Gezi Direnişi davasının ilk duruşmasına Silivri’de İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ikinci gününde devam edildi. Duruşmaya tutuklu olan Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu ile 7 tutuksuz sanık katıldı. Duruşma salonuna Kavala ve Aksakoğlu’nun getirildiği sırada izleyiciler alkışlarla tutuklu hak savunucularına destek verdi. Duruşma sonunda Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verilirken, Aksakoğlu tahliye edildi. SUÇLAMALAR FETÖ’NÜN ESERİ […]

6 Yıl sonra 16 kişiye  açılan davanın ilk duruşması sona erdi: Gezi Direnişi toplumun vicdanıdır

Gezi Direnişi davasının ilk duruşmasına Silivri’de İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ikinci gününde devam edildi. Duruşmaya tutuklu olan Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu ile 7 tutuksuz sanık katıldı. Duruşma salonuna Kavala ve Aksakoğlu’nun getirildiği sırada izleyiciler alkışlarla tutuklu hak savunucularına destek verdi. Duruşma sonunda Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verilirken, Aksakoğlu tahliye edildi.

SUÇLAMALAR FETÖ’NÜN ESERİ

Davanın ilk duruşmasının bugün devam edilen oturumuna Avukat Can Atalay’ın savunması ile başlandı. Savunmasında iddianamenin yamalı bir bohça gibi olduğunu belirten Atalay, iddianame ile Türkiye tarihinin en onurlu toplumsal olaylarından birinin yargılanmaya çalışıldığını vurguladı. Atalay, “Bu iddianame esas olarak Türkiye tarihinin, topraklarının en onurlu toplumsal olaylarından birini karalama çabasının en güncel örneği. Bu iddianame uzun yıllar boyunca siyasi ve toplumsal hayatı, ceza yargılamasını basit bir aracı haline getiren bir örnektir, yamalı bir bohçadır” dedi.

Atalay, “27 Mayıs’ta başlayan, 28 Mayıs’taki ağır polis şiddetiyle başka bir kriz haline dönüşen bir olay. Her gün olayın vahametini anlatıyoruz. Kimse bizi soruşturmanın 15 Haziran’da başladığına inandıramaz. Bu dosyadaki ilk işlem İstanbul’da başlamıyor. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı 1. Sınıf Emniyet Müdürü Mehmet Yeşilkaya’nın İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne 5 Haziran 2013’te Gezi Parkı Olayları konulu bir yazı yazıyor. Yazı İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde Nazmi Ardıç tarafından karşılanıyor. Bu Fethullahçı çetenin en örgütlü olduğu iki yerden biri. İddianamenin özeti, imzasız Fethullahçı çete ve AKP işbirliği ile hazırlanmış bir rapordur. Gezi direnişini anlayamadığınız, anlamazdan geldiğiniz gibi, tıpkı AKP ve Fethullahçı çete gibi Taksim Dayanışması’nı da anlayamazdınız. Taksim Dayanışması bir bütündür” ifadelerini kullandı.

GEZİ EMPERYALİZME KARŞIDIR

“Taksim neden önemlidir?” diyen Atalay şunları söyledi: “Taksim, İstanbul’un daha doğrusu Türkiye’nin meydanıdır. Emek ve Cumhuriyet Meydanı’dır. Dünyanın her yerinde mekan önemlidir. Muhalefetin itiraz seslerini kent merkezinden sürme çabasında AKP yalnız değil. Bu meta dışındaki alanın betonlaşmasına, sermaye düzenine tabi kırılmasına bir reddiyedir Gezi. Hukuk konserve açacağı değildir! ‘Hükümet istifa’ sloganı taleplerde yazmıyordu. Ama 2013’ün o yazında ‘Hükümet istifa’ sloganı herkese anasının ak sütü gibi helaldir! ‘Hükümet istifa’ sloganı Türkiye’deki her siyasi görüşün, her dili konuşan insanların kardeşleşmesi oldu. Bu slogan ‘anayasal düzeni cebirle değiştirmek’ değildir. Dediğim gibi demokrasi bir bütündür bölünemez. İddianamede Anayasal düzene şirk koşmak diyor. Şirk koşmak, ticaret hukukunun, ceza ya da anayasal hukukun bir kavramı değildir. Şirk koşmak dini bir kavramdır.”

Direnişin yurtdışından destek aldığı iddialarına ise Atalay şunları söyledi: “Gezi direnişi antifaşisttir, polis şiddetine geçit yok, no pasaran demektir. Gezi emperyalizme karşıdır. Hiçbir yabancı oyunu ile ‘komplo’ ile izah edilemez. Bu başından beri geziyi anlamama-anlayamama-anlamazlıktan gelme halinin devamıdır.”

Atalay’ın ardından Tayfun Kahraman savunmasını yaptı.

İDDİANAME SENARYODUR

Kahraman şunları söyledi: “İddianamede konu Gezi Parkı projesinin hukuki talebiyle başlayan ve bir araya gelen kurumların oluşturduğu, Taksim dayanışmasındaki TMMOB ve Şehir Plancıları Şubesi’ndeki görevlerimde bu süreçte yer aldım. Bir meslek insanı olarak Gezi Parkı ve Taksim Dayanışması nedir? Yöneticisi olduğum meslek odası tarafından yılda ortalama 20 dava açıyoruz. Gezi ise öngöremediğimiz bir şey oldu. Gezi toplumun vicdanı haline geldi. Toplumun vicdanı bazı yerlerde kabarıyordu, 1 Mayıs, Tekel, Emek Sineması, kürtaj gibi… Fakat bizlerin orada gördüğü şiddet ve Taksim’in özellikle siyasal simge olma özelliğini de eklerseniz polis şiddetiyle birleşince gezi ortaya çıktı.”

İddianamenin senaryo olduğunu anlatan Kahraman şunları söyledi: “Gezi’yi büyüten unsur destek çağrıları değil, dönemin hükümetin gerilimi yatıştırmaktan uzak açıklamaları olmuştur. Gezi Direnişi yaşanan olaylarla birlikte kendiliğinden oluşmuştur. Bilinçli bir kurgu değildir. 10 milyon insana ne para yeter ne de organizasyon. İddianame başarısız bir senaryodur. Kusura bakmayın ama hiçbir senarist böyle bir protesto yazamaz.”

Yurttaşları bilgilendirdikleri için suçlu sayıldıklarını ifade eden Kahraman “Ne Gezi’de yapılacak projeye itiraz etmek ne de dava açmak, kamuyu bilgilendirmek de suç değildir. İddianamede belirtildiği gibi Can Atalay ve Mücella Yapıcı ile irtibat halinde olduğum doğrudur. Bu mesleğim gereği normaldir. Çiğdem Mater ile de irtibatlıyım çünkü kendisiyle sosyal hayatımda da görüşürüm, arkadaşım olur. İddianamenin ne kadar özensiz ve ciddiyetsiz olduğunu, Gezi Parkını korumaya çalıştığımızı anlatmaya çalıştım. Bu iddianame Geziyi anlatmamaktadır. Gezi antiemperyalisttir. Gezi, temsil eksikliği hissedenlerin tepkisidir. Gezi barışma, kucaklaşmadır” ifadelerini kullandı.

Kahraman’ın ardından savunma yapan Mine Özerden ve Yiğit Ali Ekmekçi de suçlamaları reddetti.

Aksakoğlu’na tahliye

Savcı, Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu’nun tutukluluğunun devamını talep etti. Ara kararı açıklayan mahkeme, Kavala’nın tutukluluğunun devamına, Aksakoğlu’nun ise tahliyesine karar verdi. Ancak Aksakoğlu’na yurtdışına çıkış yasağı uygulanacak. Bir sonraki duruşma ise 18-19 Temmuz’da görülecek.