Geçen hafta AKP hükümetinin 4.5 yıllık icraatının çalışanlara ilişkin yönlerini değerlendirmeye başlamıştık. AKP'nin "piyasa dostu", emek karşıtı uygulamalarından örneklerle...

Geçen hafta AKP hükümetinin 4.5 yıllık icraatının çalışanlara ilişkin yönlerini değerlendirmeye başlamıştık. AKP'nin "piyasa dostu", emek karşıtı uygulamalarından örneklerle devam ediyoruz:

• Kamu görevlilerinin sendikal haklarını tanımadı. AKP hükümeti kamu görevlilerinin toplusözleşme ve grev hakkını ortadan kaldıran ve uluslararası sözleşmelere aykırı 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası'nı değiştirmek için hiç bir adım atmadı. Sendikalara bu yönde verilen sözler tutulmadı. Tam tersine AKP hükümeti kamu görevlilerinin sendikal haklarının tanınmasını sözde Kamu Personeli Reformu'nun gerçekleşmesi koşuluna bağladı. Bunun anlamı kamu görevlilerinin önemli bir bölümünün güvenceli statüden çıkartılması ve sözleşmeli hale getirilmesidir. AKP, uluslararası standartlara göre toplusözleşme ve grev hakları olan kamu görevlilerini güvencesizlikle tehdit etmeyi seçti.

Öte yandan AKP döneminde güvenceli kamu görevlisi istihdamı yerine güvencesiz ve eğreti istihdam tercih edildi. Diğer kamu görevlileri yanında öğretmenler ve sağlık çalışanları arasında geçici ve sözleşmeli çalışanların sayısında önemli artışlar yaşandı, daha önce kamu işçilerinin ve kamu görevlilerinin yaptıkları işler taşeron şirketler aracılığıyla piyasalaştırıldı.

• Grev hakkını sistematik olarak ihlal etti AKP hükümeti döneminde grev hakkı sistematik olarak ihlal edildi, beş büyük grev "milli güvenlik" gerekçesiyle ertelendi. Ertelenen grevler, lastik, cam ve maden sektörü grevleriydi. Sendikal hakları kullanılmaz hale getiren 12 Eylül kalıntısı Anayasa hükümlerini ve sendikal yasaları değiştirmek bir yana AKP hükümeti uygulamada daha da kısıtlayıcı davrandı. Sermaye örgütlerinden gelen talepler doğrultusunda "milli güvenlik" bahane edilerek sık sık grev erteleme yoluna başvurdu. AKP hükümetinin grev erteleme kararlarının hukuksuz olduğunu Danıştay kararları hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya koydu.

Grev erteleme kararlarında yer alan "milli güvenlik" gerekçesinin uyduruk olduğu Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği yazılarıyla da ortaya çıktı. MGK Genel Sekreterliği'nin grevlerin milli güvenlik açısından büyük bir sıkıntı yaratmayacağı yönünde hükümete yazılı görüş bildirmesine rağmen AKP hükümeti, MGK'den daha "milli güvenlikçi" kesildi ve grevleri erteledi.

Grev ertelemeleriyle ilgili dava dosyaları grev ertelemede asıl belirleyici olan faktörün işveren örgütlerinden gelen görüş yazıları olduğunu gösteriyor. "Milli güvenlik" artık işvren örgütlerinden sorulmaktadır. Nitekim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı üst düzey yetkilileri de açıkça ekonomiye zararı olan grevlerin milli güvenliği tehlikeye attığını ve bu yüzden ertelenmelerinin doğal olduğu görüşünü savunmaktadır.

• Basında teşmili engelledi

Basındaki sendikal örgütsüzlüğün yarattığı kayıpları bir ölçüde olsun gidermek üzere Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) 21 Aralık 2004 tarihinde basın işkolunda teşmil isteminde bulundu. TGS, hükümete başvurarak TGS ile Anadolu Ajansı arasında imzalanan ve 1 Ekim 2004-30 Eylül 2006 tarihleri arasında geçerli olan toplusözleşme hükümlerinin, diğer gazete, haber ajansı ve televizyon işyerlerinde de uygulanmasını istedi. Sendikal örgütlenmenin olmadığı işyerlerinde çalışanlar için önemli olanaklar sağlayan teşmil AB ülkelerinde yaygın bir biçimde uygulanıyor. Teşmil uygulamasının yaygınlığı nedeniyle AB ülkelerinde sendikal örgütlenme düzeyi yüzde 40 civarında iken toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işgücü yüzde 70-80'lere ulaşıyor. AKP hükümeti, TGS'nin teşmil başvurusu üzerine ne mi yaptı? Böyle bir talep yokmuş gibi davrandı.

AKP'nin emekçilere yönelik icraatına devam edeceğiz.