Elitlerin bağrına basmayacağı herhangi bir katil var mı? Tabii söz konusu katiller, cinayetlerini ABD’nin elitlerini zengin ve güvende tutmak için işledikleri sürece.

ABD elitlerinin gözünde Kissinger
ABD’nin 37’nci Başkanı Richard Nixon, ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ile Beyaz Saray'da. (Fotoğraf: Depo Photos)

Jon SCHWARZ

ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ve eşi, 2002 yılında Barbara Walters tarafından düzenlenen zarif bir akşam yemeğine konuk olmuşlardı. Katılımcılar arasında Time editörü Henry Grunwald, ABC televizyonu yöneticisi Thomas Murphy ve ABC’deki “Dünya Haberleri” sunucusu Peter Jennings vardı.

New York dergisinde sonraları kaleme alınan bir yazıya göre, o akşam şöyle bir an yaşandı. Jennings, Kissinger’a döndü ve “Savaş suçlusu olmak nasıl bir duygu, Henry?” diye sordu. Kissinger bu soruyu yanıtsız bıraktı. Grunwald söze dalarak bu sorunun “uygunsuz” olduğunu belirtti. Kissinger’ı “kadim bir dost” olarak gören Walters ise bu anısını anlatırken “Konuyu değiştirmeye çalıştım fakat çok gergin bir andı. Nancy (Kissinger’ın eşi) oldukça incinmişti” diyecekti.

Bu anekdot birkaç açıdan ilginç.

Bir defa, Amerikan “sosyetesi” Henry Kissinger’a bayılıyor. Onu tam bir vatanperver bir yurttaş olarak görüyorlar ve hisleri incinmesin diye ellerinden geleni yapıyorlar.

İkincisi, Jennings, Kissinger’ı gerçekten savaş suçlusu olarak görüyordu ve bunu özel çevrelerde dile getirmeye çekinmiyordu. Fakat bunu her gün çıktığı televizyonda, on milyonlarca Amerikalı önünde söyleyecek cesareti yoktu. Çünkü muhtemelen, bunu yaparsa bu tür partilere bir daha davet edilmeyeceğini biliyordu.

Üçüncüsü, Kissinger'ın sosyete, ünlü ve zengin dostları Kissinger'ın bir canavar olduğunu inkâr etmiyorlardı. Problemin özü, bunu dile getirmenin basit bir “gaf” gibi görülmesiydi. Örneğin hemen yanınızda oturan arkadaşınızın eşini aldatmakta olduğunu herkes biliyordur fakat bu asla telaffuz edilmez. Böyle bir konu açıp, şu güzel Chambertin Grand Cru eşliğinde geçirdiğimiz güzel vakti neden mahvedesiniz ki?

SEÇKİNLERİN GÖZDESİ

Gazeteci Nick Turse, Kissinger'ın Dışişleri Bakanı olarak görev yaptığı dönemde ne tür işlere imza attığını detaylandıran yeni bir dosya kaleme aldı. Dosyayı okurken, hâlâ sürdürdüğü zenginlik ve güç dolu yaşamı düşünmek isteyebilirsiniz. Ortaya çıkan yeni bilgilere göre, Kissinger'ın akıl babası olduğu Kamboçya bombardımanında sandığımızdan da fazla acı ve zulüm yaşanmış.

ABD toplumsal piramidinin tepesinde, Kissinger gittiği her yerde alkışla ve takdirle karşılanıyor. Nixon yönetimi döneminde Hollywood da ona hayranlık duyuyordu. Kendisinden “bir alt kademe” savaş suçlusu olan Thomas Enders 1996 yılında hayatını kaybettiğinde, cenazesinde Kissinger konuşmuştu. Cenazeye katılanlar arasında David Rockefeller (Uluslararası İlişkiler Konseyi Başkanı ve Chase Manhattan Bankası CEO’su), Paul Volcker (“ABD halkının yaşam standardı düşmeli” diyen FED Başkanı), Amalia Lacroze de Fortabat (Arjantinli milyarder) ve Gustavo Cisneros (Venezuelalı milyarder) vardı.

HER MASADA KISSINGER

Irak Savaşı’nın en sıcak günlerinde, Başkan Yardımcısı Dick Cheney, “Henry Kissinger ile kimseyle konuşmadığım kadar konuşuyorum. Her gün yanıma uğruyor” demişti. Hillary Clinton ise Kissinger için “dostumdur ve dışişleri bakanı olarak çalıştığım günlerde güvenle danıştığım birisidir” diyordu.

Kissinger 2014 yılında, dönemin tanınmış hayırseverlik uzmanı Samantha Power ile bir beysbol maçına gitti. Power, sonraları Kissinger’ın adını taşıyan bir ödülü, bizzat Kissinger’dan teslim aldı.

Sahteciliği ayyuka çıkan Theranos şirketinde Jim Mattis ile birlikte yöneticilik yaptı. General Jim Mattis daha sonraları Donald Trump’ın savunma bakanı olacaktı. Theranos’un yönetiminde, Ronald Reagan döneminde savunma bakanlığı yapan George Shultz da vardı. Kissinger, Theranos’un kurucusu Elizabeth Holmes’a soru sormadıklarını, çünkü ondan “korktuklarını” söyleyerek espri yapıyordu.

PEKİ YA PİRAMİDİN DİBİ?

Washington Post gazetesi geçtiğimiz hafta Kissinger’ın oğlu David’e bir köşe yazısı yazdırdı. David, babasının 100’üncü doğum gününde “asırlık ömrünü kutlamak için New York’tan Londra’ya, oradan da doğduğu yer olan Almanya’ya” gideceğini yazmıştı. Kutlamaların “açılış partisi” Manhattan’daki Yale Kulübü’nde yapılmıştı.

Piramidin tepesinde bunlar olurken, bir de piramidin dibindeki insanlara bakalım. Kamboçya, Vietnam, Laos, Timor, Pakistan ve Latin Amerikalılar halklarına… ve daha nicelerine. Yaşamları ve bedenleri Kissinger tarafından paramparça edilenlere (“Niceleri” başlığı altında Kissinger'ın, “kullanıp atılacak aptal hayvanlar” olarak bahsettiği ABD askerini de ele alabiliriz.) Yayımladığı yeni dosyada Turse, Kamboçya'da tanıştığı birini şöyle anlatıyor:

“Yuvarlak yüzlü, yaklaşık 1,50 m boyunda, plastik terlikleriyle yürüyen Meas Lorn, abisini helikopter ateşinde, amcasını topçu saldırısında kaybetmişti. Yıllar sonra zihninde hâlâ aynı soru olduğundan bahsediyor: Helikopterler neden hep buraya saldırıyorlardı? Neden buraya bomba atıyorlardı?”

Fakat Meas Lorn bu soruya hiçbir zaman cevap alamadı. Turse daha sonra Kissinger ile yüz yüze görüşme fırsatı bulduğunda, bu soruyu ilettiğinden bahsediyor. Kamboçyalıların neden bombalı saldırılarda öldürüldüğü sorulduğunda, Kissinger’ın öfkelendiğinden söz ediyor: “Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?” diye homurdanmış, soruya yanıt vermeyi reddetmişti. “Git kendin düşün” demişti. “Keyfini çıkar.”

Turse, Meas Lorn’un sorusunu da iletmişti: “Neden hep buraya saldırıyorlar?” Kissinger yanıt vermeyi reddetmişti. Alay edercesine, “Senin için  yeterince zeki değilim” diyerek bastonunu yere vurmuştu. “Sendeki zeka ve ahlak bende yok” diyerek oradan uzaklaşmıştı.

“Git kendin düşün.” ABD’yi yöneten insanların böyle bir insanı sevimli ve hoş bulması ürkütücü. Bu insanların tarih sayfalarına bakıp bağrına basmayacakları herhangi bir katil var mı, insan merak ediyor. Tabii söz konusu katiller, cinayetlerini ABD’nin elitlerini zengin, sıcak ve güvende tutmak için işledikleri sürece.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: The Intercept