Artvinliler kararlı. Şimdi, tala

20 Ağustos'ta BirGün gazetesi ve sesonline.net haber sitesinde 'Güzelim Kaz Dağları'na kurulan sinsi tuzak' başlığıyla Kaz Dağları'nda yaşam haynaklarına karşı girişilen 'izinli' yağmayı ilk kez yazdığımda ana akım merkez medya sessizliğini bozmadı. İzmir Efemçukuru'nda, Bergama-Ovacık'ta, Uşak-Eşme'de, Kışladağ'da olduğu gibi....

Ana akım merkez medya susmakla da kalmadı. Yaşam savunucularının, canlı türlerinin bitkilerin yaşam alanlarını 'büyük saldırıya' karşı koruma girişimlerine, mücadelelerine karşı çıkan ağızların sözcülüğünü yaptı. Ana akım merkez medyanın görmediği bir başka yağmayı gözler önüne sereceğim. "Bu da Artvin'in talanı" başlıklı yazımda ilk kez konuyu gözler önüne sermiştim. Kâr uğruna gözü dönmüş insan türünün bazı temsilcilerinin ve işbirlikçilerinin, Cerattepe'de sürdürdükleri doğa katliamı sessiz ve derinden sürüyor.

Yemyeşil Artvin'in hemen tepesinde yer alan 'Ladin' ve 'Sarıçam' ağaçlarının oluşturduğu orman alanı olan Cerattepe mevkiinde bir ara durmuş gibi yapan 'talan' çalışmaları yeniden başladı. 1990'ların başında, önce 'siyanürle altın' çıkarmak için Cerattepe'ye gelen ve altın, bakır, gümüş ve çinko madenleri için ruhsat alan 'Co-minco Madencilik şirketi' o zamanlar Artvinlilerin örgütlü karşı koymaları sonucu bu emellerinden vazgeçmişlerdi. Ya da vazgeçmiş görünmüş, çekilmişlerdi. Cominco Madencilik, daha sonra maden işletme hakkını bir Kanada firması olan "Inmet Mining" şirketine satmış. Bu şirket altının çıkarılmasını kolaylaştırmak için önce bakır madenini çıkartmaya karar verdi. Bakır madenciliğinden sonra tahrip edilmiş bir bölge olacak olan Cerattepe'de sonraları altın madeni çıkartmak daha kolay olacaktı.

Bu faaliyete karşı Türkiye'de pek sık görülmeyen bir bütünlük gösteren Artvinliler, 'Yeşil Artvin Derneği' öncülüğünde; Belediye Başkanlığı, Baro Başkanlığı, Artvin'deki siyasi partiler, tüm STK'ler, odalar, birlikler ve tüm muhtarlarla 15 yıldır süren mücadelelerine devam ediyor. Artvin, "Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi" de Ce-rattepe'deki madencilik hakkında olumsuz görüş bildiren akademik rapor yayınladı. Ama dinleyen yok.

MÜCADELE DEVAM EDİYOR
Sözü 'Yeşil Artvin Derneği' başkanı Erdoğan Gazihan'a bırakıyorum burada: "Bu madencilik işinden devletin 'maddi çıkarı' da sadece kâr miktarı üzerinden yüzde 2. Üstelik kâr da şirketin beyanına göre belirlenecek. Bu miktar altının 'zenginleştirme işleminin' ülkemizde yapılması halinde yüzde ı'e düşürülecek. Buna karşılık, 'Maden Kanunu' ve teşvikler kapsamında bu tür işletmelere 5 yıl vergi muafiyeti, elektrikte yüzde 50 indirim, çalışanların sigorta primlerinin yüzde 50'sine muafiyet hakkı veriliyor. T.C.'ye kalması beklenen işletmenin kârından yüzde ı'lik paydan fazlası da maden şirketine, devletçe geri ödeniyor aslında. Buna karşılık sarp ve dağlık arazi yapısına sahip Artvin'de, bu faaliyetlerde kullanılacak dinamit patlatmaları, ormanlık alanlardaki canlı türleriyle birlikte yok edilmesi, orman içerisinde yeni yolların yapılması gibi müdahaleler sonucu MTA raporlarıyla sabit heyelan tehlikesinin artması da bu yağmanın bize bırakacağı armağan..."

Artvinliler kararlı. Talana zemin hazırlayan "Maden Yasası"na ve bölgelerinin yağmasına karşı,- aslında sadece bölgelerine değil- dünyadaki canlılara karşı işlenen "büyük suç"a "dur" demek için 4 Kasım'da Artvin'de bir miting için kolları sıvıyorlar. Yaşam savunucularını, milletvekillerini, bilim insanlarını mitinge bekliyorlar.