Rock yıldızı şöhretine ulaşan sosyal demokrat başbakan Sanna Marin’in taktiği Sol Birlik’ten oy çalsa da partisini ikinciliğe bile taşımaya yetmedi. Sandıktan çıkan sağ ve aşırı sağ koalisyon hükümeti kurdu. Aşırı sağ merkezi esir almaya başladı.

Aşırı sağ, merkez sağı esir aldı
Aşırı sağcıların da içinde olduğu koalisyon hükümeti haziranda göreve başladı.

Çağrı YALGIN*
Finlandiya Yeşiller Partisi Üyesi

Finlandiya'nın uluslararası alanda rock yıldızı şöhretine ulaşan başbakanı Sanna Marin, nisandaki seçimlerden önce bir son dakika hamlesi yaptı: Sol oylar Marin'in sosyal demokrat partisi SDP'de toplanmalıydı. Bu taktik özellikle Sol Birlik'ten oy çaldıysa da SDP'yi ikinciliğe bile taşımaya yetmedi. Üstüne solun toplam milletvekili sayısını düşürerek sağın elini güçlendirdi. Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, hükümeti kurma görevini seçimden birinci çıkan merkez sağ Kokoomus Partisi'nin (Ulusal Birlik) lideri Petteri Orpo'ya verdi.

Finlandiya uzun yıllardır en az üç partili koalisyonlarla yönetilen bir ülke. Başbakan adayı Orpo'nun önünde iki seçenek vardı: Salt çoğunlukla güvenoyu alabilmek için ya başta SDP olmak üzere bir sağ-sol koalisyonu kuracaktı, ya da başta göçmen karşıtı Gerçek Finler (PS) ile sağ koalisyon. Özellikle kentli iş çevrelerinin partisi olan Kokoomus için en önemli hedefler, 150 milyar Euro’yu aşmış dış borçlanmanın frenlenmesi, iş çevrelerinden alınan vergilerin azaltılması, sosyal devletin sunduğu hizmetlerde kesintilere gidilmesiydi.

UZUN PAZARLIKLAR

Koalisyon ortaklarının seçiminde en önemli ölçütler bunlardı. SDP ve Sol Birlik bu kesintilere baştan karşı çıktıklarından Orpo sağ koalisyonu tercih etti. PS ve Hristiyan Demokratlar (KD) kesintilere zaten olumlu yaklaşıyordu. KD için bu aynı zamanda LGBT ve kürtaj haklarına set çekmek için uygun bir fırsattı. Yine de bu üç parti salt çoğunluğu sağlayamıyordu. Bu da, yüz yıldır hemen her koalisyona giren küçük İsveçliler Partisi'ni (RKP) kilit parti haline getirdi.

RKP'nin sebebi hayatı, İsveççenin resmi dil statüsünü ve toplumsal konumunu korumak. Buna, anadili İsveççe olan Finlere eğitim ve sağlık gibi hizmetlerin kendi anadillerinde verilmesini sağlamak da dahil. Dolayısıyla, İsveççeden pek hazzetmeyen PS'e karşı denge olarak hükümete girmek, RKP'lilere iyi bir fikir gibi görünmeye başladı. Ekonomide merkez sağ politika izleyen parti için Kokoomus'un talep ettiği kesintiler pek sorun olmadı. Ne var ki toplumsal konularda ilerici bir çizgi izleyen RKP, PS ile iki konuda karşı karşıya geldi: Göçmenler ve iklim değişikliği.

Aslında Finlandiya'ya daha çok çalışma temelli göçmen alınması ve ülkenin 2035'e dek 'karbon nötr' hale getirilmesi Kokoomus'un programında da yazıyordu. Ama sosyal harcama kesintilerinin hükümet programına aynen alınması karşılığında Kokoomuslular artık bu konularda çok ısrarcı olmadılar. Bunları savunmak RKP'ye kaldı. Altı hafta süren ve kıran kırana geçen koalisyon görüşmelerinin sonunda  karbon salınımlarında 2035 hedefi korundu. Öte yandan yabancıların vatandaşlık alması için gereken sürenin dörtten sekiz yıla çıkarılması, işini kaybeden yabancının üç ay içerisinde iş bulamazsa oturma iznini kaybetmesi gibi değişiklikler hükümet programına girdi. Kokoomus'un talepleri doğrultusunda da işten çıkarmaların kolaylaştırılması, grev hakkının sınırlandırılması, toplu yerine yerel sözleşmelerin özendirilmesi, hastalık izninin ilk günü çalışanın cebinden geçinmesi, işsizlik süresi uzadıkça işsizlik desteğinin azalması gibi iş hayatı reformları kabul edildi. Bütçeden dört yılda, 1,5 milyarı sosyal desteklerden olmak üzere 6 milyar Euro kesinti yapılmasında da anlaşıldı.

AÇILAN ESKI DEFTERLER

Ne var ki hükümet daha işe koyulmadan ilk skandal patlak verdi. Endüstri bakanlığına atanan PS'li Vilhelm Junnila'nın geçmişte Hitler selamı verdiği, Nazi terminolojisiyle de lüzumundan fazla aşina olduğu ortaya çıktı. Junnila bunların şakadan ibaret olduğunu, kendisinin aşırı sağ örgütlerle bağlantısı olmadığını savundu. Kokoomuslular böyle bir endüstri bakanının İsrail ve Almanya ile ticari ilişkilerde sorun çıkarabileceğini konuşsalar da Başbakan Orpo bakanın açıklamasını yeterli gördüğünü ve görevine devam edebileceğini açıkladı. Anlaşılan PS lideri Riikka Purra perde arkasında bunun için bastırmıştı. Bakan için muhalefetin talebiyle yapılan güvenoylamasında RKP milletvekilleri hükümetlerinin bakanına güvenoyu vermedi. Bakan güvenoyu aldıysa da koalisyon arasında ilk çatlak açıldı.

Derken kamu yayıncısı Yle'nin muhabirleri, Junnila'nın özgeçmişine yazdığı eğitim ve iş tecrübesine sahip olduğuna dair kanıt bulamadıklarını açıkladı. Junnila kendini savunmaya devam ettiyse de, Niinistö'nün istisnai bir şekilde iç politikaya karışıp durumun hükümet için utanç verici hale geldiğini söylemesiyle istifa etmek zorunda kaldı. Böylece Junnila 11 gün ile ülkenin belki de en kısa süre görev yapmış bakanı oldu.

Junnila'nın yerine beklenmedik bir isim atandı. Wille Rydman bir yıl öncesine dek Kokoomus milletvekiliydi. Partideki muhafazakâr kanattan olan Rydman'ın partinin gençlik kollarındaki kadınları rahatsız ettiği, bunun partide iyi bilinen ama pek konuşulmayan bir gerçek olduğu, ülkenin en önde gelen gazetesi Helsingin Sanomat'ta geniş bir dosya halinde yayınlandı. İddialarda büyük gerçek payı olacak ki partisi Rydman'ı savunmadan üyeliğini askıya aldı. Buna bozulan Rydman, birkaç ay sonra PS'ye geçip oradan milletvekili seçildi. Hem yakın geçmişinde skandal bulunan hem de başbakan ile arası zaten limoni olan Rydman'ın hükümetle ne derece uyumlu çalışacağı belirsiz.

Koalisyonu bugünlerde meşgul eden diğer skandal ise PS lideri ve Maliye Bakanı Purra'nın yıllarca önce yazdığı blog metinlerinden çıktı. Sözkonusu blog sitesi Scripta kendisine değil, kendisinden önceki PS lideri Jussi Halla-aho'ya ait idi. Halla-aho'yu özellikle Müslüman göçmen eleştirisi ile şöhrete kavuşturan blogun misafir defterine açıkça ırkçı ("Türk maymunlar") ve şiddete meyilli yorumlar yazan "riikka" rumuzlu kullanıcının Purra olduğundan şüpheleniliyordu. Purra bu metinlerin yazarı olduğunu kabul etti. Politikaya atılmadan çok önce yazdıklarını bugün onaylamadığını söyleyerek özür diledi. Başbakan Orpo da kesinlikle onaylayamayacağını söylediği bu yazılar üzerine Purra'ın özrünü kabul etti ve hükümetin çalışmaya devam edeceğini bildirdi.

Ancak Purra, 2019'da kendi blogunda kendi adıyla adıyla yazdığı yorumlardan dolayı özür dilemeyeceğini bildirdi. Purra'nın "başkent bölgesinde dolaşan ve arkalarında küçük insanlar çekiştirmese insan olduğu anlaşılamayacak siyah torbalar" sözlerini Başbakan Orpo yine kabul edilemez buluyor ancak Purra bu sözlerini geri almıyor.

ISINAN GÜZ AYLARI

Muhalefet şimdi de Purra için güven oylaması istiyor ancak meclis tatilde. Meclis başkanı isterse meclisi toplantıya çağırabilir. Gel gör ki şimdiki meclis başkanı, Purra'nın yıllar önce bloğuna misafir olduğu Halla-aho! (Geleneğe göre meclisteki en büyük ikinci partinin adayı meclis başkanı seçiliyor.) O da sürpriz olmayacak bir şekilde buna direniyor. Herhalde güz dönemine dek bu tartışmaların yatışmasını umuyor. Muhtemelen Başbakan Orpo da öyle.

Kokoomusluların hepsinin bu koalisyondan memnun olduğunu söyleyemeyiz. Partide Helsinki Belediye Başkanı Juhana Vartiainen gibi, Çevre Bakanı Kai Mykkänen gibi, toplumsal olarak ilerici ve özgürlükçü değerleri savunanlar da çok. Bu kişiler salt ekonomik hedeflerinin gerçekleşmesi için geçmişlerinde açıkça ırkçılık yapmış siyasetçilerle işbirliği yapmaya, onların geçmişine, belki de bugün yapacaklarına göz yummaya devam edecek, edebilecek mi? Onlar PS'ye tahammül edebilirse RKP'liler edebilecek mi? Finlerin gündemini bu güz bu tartışmalar ısıtacak.