Arlin Çiçekçi’nin geçmişten geleceğe, Beyoğlu’ndan Kazablanka’ya, Sultan Abdülaziz’den Jean D'arc’a uzanan bir kurguya sahip olan ilk kitabı Beşerbazın Mârifeti, Holden Kitap’tan çıktı.

Arlin Çiçekçi’den Beşerbazın Mârifeti: Kadim bir zanaatın akıl dışı hikâyesi

Arlin Çiçekçi’nin zamansız karakterleri esrarlı bir ahenkle buluşturduğu romanı Beşerbazın Mârifeti, Holden Kitap’tan çıktı.

Beşerbazın Mârifeti, okurları yeryüzünden gökyüzüne, geçmişten geleceğe, Beyoğlu’ndan Kazablanka’ya, Sultan Abdülaziz’den Jean D'arc’a uzanan sicim kalınlığında iplerde, nefes kesen bir Sanat-ı Beşeriye icrasına davet ediyor.

2018 doğumlu Atlas, on sekizinci doğum gününde, annesine hitaben yazılmış gizemli bir mektup bulur ve mektuptaki izlerin peşinden Fas’a giderek 1853 doğumlu Tarlabaşılı Barba Hulki’nin kılavuzluğunda akıl dışı bir göreve soyunur. Hiç tanımadığı annesi Betül’e hitaben yazılmış, “Van Gogh’un evini sarıya boyayan boyacı Frederic Beauchamp” imzalı bir mektuptur bu. Ona verilen görevin ardındaki sırrı ancak otuz ikinci doğum gününde eline geçen bir başka mektupla öğrenecektir.

arlin-cicekci-den-beserbazin-marifeti-kadim-bir-zanaatin-akil-disi-hikayesi-936533-1.

Kitaptan bir bölüm şöyle:

Açık konuşacağım. Senin gibilerden oldum olası hazzetmedim ben. Elbette senin kimseye bir zararın olmadı. Olamazdı zaten. Benim midemi bulandıran da bu! Çünkü sen o kadar yok hükmündeydin ve cirmin öyle aciz bir boşluktu ki kimseler senden zarar görmedi. Başkalarına zarar veren hiç kimse edeceği kötülükten sakınma gereği duymadı. Çünkü her devirde ve her âlemde senin gibilerin varmış gibi yokluğu, muazzam bir alan açtı onlara. Sen ve senin gibilerden oluşan hiçlikler nüfusunun yarattığı boş meydanlarda, asırlar boyu at koşturup durdu zalimler.

Kimseye zararı olmamışmış!

Büyük mârifet!

Peki söylesene, nasıl becerebildin bunu?

Kasabanda, küçücük çocukların bir somun ekmek çaldığı için taşlandığına şahit oldun. Nasıl oldu da sen o küçücük çocuklara ilk taşı atana zarar vermeden durabildin? Komşuların, ellerinde sopalarla, deli olduğunu düşündükleri için bir ressamı, yeterince erkeksi görünmediği için bir fırıncı çırağını, gereğinden fazla kadınsı olduğu için bir terziyi, onurlarını, kişiliklerini hiçe sayarak kovalarken, sen nasıl oldu da birine bile zarar vermeden, birine bile haddini bildirmeden yaşayabildin o komşularınla yan yana evlerde?

Radyodan milyonların katledilişini duydun. Oğlun gibi yüzlerce gencin, aynı şekilde, bile bile ölüme yollandığını gördün, hem de hiç bilmedikleri ülkelerde, tanımadıkları insanların canını, toprağını, dilini, kimliğini elinden almak için gönderildikleri bir savaş sırasında. Tüm bunları gördün ve duydun! Şimdi nasıl oluyor da ‘Benim, kimseye zararım olmadı,’ diye övünebiliyorsun?

Sen ve sen gibiler! Nasıl oldu da kimselere zarar vermeden öylece durabildiniz onca zulmün ortasında?

O küçük dünyandan kafanı kaldırmadan, karından, oğullarından, kendinden başkasını düşünmeden, nasıl uyuyabildin geceleri, kâbuslar görmeden?

Söylesene!

Nasıl oldu da kimselere zarar vermeden geçirebildin koca bir ömrü?

Hiç mi görmedin? Hiç mi duymadın? Hep mi unuttun?

Sağından, solundan oluk oluk kötülük akarken sen damlasına dahi değmeden nasıl bu kadar zararsız kalabildin?

Vahşetin, kıyametin, haksızlığın, arsızlığın birbirine karıştığı bir ortamda, kana, katrana, kire, cerahate bulanmış insanların yanından nasıl geçip gidebildin ellerini hiç kirletmeden?

Nasıl oldu da sen ve senin gibiler, yeryüzünün cehennemi gözlerinin önündeyken gökyüzünün cennetini düşleyebildi?

Adı: Beşerbazın Mârifeti

Sayfa Sayısı: 224

Kapak Tasarım: Ömer Faruk Yıldız

Yayınevi: Holden Kitap

Tür: Edebiyat/Roman