Google Play Store
App Store

İrlanda’daki savaş, müzakereler sonucu diplomatik bir anlaşmayla sona erdiğinde İrlanda’da farklı mezhepten mahalleleri ayıran duvarlar önemini yitirdi. Bu, duvar inşa edilen her yerde olabilir. O zaman iş yine aynı yere çıkıyor. Barış’a.

Aşılmayacak duvar yoktur

Mehmet ERDEM

ABD’nin ırkçı Başkanı Donald Trump’ın Meksika sınırına, üstelik parasını Meksika devletine ödeterek göçmen akınını engelleme amaçlı yapacağını söylediği duvar tabii ki bu amaçla inşa edilen ilk duvar değil. Adam deli falan ama bu duvar fikri onun başının altından çıkmış değil. ABD’nin Meksika sınırına ilk duvarı 1909-1911 yılları arasında inşa etmişti. Hem 1920’de hem de 1940’ta genişletilmiş üstelik. Trump’ınki sınırın herhalde başka bir yerinde yapılmak istenmişti.
Egemenler her dönemde, yüzlerce yıl önce de insanların önüne duvarlar ördü. Antoninus Duvarı, Büyük Gorgan Duvarı, Hadrianus Duvarı en bilinenleri. Demek ki devlet ya da devlet altı örgütlenmelerin en büyük korkusu başkalarının topraklarına gelecek oluşu. Bu duvarların savunma amaçlı olmadığını söylerler, daha çok ticari amaçlı gelişleri önlemek istemişler denir.


Ama duvarların işgalcileri engellemek için kullanıldığı da oldu. İlk Çin hanedanları ülkelerine yönelik akınları kesmek için Çin Seddi’ni inşa ettiler. Roma İmparatoru Hadrianus, Britanya adasının ortasına, Roma topraklarını kuzey kabilelerinden ayıran bir duvar inşa etti, kendi adını taşır bu duvar. Daha yakın zamanlarda İsrail, terörizm, kaçakçılık, yasadışı göç gibi bahanelerle Batı Şeria ile Gazze’nin yanı sıra kuzey, güney sınırları boyunca bir ok duvar dikti. Kuzey İrlanda’daki çatışmalar sırasında İngilizler, mezhepsel şiddeti bastırmak amacıyla Cumhuriyetçi Katolik mahalleleri kendilerine sadık Protestan mahallelerinden ayırmak için Belfast’a sözde “barış duvarları” inşa etti.

Tabii eskisi de yenisi de insani anlamda çok yaralayıcı. İstenmediğinizi önünüze duvar örerek gösteriyorlar. Ama sadece bu değil duvarları sevimsiz kılan. Ciddi anlamda çevre düşmanı bir tarafı da var bunların. Kuruldukları yerlerde ekosistemi de etkiliyorlar. Hayvanların göç yollarını değiştiriyorlar ki ciddi bir sorun bu. Şu Trump’ın duvarı yapılırken örneğin, binlerce yıllık kaktüsler yok edildi. Jaguar, Ocelot gibi nesli tükenmekte olan türlerin yaşam alanlarını da daraltmış oldu. Trump’ın duvarının biyolojik çeşitlilikle ekolojik anlamda önemli sayılan yerlere kadar uzanan parçaları var. Bu ırkçı duvarın hasarlarından büyük bölümünün kalıcı olacağı belirtiliyor. Ama en kalıcı olanı insanlara çektirdiği acılar elbette.

ABD’de faaliyet gösteren Centre for Biological Diversity’nin (Biyolojik Çeşitlilik Merkezi) 2017 tarihli “A Wall in the Wild” başlıklı raporunda açıklandığı gibi, tehdit altındaki, nesli tükenmekte olan 93 tür canlı sınırın tamamını kapsayan duvar inşaatından etkilenmiş durumda. CFBD sınır bölgelerindeki biyolojik çeşitliliği korumak için yıllardır mücadele veriyor. 1990’ların sonlarından beri, hukuka aykırı sınır politikasını engellemek için dava yoluyla sınır duvarı da dahil olmak üzere, kendi deyimleriyle “sınır militarizasyonu”na karşı savaşıyorlar. Trump yönetimine sınır duvarı üzerinden dava açan ilk kuruluş oldu Merkez. Organ Pipe Cactus Ulusal Anıtı, San Pedro Nehri, Cabeza Prieta Ulusal Yaban Hayatı Sığınağı, Rio Grande Vadisi gibi son derece muhteşem bölgelerin yakınlarında yapılan sınır duvarı inşaatına itiraz etmek için davalar açtı. Biz bu kuruluşun adını daha çok yaptıkları ses getiren protesto gösterileri sayesinde duyduk.

Bu faaliyetleri sürdürürken korumaya çalıştıkları bölgelerin halklarını da soktular işin içine ki bu çok güzel bir tutum. Örneğin Meksika’daki Tohono O’odham kabilesiyle ortaklık kurdu. O bölgedeki bir duvar, nesli tükenmekte olan bir yarasa türü olan Sonoran pronghorn’un sınır ötesi göçünü engelleyecek, geleneksel, törensel amaçlarla düzenli olarak sınırı geçen Tohono O’odham halkının da erişimini kısıtlayacak çünkü. O nedenle kabileyi de görecekleri zarar konusunda ikna ettiler.

1990’ların ortalarında ABD federal hükümeti, ABD-Meksika sınır bölgelerinde hâlâ devam eden bir militarizasyon stratejisi başlatmıştı. İlk olarak, El Paso, San Diego ile sınır boyunca diğer kentsel alanlardaki giriş limanlarının etrafındaki alanlara Vietnam Savaşı döneminden kalma sağlam çelik paneller kullanılarak duvarlar dikildi. Bu, belgesiz göçmenleri sınırı geçmek için daha uzak bölgelere, birçoğunun sert, kurak hava koşullarında öldüğü kesimlere gitmek zorunda bıraktı. Son 20 yılda sınırı geçerken 7 binden fazla insanın öldüğü belirtiliyor. Savaşta değil sözüm ona barış döneminde oluyor bu ölümler.
Hem 2018 hem de 2019 mali yıllarında ABD Kongresi, duvar için 1.375 milyar dolar tahsis etti. Ama bu Trump’ın istediğinden daha azdı. Şubat 2019’da, Kongre’yi istediği para için ikna edemeyen Trump, ulusal bir acil durum ilan ederek duvarı Savunma Bakanlığı bütçesinden sağlandı; yaklaşık 6,1 milyar dolar. İktidarda kalabilseydi tamamlayacaktı duvarı Trump.

Ama Trump’ın duvarı için iki büyük engelden söz ediliyordu. Birincisi, Kongre’yi duvarın yasadışı göçü, uyuşturucu cinayetini engelleyeceği konusunda ikna etmek. Bu zor görünüyordu, çünkü uyuşturucuları ABD’ye sokan çeteler son derece gelişmiş aletlerle duvarı delebiliyorlardı. Washington Post böyle bir haber yapmıştı bir ara. İkinci büyük engel, sınır boyunca uzanan toprakların çoğunun özel olmasıydı. Sınır boyunca uzanan arazinin üçte ikisinin özel mülkiyete ait olduğu biliniyor. Bu toprakları almayı düşündü bir ara Trump ama 480’den fazla toprak sahibine verilecek para olağanüstü fazlaydı. Joe Biden göreve geldiğinde duvar inşaatını durdurdu ama onun da Trump’dan farkı yok aslında göçmen konusuna yaklaşımda. Bakarsınız inşaat yine devam eder.
Ancak hiçbir duvar aşılmaz değildir tabii. İsrail’in teknolojik üstünlüğüne rağmen Hamas inşa edilen duvarları aşarak her defasında İsrail’e sızabildi. Duvarlar olsa olsa geçişleri geciktirebilirler sadece. Unutmamalı ki, duvarların yapıldıktan sonra sürekli izlenmesi de gereklidir, bu şu gelişmiş teknoloji çağında bile öyle kolay bir iş değildir. Ama asıl mesele duvarların yeni etik ikilemler yaratması tabii. Çatışmanın odak noktası olabilirler çünkü. Bunun yakın tarihli bir örneğine, Filistinlilerin yedi ay boyunca Gazze duvarının yakınında yaptıkları protesto gösterilerinde tanık olundu. İnsan hakları grupları 180 kişinin bu duvarların dibinde can verdiğini söylüyor.

Duvarlar, yerinden kaldırılır anlamında söylemiyorum ama taktik amaçlıdır çoğunlukla, stratejik değil. Maddi olarak kalsalar bile “Kalıcı olamazlar. İşlevsiz hale de gelebilirler demek istiyorum. İrlanda’daki savaş, müzakereler sonucu diplomatik bir anlaşmayla sona erdiğinde İrlanda’da farklı mezhepten mahalleleri ayıran duvarlar önemini yitirdi. Bu, duvar inşa edilen her yerde olabilir.

O zaman iş yine aynı yere çıkıyor. Barış’a.

Barış gelecek duvar gidecek, insanlar da hayvan dostlarımız da bitkiler de kurtulacak.