Bu ülkenin Cumhurbaşkanının ve Adalet Bakanının bize hâlâ Eros’un yaşadıklarını münferit bir acıymış gibi göstermeye çalışmasına kanarsak, hayvanların yaşadıkları acıların bütününü görüp hayvanları korumayan bu yasayı hayvanlar lehine değiştirtmezsek, Eros gibi fotoğrafını gördüğümüzde gözlerine bakmaya utandığımız çok daha fazla yeni hayvanlar tanıyacağız.

6 dakika aslında kaç yıldır?

Gizem Karataş - Avukat, Hayvan Hakları İzleme Komitesi

“Dakika” kelimesinin Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nün ilk sırasında yer alan anlamı, bir saatlik zamanın altmışta biridir. Bu tanıma göre dakika belirli bir zaman dilimidir, kişiden kişiye, olaydan olaya değişmez. 1 dakikanın, 3 dakikanın, 6 dakikanın her zaman, herkes için aynı olduğunu düşünürüz.

Sonra İstanbul Başakşehir’de bir sitede yaşayan, “sokak kedisi” dediğimiz, tekir olarak bilinen ırktan, ismi Eros olan bir kedinin, sitede yaşayan başka bir insan tarafından 6 dakika boyunca tekmelenerek öldürüldüğünü izleriz.

Eros 6 dakika boyunca kaçmaya çalışır, kendisini öldüren insan kaçmasını engeller, önüne geçer ve daha fazla tekmeler. Eros’un can havliyle kaçmaya çalışıp kaçamadığı 6 dakikayı, hiçbir dakika tanımlamasına sığdıramayız. Belki bize saatler gibi gelen 1 dakikanın sonunda videoyu kapatırız, belki sonuna kadar izleriz ama bize günlerce sürmüş gibi gelir. Eros’un kaçmaya çalıştığı ve tekmelenmeye devam ettiği 6 dakika, aslında kaç dakikadır? Bu 6 dakikanın içinde yıllar var desek, abartmış mı oluruz? 

Türkiye’de hayvanlarla ilgili ilk kanun olan Hayvanları Koruma Kanunu, 2004 yılında yürürlüğe girdi. Bu dönemde hayvana yönelik şiddet, hayvanları öldürmek, tecavüz etmek gibi eylemlerin hiçbiri suç sayılmıyordu. 2019’a kadar birçok kanun teklifi sunuldu ancak yasalaşmadı. Vaat edilen ancak asla harekete geçilmeyen Hayvan Hakları Yasası’nın yapılması için hayvan hakları savunucuları tarafından yıllarca Meclis’te lobicilik çalışmaları yapıldı. 2019 yılında iktidar partisi de dahil 5 partiden milletvekilinin imzasının olduğu “Hayvanların Haklarının Korunması ile Hayvanlara Eziyet ve Kötü Muamelelerin Önlenmesi için Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu”nda hayvana yönelik şiddetin engellenmesinin ancak yatarı olan hapis cezaları ile sağlanabileceği yazıldı. 2021 yılında ise yeni bir hayvan hakları yasasının yapılması yerine mevcut kanunda değişiklik yapıldı, Rapor’da yer alan sonuçların çoğu yasalaşmadı. Artık hayvanların 3 yıla kadar ceza öngören, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan mala zarar verme suçu kapsamından çıkartıldığı söylenerek, hayvanı öldürmeye 4, tecavüz veya eziyet etmeye 3 yıl üst sınırı olan cezalar getirildi. Sahipsiz sayılan hayvanlarla ilgili suçüstü hali dışında Cumhuriyet Başsavcılıklarına başvuru yetkisi sadece Tarım ve Orman Bakanlığına verilerek ve hayvanları korumak isteyen kişilerin elinden alınarak, hayvanları hiçbir şekilde korumayan bir yasa değişikliği yapılmış oldu. Hayvanlar için uğraşılan tüm bu yıllar kaybedildi. 

Eros’un yaşadığı 6 dakikayı izlerken bunlar aklımıza gelmemiş olabilir. Bunu Eros’a yaşatan kişinin psikopat, akıl hastası olduğunu düşünebiliriz, bu olayın nasıl yaşandığına şaşırırız, Mahkeme’nin verdiği indirimli ve yatarı olmayan hapis cezası kararını hayvana yönelik şiddetin cezasız bırakıldığı tek karar sanarak hâkimin vicdansızlığından yakınırız. Oysaki Eros’a bunu yaşatan kişi psikopat veya akıl hastası değil, gücünü bir hayvanı öldüren kişiye en fazla 4 yıl hapis cezası verilmesi gerektiğini öngören Hayvanları Koruma Kanunu’ndan alan, başına bir şey gelmeyeceğini düşünen, herhangi bir konuya öfkesini sitede karşılaştığı bir kediden çıkartmayı uygun gören bir insan. Aynı otobüsü kullanabileceğiniz veya komşunuz olabilecek sıradan biri. Bu olayın yaşanmasına şaşırmamalıyız, çünkü yıllarca Meclis’te yapılan görüşmelerde hayvana şiddete yatarı olan ve indirimin uygulanamayacağı hapis cezalarının getirilmesi gerektiğini söyleyen hayvan hakları savunucularının, avukatların ve kamuoyunun tüm çabaları sonuçsuz bırakıldı. Mahkemenin verdiği kararı hayvana yönelik şiddetin cezasız bırakıldığı tek karar, Eros’un katiline takdir yetkisini kullanarak üst sınırdan ceza vermeyen hâkimi de tek hâkim sanmamalıyız, çünkü tıpkı Eros gibi bir kediyi asansörde botlarıyla tekmeleyerek öldüren şahıs hakkında 1 yıl 3 ay hapis cezası verilirken, Köpük isimli yavru köpeği eziyet ederek öldüren şahsa 6.000 TL para cezası verildi. Kocaeli’de bir köpeği uyurken gözünden vurarak öldüren şahıs ise cezalandırılmadı. Peki bazılarımız bunları niye bilmiyor?  

Çünkü Eros’a bakan, Eros’u seven, Eros’la ilgilenen insanlar, yaşadıkları acının sesini, Eros’un yapmayı sevdiği şeyleri anlatarak, onunla geçirdikleri vakitten bahsederek, fotoğraflarını paylaşarak duyurabildiler. Eros’un masumane bakışlarından etkilendiğimiz fotoğrafları, yaşamak için can havliyle kaçtığı videosu ve kanlar içinde yerde yattığı son hali hepimizin vicdanını tarifsiz bir şekilde rahatsız etti. Eros’u bir sahipsiz hayvan bakımevinin küpe numarası, ölen çok sayıda hayvanın içinde tek bir sayı olarak görememeye başladık, toplumun tepkisi gittikçe arttı. Bunun yanında Eros bir kediydi, yaşadığımız süreçte hedef tahtasına oturtulmuş, siyasiler tarafından güvensiz sokaklarla özdeşleştirilmeye çalışılan köpeklerden de değildi. Belki de bu sayede siyasi partiler, toplum tepki gösterdi diye Eros’tan bahsetmeye başladılar. Gazeteciler Eros ile ilgili her yeni gelişmeyi haberleştirdiler. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u arayarak “nasıl olur böyle bir şey?” diye sorduğunu öğrendik. İnsanlar sosyal medyada Eros’u öldüren kanunu çıkartan kişilere, merhametlerine güvenlerinin tam olduğuna dair methiyeler dizmeye başladılar. Tüm bu umut dolu bekleyişin sonunda Eros’un katili sadece 2 yıl 6 ay ceza aldı. Aynı gün aynı adliyede Badem isimli bir köpeği tecavüz edip öldüren kişiye 2 yıl 2 ay ceza verildi. Ertesi gün Seferihisar’da Şila isimli köpeği yaşadığı barakada gece vakti yakarak öldüren şahıs, hayvanı öldürme suçundan sadece 2 yıl ceza aldı.  

Matematiksel olarak mümkün olmasa bile, Eros’un eziyet gördüğü 6 dakikanın içine, Türkiye’de hak savunucularının uğraşlarının boşa çıkarıldığı ve yeni bir Hayvan Hakları Yasası ile sonuçlanmayan yılların tamamı dahil. Eros’un otoparkta bir arabanın üstünde çekilmiş ve gözlerimizin içine baktığı fotoğrafta sadece Eros’u değil, Köpük’ü, Şila’yı, birer küpe numarası olarak bilinen her hayvanı düşünmemiz gerekir. Çünkü bu ülkenin Cumhurbaşkanının ve Adalet Bakanının bize hâlâ Eros’un yaşadıklarını münferit bir acıymış gibi göstermeye çalışmasına kanarsak, hayvanların yaşadıkları acıların bütününü görüp hayvanları korumayan bu yasayı hayvanlar lehine değiştirtmezsek, Eros gibi fotoğrafını gördüğümüzde gözlerine bakmaya utandığımız çok daha fazla yeni hayvanlar tanıyacağız.