Karar ABD’deki birçok kanaat önderi tarafından da Amerikan tarihinin en büyük adımlarından biri olarak yorumlandı

ABD’de internet artık kamusal alan!

> CAN TÜRE *
*Orta Doğu Teknik Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi

Türkiye’de 3G’den 5G’ye kestirme geçiş yapmak tartışıladursun, tüm bu teknolojilerin anavatanı olan ABD’de ‘açık internet’ ve ‘ağ tarafsızlığı’ kavramları hukuksal zemin kazandı. Amerika’da tüm iletişim teknolojilerinin tek düzenleyici kurumu olan Federal İletişim Komisyonu (FCC), 26 Şubat’ta yaptığı oylamada, interneti bir ‘kamu malı’ ilan etti ve iletişim hizmeti sağlayan özel sermayeli şirketlere ‘Kamusal Taşıyıcı’ yükümlülükleri getiren ‘Title II’ statüsüne aldı. İletişim özgürlüğü açısında tarihi nitelik taşıyan bu karar Türkiye’de sadece birkaç internet haberinde, “Türkiye’de fazla tartışılmadı” yorumuyla yer buldu. Oysa bu durum ‘Kamu Hizmetlerini Yeniden Düşünmek’ (Salyangoz Yayınları, 2014) kitabımda geniş biçimde yer buluyor.

Kamusal Taşıyıcılık düzenlemesi sayesinde ABD’de kitle iletişim araçları, telekomünikasyon şirketleri - ve artık internet servis sağlayıcıları – verdikleri hizmetlerde kamu çıkarını gözetmek zorunda. Örneğin, Kamusal Taşıyıcılık sisteminin elektromanyetik kitle iletişim araçlarına uygulanan versiyonu olan ‘kamu emanetçiliği’ düzenlemeleriyle yönetilen televizyon kanalları, yakın oldukları görüş ne olursa olsun, haberleri tek yanlı olarak veremez ve kamusal nitelik taşıyan olgularda ekranlarını olayın taraflarından biri ya da birkaçına kapatamaz. Amerikan medyasında ‘temsil eşitliği’ FCC’nin sıkı denetimi altındadır. Aynı şekilde, bugün Türkiye’de, dinlendiğinden hiç kimsenin şüphe etmediği özel telefon görüşmelerinin gizliliği de, birer kamusal taşıyıcı olan telekomünikasyon şirketlerinin güvencesi altındadır.
1934 tarihli İletişim Yasası’nın (Communications Act) ikinci bölümü ve Kamusal Taşıyıcılık düzenlemesinin de temeli olan ‘Title II’ ne tür düzenlemeleri kapsıyor? Öncelikle, yıllardır tüm telekomünikasyon şirketleri ve elektromanyetik medyaya uygulandığı gibi, internette de adaletsiz ve ölçüsüz uygulamalar ve ayrımcılık yasaklanıyor. Karar, bunların ihlali halinde her tür kullanıcı şikâyetinin incelenmesi için FCC’ye yetki veriyor ve tüketici gizliliğinin korunmasını zorunlu kılıyor.

FCC, aldığı bu tarihi kararla tüm internet servis sağlayıcılarına hızlı, adil ve açık internet ilkelerine bağlı kalmalarını şart koşuyor. Örneğin, karar sayesinde bundan böyle servis sağlayıcılar, yasal olan hiçbir içeriği bloke edemeyecek ya da kaldıramayacak. Ayrıca, şirketler, geniş bant kullanımı yüksek içerik sağlayıcıların hizmetlerine para karşılığı öncelik tanıyamayacak ya da bu şirketlerin içerik trafiği hızını yükseltemeyecek. Komisyon, her ihlali tek tek inceleme yetkisine sahip olacak.

Kararın getirdiği en önemli yeniliklerden biri ise, mobil teknolojileri de kapsamına alması. Mobil cihazlar ABD’de düşük gelir grubunun büyük bir bölümünün internete ulaşım sağladığı tek kanalı oluşturuyor. Komisyon, bu kesimin de sabit hatlardan internete erişenler kadar kesintisiz ve nitelikli bir internet erişimini hak ettiği fikriyle, mobil interneti de bu regülasyon sistemine dahil etti.

İnternetin kamuoyunun oluşumunda oynadığı rol, 18. ve 19. yüzyıllarda gazetelerin, 20. yüzyılda ise televizyonun oynadığından çok daha büyük. Kararı oylayan Komisyon üyelerinden Jessica Rosenworcel da alınan kararı savunurken, “internet artık bizim yazılı basınımız ve kent merkezimizdir” sözleriyle, internetin katılımcı demokraside eski kurumların yerini aldığına dikkat çekiyordu. Bu açıdan karar, demokratik kurumların güçlendirilmesi ve fikir yayma hakkının daha özgürce kullanılması bakımından hayati önem taşıyor. İnterneti bir ‘fikirler piyasası’ haline getirmek ancak ‘açık internet’ ile mümkün. İfade özgürlüğünün temel aracı ve başat ortamı haline gelmiş olan dijital teknoloji, yurttaşlara radyonun, televizyonun, gazetenin hiçbir zaman sağlayamadığı ifade olanaklarını internet sağlayabiliyor.

FCC’nin aldığı karar ifade özgürlüğünün sadece içerik oluşturucu dev şirketlerin inisiyatifine bırakılmasını engellerken, -piyasa hâkimiyeti sorunu bir yana bırakıldığında – her bir yurttaşın sansürsüz, kısıtlamasız ve açık bir şekilde sözünü internet ortamına aktarabilmesine olanak tanıyor.

Kararla, internet bir “fikirler piyasası” haline gelecek ve kullanıcılar interneti özgürce, kim olursa olsun, eşit kalitede hizmet alarak kullanacak. =internet ortamı, yasal olduğu sürece, her fikre açık olacak ve içeriğin internet üzerindeki hareketi tamamen özgür olacak.

Karar ABD’deki birçok kanaat önderi tarafından da Amerikan tarihinin en büyük adımlarından biri olarak yorumlandı. Stanford Üniversitesi’nden Prof. Barbara van Schewick, kararın kamusal yarar adına ABD tarihindeki en önemli zaferlerden biri olduğu yorumunda bulunurken, School of Communication’dan Prof. Maria Moore ise, kararın daha önceki kamusal taşıyıcılık uygulamalarına benzerliğine vurgu yaparak, internetin halkın malı olduğunu, alınıp satılan bir meta olmadığını ifade etti.

Diğer yandan, alınan kararla, uyguladıkları fahiş fiyatlarla edindikleri ekstra geliri kaybedecek olan büyük internet şirketlerinin karara itirazı gecikmedi. Birçok şirket kararın yatırımları olumsuz etkileyeceğini öne sürerken, bir grup telekom şirketi de kararı temyiz mahkemesine taşıdı. Fakat, bir iptal kararının çıkmasına fazla ihtimal verilmiyor. Zira FCC, bu sefer Kongre’ce yapılan bir yasaya dayandırarak, kararını sağlam bir hukuki temele oturtmuş durumda. FCC zaten karara yönelik düzenlemelerini çoktan başlattı ve bir kısmını yürürlüğe koydu.

Türkiye’de yürürlüğe giren her düzenlemeyle, internet kamusallıktan uzaklaşıp “TRT’leşirken”, ABD bu teknolojinin kamusallığını ‘resmen’ tescilledi ve buna hukuksal zemin kazandırdı. Üstelik özel sermayeli dev şirketlerin bu alana para yatırmış olmasının, ‘internetin bir kamu hizmeti olduğu’ gerçeğini değiştirmediğini de bu şirketlere bir kez daha hatırlatmış oldu. Amerika’da internet artık daha özgür ve kamuoyu oluşturarak siyasete katılmada, daha fazla halkın yanında.