Altın Palmiye yarışı

Başlangıcına Netflix hakkında dönen tartışmaların damga vurduğu Cannes Film Festivali, şimdilik son yılların en zayıf yarışmalarından birine sahne oluyor. Yarışmada bir haftayı geride bıraktık ve 19 filmden 14’ü gösterilmiş durumda. Bu 14 filmden birkaçı haricinde çoğu film, eleştirmenleri bölmüş veya yeterince memnun etmemiş durumda. Screen’in meşhur yıldız tablosunda 4 üzerinden 3 puanı geçen filmlerin sayısı an itibariyle sadece bir (‘Nelyubov’). Bu durum, geçen yıllara göre bu seneki yarışmanın çıtasına dair çok şey söylüyor. Cannes’daki sinemaseverler arasında, Pedro Almodóvar başkanlığındaki jürinin çok güçlü olmayan bir yarışmada pek çok sürpriz karara imza atabileceği görüşü hâkim.

2014’te ‘Leviathan’ ile Cannes’da En İyi Senaryo ödülü kazanan Rus yönetmen Andrey Zvyagintsev’in son filmi ‘Nelyubov’, eleştirmenleri şu ana kadar en çok memnun eden film konumunda. Bu film ile birlikte, özellikle Fransız eleştirmenleri mest eden ‘120 battements par minute’nin Altın Palmiye şansının yüksek olduğu konuşuluyor. Her iki filmin de Pazar günü ödül töreninden eli boş dönme ihtimalinin düşük olduğunu söylemek mümkün. Özellikle ‘120 battements par minute’nin her hâlükârda bu yılın en çok konuşulan filmlerden biri olacağı ve dünyanın dört bir yanında izleyicilerin ilgisini hak ettiği kesin. Todd Haynes’in beğenilse de önceki filmleri kadar heyecanla karşılanmayan ‘Wonderstruck’ı da buradan ödülsüz dönmeyecek filmlerden biri olarak değerlendiriliyor. Haynes’in deyişiyle bir “çocuk filmi” olan ve Brian Selznick’in aynı isimli kitabından uyarlanan film, özellikle biçimsel açıdan kusursuz.

Eleştirmenleri ikiye bölenler

Sofia Coppola’nın ‘The Beguiled’i kimilerine göre kariyerinin en iyilerinden, kimilerine göreyse kariyerinin en kötülerindendi. Nicole Kidman’ın performansıyla çok konuşulacak olan filmin ödül şansını yok saymamak gerekiyor. Özellikle de böyle bir senede. İzleyiciyi her seferinde şaşırtmayı başaran Yorgos Lanthimos’un ‘Killing of A Sacred Deer’i de öyle. ‘Turist’ (Force Majeure) ile 2014’te büyük bir çıkış yapan İsveçli yönetmen Ruben Östlund’un filmi ‘The Square’ aynı derecede beğenilmedi. Fakat jürinin alışılmış tercihlerden uzak durup, yenilikçi çalışmaları ödüllendirmek istemesi durumunda bu üç filmin de şansının bir hayli yükseleceğini söylemek mümkün.

Festival başlamadan önce favorilerden biri olarak gösterilen ve son iki filmiyle Altın Palmiye kazanan Haneke’nin son filmi ‘Happy End’ pek çok eleştirmeni hayal kırıklığına uğrattı. Fakat Cannes’da bir ödül töreninde onu hafife almak imkânsız. Adam Sandler’ın çok iyi bir performans sergilediği Noah Baumbach’ın filmi ‘The Meyerowitz Stories’ ise orta karar eleştiriler aldı. ‘Cinayet Günlüğü’ (Salinui Chueok), ‘Yaratık’ (Gwoemul) gibi başyapıtlara imza atmış Güney Koreli yönetmen Bong Joon Ho’nun ‘Okja’sı da bazı eleştirmenler dışında çok beğenilmedi. Cannes’ın favori yönetmenlerinden Naomi Kawese’nin ‘Hikari’si, üretkenliğiyle herkesi şaşırtan Hong Sang-soo’nun ‘Geu-hu’sunun bir heyecan yaratmadığı söylenebilir. Oscar ödüllü yönetmen Michel Hazanavicius’dan ‘Redoubtable’, Vincent Lindon’ın performansıyla övgü toplayan ‘Rodin’, 2014’te Belirli Bir Bakış ödülünü kazanan Kornél Mundruczó’dan ‘Jupiter holdja’ eleştirmenlerin kolaylıkla burun kıvırdığı filmlerden oldu.

Fatih Akın’ın merakla beklenen son filmi ‘Aus dem Nichts’ yarışmada bugün gösterilecek. Bu yazının yazıldığı tarihte henüz gösterilmeyen diğer filmler ise Safdie Biraderler’in Robert Pattinson’ı başrole taşıdığı ‘Good Time’; daha önce her iki kurmaca filmiyle de Cannes’da yarışmış olan Ukraynalı yönetmen Sergei Loznitsa’dan ‘Krotkaya’; François Ozon’un stilize gerilimi ‘L’Amant Double’; İskoç yönetmen Lynne Ramsay’den ‘You Were Never Really Here’. Bu filmlerden Altın Palmiye yarışında favoriler arasına katılacak filmler olabilir. Fakat her hâlükârda son iki yıldır Cannes jürilerinin eleştirmenlerle epey farklı tercihler yaptığını unutmamak gerekiyor. Sinemaseverleri sürprizi bol bir ödül töreninin beklediği kesin.