Salzburg’da gerçekleşen seçimlerde muhafazakâr-aşırı sağ ittifakı oyların yüzde 60’ını alırken, Avusturya Komünist Partisi de yüzde 11,7 oranla 31 bin seçmenin oyunu aldı. Bu sonuç partiyi dördüncü sıraya soktu.

Avusturyalı komünistler sınıf siyasetinin nasıl yapılması gerektiğini gösteriyor

Adam Baltner*

23 Nisan Pazar günü, Avusturya’da siyaset zemini temelinden sarsıldı. Salzburg’da gerçekleşen seçimlerde muhafazakâr-aşırı sağ ittifakı oyların yüzde 60’ını alırken, Avusturya Komünist Partisi (KPÖ) de yüzde 11,7 oranla 31 bin seçmenin oyunu aldı. Bu sonuç partiyi muhafazakârların, aşırı sağcıların, sosyal demokratların arkasında ve Yeşillerle Liberteryenlerin önünde dördüncü sıraya soktu.  

Sonuçlar birçok açıdan önemli. KPÖ Salzburg’da ilk ve son kez 1945 yılında, II. Dünya Savaşını müttefiklerin kazanmasının ardından vekillik kazanabilmişti. O zamandan beri Salzburg seçimlerinde komünistler seçime girdikleri dönemde yüzde 1’i bile bulamamıştı. 2018’de yüzde 0,4 oranla bin oy almışlardı. 

Yine de KPÖ’nün başarısı yalnızca Salzburg için beklenmedik değildi. Pazar gününden önce, parti herhangi bir Avusturya seçiminde çift haneli sonuç alamamıştı. Styria’da bile –on yıllardır meclisinde komünist temsilcileri olan tek Avusturya eyaleti– parti eyalet meclisine yüzde 6 oyla iki temsilci sokabilmişti. Şimdi ise Salzburg eyalet meclisinde 36 koltuktan dördüne sahipler. 

KPÖ ayrıca Avusturya’nın en büyük dördüncü şehri olan Salzburg özelinde de 150 binden fazla oy alarak gövde gösterisi yaptı. Burada yüzde 21,5 oyla 3 puan farkla ikinci oldular. Bu sonuç, konuyu komünistlerin kalesi olan Styria’da Elke Kahr’ın 2021’de sürpriz bir zaferle belediye başkanlığını kazanmasına getiriyor. O günden beri Kahr büyük bir Avrupa şehrini yöneten tek komünist belediye başkanı. Yine de 2024’te gerçekleşecek Salzburg belediye seçimleri konusunda, ikinci bir Avusturya eyalet başkentinin komünistler tarafından yönetilme ihtimali konuşuluyor. 

Geçmişi Olan Bir Sürpriz 

KPÖ’nün Salzburg’daki şaşırtıcı yükselişine dair birçok analiz, partinin aday gösterdiği karizmatik lider, 34 yaşındaki tarihçi ve tur rehberi Kay-Michael Dankl’ı merkezine alıyor. Doğma büyüme Salzburg’lu olan, gençliğinin bir kısmını Arizona’da geçirmiş olan Dankl, açıksözlülüğü ile seçmene samimi ve güvenilir geliyor. Seçim gecesine dair ilk izlenimler, özellikle siyasi statüko sebebiyle kendisini yabancılaşmış hisseden seçmenleri kazandığına işaret ediyordu. 

Yine de Dankl’ın seçimlerde komünist bir aday olarak gösterilmesi tam da kaçınılmaz değildi. Dankl’ın siyasi hayatı Salzburg Üniversitesindeyken Avusturya Yeşil Partisi’nin gençlik örgütüne katılmasıyla başladı. 2015-17 yılları arasından Dankl Salzburg’da Yeşillerin parti okulundan sorumluydu ve partinin ulusal gençlik örgütü Genç Yeşillerin lideriydi. Fakat Genç Yeşiller, Yeşiller Partisi’nin sınıf siyasetinden ve parti demokrasisinden yoksunluğunu eleştirmeleri sebebiyle, 2017 parlamento seçimleri öncesinden partiden tasfiye edildi.  

Dankl ve Genç Yeşiller, siyaseti bırakmak yerine seçimlerde KPÖ ile işbirliği yapma yolunu seçerek KPÖ PLUS (PLUS: Platform Unabhangig und Solidarisch/Bağımsız Dayanışma Platformu) isimli çatı örgütünü kurdular. O dönemde KPÖ, çoğu yaşı geçkin birkaç bin üyeye sahipti ve ulusal arenada görünürlüğü yok düzeydeydi. Seçimlere girseler dahi yüzde 1’in üzerine nadiren çıkıyorlardı. 

Styria’nın dışında, seçim dönemleri hariç çok az siyasi hareketlilik vardı, publarda gerçekleşen kimi toplanmaları saymazsak. Yine de sınıf siyasetine dahil olmak isteyen genç militanlar için KPÖ uygun bir mecraydı. Avusturya’nın sağa kaydığı bir dönemde –Muhafazakâr ÖVP adayı Sebastian Kurz 2017 seçimlerini kazanmış ve milliyetçi FPÖ ile koalisyon kurmuştu– tam olarak böyle bir siyaseti dönemin gerekliliği olarak gördüler: Dankl ve diğer Genç Yeşiller üyelerinin analizine göre “Avusturya’nın sağa kayışı ancak tabandan gelişecek güçlü bir hareketle durdurulabilir.” 

Salzburg Kent Konseyinin tek komünist üyesi olan Dankl kitle çalışmalarına ve seçmenleriyle kişisel ilişkisine ciddi önem atfediyor. Styria KPÖ’sünün geçmişten beri yerleşmiş pratiğini sürdüren Dankl, her gün halkla birlikte gündelik sorunlarını konuşuyor. Kazandığı aylık 1.800 Euro’nun 400 dolarını ihtiyacı olanlar için kurulmuş olan fona yatırıyor. 

Bazı solcular bunu siyasetten çok hayır işi olarak görüyor. Ancak bunu pratik bir propaganda olarak görmek daha anlaşılır olacaktır; kendi kaynaklarıyla başkalarına somut destek sunarak KPÖ siyasetçileri meşruiyet ve güven kazanıyor. Böyle bir pratik kendiliğinden yapısal bir dönüşüm getirmese de Avusturya Komünistlerinin hangi yapısal dönüşümlerin acil olduğunu anlamasına yarıyor, bu da partinin seçim platformlarındaki öncelikli taleplerini belirliyor. 

Böyle doğrudan destek sunan ve düşük maliyetli barınma konusuna odaklanan Dankl, işçi sınıfının çıkarlarını samimi savunucusu olarak adını duyurabildi. Dürüst olmak gerekirse, kendisi de partisi de henüz Avusturyalıların çoğunluğunun desteğini alabilecek durumda değiller. Yine de muhafazakâr bölgelerde bile insanları, hemen bugün gerçekleşebilecek reformlar içeren sol bir projeyle, başka bir toplum tahayyülüne katabilmenin mümkün olduğunu gösterdiler. Umarız başka diyarlardaki sosyalistler de ders çıkarır. 

*Jacobin.com’dan kısaltarak çeviren: Yusuf Tuna Koç