Açgözlülük ve sömürü
MERCIA’NIN BEDELİ, Daniel Wiles, Çeviren: Süha Sertabiboğlu, Ayrıntı Yayınları, 2023

Esin HAMAMCI

Daniel Wiles’ın madenci hayatına odaklandığı Mercia’nın Bedeli, ilk romanıdır. Wiles, İngiltere’nin West Midlands bölgesinde Walshall’da doğar. Booker Prize Foundation bursunu kazandığı University of East Anglia’da yüksek lisansını tamamlar. Yazar, ilk romanını kaleme aldığında Amerikan polisiyelerine ilgi duyar ve kalemini polisiyede geliştirir. Ancak asıl eğilmek istediği konunun doğduğu ülke ve onun endüstri tarihi, Sanayi Devrimi olduğunu keşfeder. Doğduğu toprakların hikâyesini anlatacaktır. The Observer’ın açıkladığı 2022’nin en iyi 10 romancısı listesine girer. Acımasızlık, açgözlülük ve sömürü düzenini anlattığı Mercia’nın Bedeli, aslında gerçek bir hikâyeden etkilenerek kaleme alınır. Yazarın doğduğu yere yakın Pelsall Hall adlı yerde 1872’de bir kömür madeni faciası meydana gelir. Roman, bu felakette hayatını kaybeden 22 erkek ve çocuğa ithafen yazılır. Persall Hall’de, vefat edenler adına granit bir dikilitaş konulmuştur. Roman, İngiltere, hatta Britanya’daki kömür madeni çalışanlarına güçlü bir saygı niteliği taşır. 

Buhar makineleri korkunç ve kızgın bir sesle, bitmeyen dehşetle çalışırken başlıyor roman. Michael adlı karakter, maden ocağından atılmış. Çözümü papazda ararken onun vasıtasıyla yer altına inerek kömür madeninde çalışmaya başlıyor. Michael evli ve iki çocuğu var. 1872’de, madenci köyünde geçen roman, çocukların nasıl sömürüldüklerinin altını çiziyor. Michael, çocuklarının maden ocağına düşmesini istemiyor ve iki vardiyalı işte birden çalışmaya başlıyor. Bu madenci köyü kendi işçilerini, erkeklerini, çocuklarını erken yaşta yutan toprak olarak anılıyor. 

Pis yağ kokulu maden, küçük kafeslerden oluşuyor. Her kafeste, çalışan işçilerle kömür madeni sistemi işliyor. Bu kafeslerin anlatımı ise çok canlı. Kömür madeni başlı başına bir canavar olarak yansıtılıyor. Yazarın madeni tasvir edişi gerçekçi. 1870’lerde İngiltere’nin en tehlikeli işlerinden biri anlatılıyor. Michael, bu kafeslerin birinde hiç durmadan mesai harcıyor. Buradan kazandıkları ise kupon veya para. Kupon çabucak elde edebildikleri bir kazanım. Günlük çalışmanın karşılığını nakit para olarak isterlerse kesinti yapılıyor. Michael, bir gün çalışmanın karşılığını para olarak almak istiyor. Çünkü Persall köyünde çalıştığı, bu kadar emek verdiği çalışmanın taze sonucunu cebinde sıcak şekilde hissetmek istiyor. Bir somun ekmeği almanın bile lüks olduğunu fark ederek isyan ediyor. Ancak bu köyün onlara sağladığı imkân bu kadar. 12 maden var ve her şey hızlıca, adeta bir makine gibi işlemektedir. Düzenin bozulmasına müsaade edilmeden çocuklar, erkekler hiç durmadan çalışmaktadır.  Michael, bir gün Brownhills madenine varmak için gece yola çıkar. Yol, çamurlu ve yarasalıdır. Bu yarasalar, yeri geldiğinde işçilerin aleyhine kullanılmaktadır. Çalışanlar, maden kafeslerinde duraksadığı zaman ya yarasalar tarafından işkenceye bırakılırlar ya da kırbaç cezası alırlar. 

Madenciler, kömür madeninin çökme ihtimaline, öldürülmeye veya zehirli gazlar altında kalma risklerine karşı çalışmayı sürdürürler. Göğüs hastalıkları baş gösterdiğinde “kömür madeni”yle özdeşleştiklerini hissederler. Çünkü bu hastalık, bu işin bir parçasıdır, “bedel”idir. İngiliz Sanayi Devrimi’nin yansımaları, belki de en vurucu meslekle aktarılır Mercia’nın Bedeli’nde. Yoksulluk, yaşanan zorluklar ve aranan çıkış umudu… İsle kaplı köyde, Michael umudu hep pencerenin sıcak sarı ışıklarından, dışarıyı izlerken bulur. Bir gün Michael, kömüre kazma vururken altın çıktığını görür. Aklına babasının sözü gelir; “Mercia, verir ve alır.” Altınlara sahip olmak ister ve arkadaşı Cain’le konuşur. Birlikte satma planı yaparlar. Bu, onlar için bir çıkış kapısı gözükse de Cain, planlarına ihanet eder. 

Roman madenciliğin getirdiği felaketleri, köy insanının geçim şartlarını, tüm sistemi saptayarak yoğun anlatımıyla okuyucuyu içine çekiyor. Kitabın çevirisini Süha Sertabipoğlu üstlenmiş. İngiltere’nin Midland bölgesinde geçen hikâyenin orijinalindeki diyaloglar yöre aksanıyla yansıtılarak çevrilmiş. Bu da madencilerin hayatlarına daha gerçekçi açıdan bakmamızı sağlıyor.