Medyanın oradaki ABD insan hakları ihlallerine çok az ilgisi vardı. Afganistan’da ABD veya müttefikleri tarafından öldürülen sivillerin sayısı, genellikle Taliban tarafından bir yılda öldürülen sivillerin sayısını aşıyor.

ABD’nin Afganistan’daki yenilgisi Sovyet deneyimiyle bir tezat

AS’AD ABUKHALİL

16 Ağustos 2021, As’ad AbuKhalil tarafından yayımlandı.

İlk yayımlandığı tarih: Consortium News (13 Mayıs 2021)

Bu makale ilk olarak 3 ay önce yayımlandı, ancak Afganistan’daki mevcut durum hakkında internette yayımlanan en iyi analiz olduğunu düşündüğümüz için şimdi yeniden yayınlıyoruz.

Başkan Joe Biden’ın Afganistan’dan “tüm ABD birliklerini” geri çekme kararı, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana ABD imparatorluğunun çağdaş tarihinde önemli bir karardı. Afganistan’daki ABD savaşı, bölgedeki Sovyet askeri müdahalesinden daha uzun sürdü ve Batı medyası bu ABD müdahalesini hiçbir zaman Ortadoğu ve ötesini ABD tasarımlarına göre yeniden şekillendirme girişimi olarak görmedi. Amerikan müdahalesinin arka planına ilişkin gerçeklerin çoğu, ABD medyasında nadiren yer buldu.

Afganistan’daki ABD ve Sovyet deneyimi arasında büyük bir fark var. Bir kere Sovyetler Birliği hiçbir zaman dışardan gruplar oluşturarak onları yerli Afgan nüfusuna hükmetmeye zorlamadı. Ülkeyi aslında ABD ordusu ve dış hizmet bürokrasisi yönettiğinden elbette bu gruplar sadece “sözde” yöneticilik yapıyorlardı. Tıpkı Irak’ta olduğu gibi ABD çoğu durumda, kendine vekalet etmesi için halk nezdinde meşruiyeti dahi olmayan kuklalara güveniyordu.

Bush yönetiminin favorisi olan Ahmed Çelebi, ABD’nin Irak’ı Amerikan yörüngesine çekmesini ve hatta İsrail ile barışa götürmesini umduğu adamdı. Ancak, ölümünden önceki son Irak seçimlerinde, Irak parlamentosunda kendisine bir sandalye sağlayabilmek adına Şii din adamı Mukteda Es-Sadr ile aynı safta yer almak zorunda kaldı. ABD istihbaratı ve ordusu için kilit olan (ve ABD adına gizli operasyonlar yürütmek için milyonlarca vergi mükellefinin parasını alan) bu adam, İran’ın bir müttefikini ve bölgedeki kendi müttefiklerini kullandı.

Öte yandan Sovyetler, ülkelerinde derin kökleri olan ve zaten popüler ilerici siyasi partiler kurmuş yerel Afganlara güveniyordu. Afganistan’ın ne kadar laik olduğunu gösteren bu siyah-beyaz fotoğraflar, oradaki laik ve solcu yönetimin etkilerini kanıtlamaktadır.

Sovyetler’in Afganistan işgalinin o sıralar ABD medyasında çok yer bulmasına, Batı ve Körfez hükümetlerinin Sovyet ordusunun sözüm ona aşırılıklarından şikâyet ederek öfkelerini dile getirmesine karşın, yine de Afganistan’daki Amerikan işgal girişiminin çok daha acımasız ve yıkıcı olduğu ortaya çıktı. Ancak medyanın oradaki ABD insan hakları ihlallerine çok az ilgisi vardı. Afganistan’da ABD veya müttefikleri tarafından öldürülen sivillerin sayısı, genellikle Taliban tarafından bir yılda öldürülen sivillerin sayısını aşıyor.

İNSANLARI İSTİLAYA HAZIRLAMAK

ABD her işgal için bir dizi propaganda başlığı hazırlar ve bu başlıkların hakikatler olarak aktarılması Batı medyasında görev addedilir. Bunlar duruma göre değiştirilebilir. ABD önce Irak’ı, görünüşte ülkeyi kitle imha silahlarından kurtarmak için işgal etti. Kitle imha silahı bulunamadığında ise ABD işgal için başka bir bahane yarattı: Orta Doğu’da demokrasi kurmak. Ancak daha sonra ABD, Irak’ı demokratikleştirecek her türlü girişime karşı savaşıp serbest seçimlerin yerine “parti kurultayları” koymaya çalıştı. Bu süreçte de ülkeyi istikrara kavuşturma hedefini ön plana çıkardı (ama ülke hala istikrara kavuşmadı).

Taliban liderliğinin Usame bin Ladin’in planlarından haberdar olduğuna dair bir kanıt olmamasına rağmen ABD, 11 Eylül saldırıları sebebiyle Taliban’ı cezalandırmak için Afganistan’ı işgal etti. ABD, 11 Eylül’ün ardından Taliban hükümetinden Bin Ladin’i kendisine teslim etmesini istediğinde, Taliban hükümeti (diplomatik olarak sadece ABD’nin önemli bölgesel müttefikleri olan üç ülke tarafından -Suudi Arabistan, Pakistan ve BAE- tanınıyordu) onu teslim etmeyi düşünerek ABD’den bin Ladin’in suçluluğuna dair kanıt sunmasını istedi. Ancak ABD, bir ders vermek ve “hadlerini bildirmek” amacıyla müzakere etmeyi reddetti. ABD bir intikam savaşı istiyordu ve o zamanlar Amerikalıların yüzde 93’ü bu savaşı destekledi (Irak’ın işgali o kadar popüler değildi ama yine de Amerikalıların ezici bir çoğunluğu onu da desteklemişti). ABD, Vietnam’dan beri ülkelerin iç işlerine askeri müdahalede bulunarak onları işgal etmekten asla vazgeçmediği için savaş nedeni olarak ileri sürdüğü her şey bir efsaneydi, ancak Cumhuriyetçi Parti bu efsaneyi, daha fazla savaş ve işgal çağrısını rasyonalize etmek için yaratmıştı. Sovyet müdahalesi sırasında Afganistan; gerici, dini yönelimli güçler ile feminizm, laiklik ve sosyal adalete dayalı ilerici bir toplumsal gündem isteyen solcular arasında bölünmüş haldeydi. ABD, Sovyet ordusunun ülkeye girmesinin ardından gerici ve dinci bağnazları örgütleyerek, finanse etmek ve silahlandırmak için elini hızlı tuttu.

Bin Ladin, ABD’nin Afganistan müdahalesinin doğrudan ürünüydü, çünkü enternasyonalist bir dini fanatik güruh adeta ABD’nin eline doğmuştu. Sovyetler, ABD’nin Moskova’nın Afganistan’daki çabalarını ve ilerici bir Afgan rejimini baltalamak için organize ettiği bir dizi bölgesel ve uluslararası güçle karşı karşıya kaldı. ABD; özellikle Suudi Arabistan, Pakistan ve bölgesel cihatçıların yardımıyla, 1980’lerde tüm bölgede, bölgenin bugün bile toparlanamayacağı ölçüde, uluslararası bir savaş başlattı.

Sovyetler, Afganistan’daki savaşlarını oldukça farklı bir şekilde ele aldılar. Müttefik rejimlerini desteklemek için uluslararası bir güç örgütlemediler. Ayrıca, dünya komünistleri Afgan çatışmasının tarihsel önemini görme konusunda başarısız oldu. Afganistan’daki ilerici projenin yenilgisinin, dünya çapında olmasa bile bölge genelindeki ilerlemeler üzerinde ciddi yansımaları olacağını bilmiyorlardı.

Orada gerici projeyi yenilgiye uğratmanın önemini göremediler; tıpkı İspanya İç Savaşı’nda yaptıkları gibi örgütlenselerdi Kabil’deki ilerici düzeni koruyabilirlerdi. Bu, dünya çapında ilerleme için kaçırılmış bir fırsattı. SSCB’nin sadece Afganistan’da değil, dünya çapındaki Müslüman topraklarında ilericiliği savunduğu ortaya çıktı. Buna karşılık, ABD ve genel olarak Batılı güçler, İslam dünyasında gerici güçleri destekliyorlardı. Ayrıca bu güçler, ilerici Arap ve Müslümanlarla mücadelede ABD ile işbirliği yapma fırsatını bir kez daha yakalayan Suudi Arabistan’ın gerici rejimiyle uyumluydu.

ABD, Afganistan’ı bozguna uğramış bir halde bırakırken, her zamanki gibi Amerika’nın ülkede yaptıklarıyla hiçbir ilgisi olmayan çeşitli güçleri suçluyor. ABD’nin ülkede bıraktığı miras; köy yaşamının kesintiye uğraması, artan sivil kayıplar, daha önce Kuzey İttifakı ve müttefikleri ile Taliban’a karşı savaşlarında bir araya getirilmiş olan hırsızlar, zimmete para geçirenler, gaspçılar, Dünya Bankası görevlileri ve savaş suçlularından oluşan bir hükümettir. Tıpkı Iraklı mültecilerin (Çelebi ve Kanaan Makiyya gibi), yerli Iraklıların ABD işgal birliklerini kollarını açarak kucaklayacaklarına dair George W. Bush’a güvence verdikleri gibi, seçilmiş bir grup Afgan mülteci, Bush’a, Afganların Amerikan işgalini sonsuza kadar bağırlarına basacakları konusunda güvence verdi. Ancak ABD, yerel halkın - herhangi bir yerde - neden ABD sömürge yönetimine direneceğini anlayamadı.

Batı medyası, özellikle The Washington Post ve The New York Times, Biden yönetiminin “sadece” 20 yıllık işgalden sonra ülkeden çekileceği konusunda şaşkına döndü. İyi Afganların, yani ABD ordusu adına çalışan, tercüme eden, casusluk yapan Afganların kaderini sordular. Amerika’nın ayrılmasından sonra kadınların durumundan yakınan çeşitli manşetler vardı: Müslüman kadınlar ABD askerleri olmadan ne yapacaklardı?

Ancak ABD ordusu işgali sonsuza kadar sürdüremez ve istikrarlı bir barışı da gerçekleştiremezdi. Afganistan’dan güçlerini çekerken ülkeyi hiçbir zaman anlamayan Amerika’nın, onu 40 yıl önce müdahaleye başladığı zamandan çok daha kötü bir durumda bıraktığı kesindir.


Bu yazı, https://mronline.org/2021/08/16/u-s-defeat-in-afghanistan-a-contrast-with-the-soviet-experience-2/ adresinden Setenay Kızılkaya tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir.