir.

Dayattıkları yaşama itiraz eden muhalif tüm kesimleri ötekileştirecek, hak ihlallerini normalleştirecek daha da ileri götürerek hedef haline getireceklerdir.

Feminizm cinsiyetçiliği, cinsiyetçi, sınıfsal her türlü tahakküm, ayrımcılık, sömürü ve baskıyı sona erdirmeye çalışır. Feministler ikinci dalgadan beri LGBTİ+’larla aynı gökkuşağı altında mücadeleyi örüyor. Eğer eşitlik, özgürlük ve toplumsal düzeni değiştirmekten bahsediyorsak bütün cinsel kimliklerin özgürlüğünü bundan azade tutamayız. 

El ele yürüyen siyasal İslam, milliyetçilik, muhafazakarlıkla artan kadın, emek, homofobi-transfobi, düşmanı gerici güruh karşısında toplumsal özgürleşme ve birlikte mücadele etmekten başka yolumuz yok. Ama yetmez. Korkmadan linç edilenlerle, edilmek istenenlerle yan yana olmak, dayanışmak, siper olmak gerekiyor.

Sudan sebeplerle içeriye atılan gazetecilere, halk iradesi ile seçilmiş vekilin hapiste tutulmasına, LGBTİ+’ların nefret öznesi haline getirilmesine, kadın katillerinin serbest bırakılmasına, her gün anayasanın ihlal edilmesine, hak ihlallerine gözümüzü kapatırsak, o hakkı aranmayanlarda sıra bize gelecek. 

Tüm insanların eşit, özgür, kendini gerçekleştirebildiği onurlu bir yaşam sürme hakkı vardır.
Kimsenin kimseye hükmetmediği, sömürü, tahakküm ve ayrımcılığın olmadığı bir dünyada insan olmanın onurunu taşıyarak yaşamak hepimizin hakkı.

Yaşam davranışlarımızla sınar bizi

Bize benzemeyen, bizim gibi düşünmeyen herkes için özgürlük hukuk ve onurlu yaşam hakkı istemeliyiz. Haksızlık, ayrımcılık, hukuksuzluk kime karşı yapılırsa aynı karşı duruşu sergilemektir mesele.

Gökkuşaklarınızı alın rengarenk ve hep beraber onurlu bir yaşam için kadınlarla, işçilerle, issizlerle, LGBTİ+’larla, sanatçılarla, gazetecilerle toplumun tüm ötekileştirilen baskı altın alınanlar, tüm renkleri ile mücadele edenler yan yana gelelim hep birlikte dayanışma duvarları örelim.

Mücadelenin tek bir hattı yok. Baskı, tahakküm ve şiddetin sıradanlaştığı, hukukun sadece yazılı bir metin haline geldiği bu anda “kararlıyız, dayanışmayı büyüterek, saldırıya uğrayan her mevzide birleşerek direneceğiz”. İktidarın bölerek kırmaya çalıştığı direnişi ancak tüm öteki renklerle birleşerek aşabiliriz. 

* Bahtin, bu terimi Ortaçağ’ın tek biçimli ve otoriter yapılanmaları eleştirme ve bunları yıkmaya yönelik, gülmenin korku karşısındaki zaferini tanımlamak için kullanır.

2 https://www.birgun.net/haber/yeni-sag-populist-milliyetci-ideoloji-ve-kadin-mucadelesi-409203