Bakım odaklı belediyecilik

Dr. Burcu SARI KARADEMİR*

Belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına 3 Nisan 1930’da erişmiş olmalarına rağmen kadınların hâlâ seçimlerde eşit temsil edildikleri ve tam anlamıyla eşit yurttaş muamelesi gördükleri söylenemez.

Öncelikle belirtmek gerekir ki devlet de yurttaşlık da cinsiyet-nötr değildir. Devlet pratikte erkeklerin temsiliyle işlediğinden erkek yurttaşın çıkarlarını gözeten ve onların sorunlarını çözen bir kurumdur. Kadın yurttaş, devletin kurumlarına ve siyasete yeterince nüfuz edemediğinden kadınların ekonomik, politik, sosyal çıkarları ve hakları korunmamakta; sorunları da öncelikli görülmemektedir.

Erkeklerin kadınlardan ‘daha fazla’ yurttaş sayılmasının altında yatan ana neden ise yurttaşlık haklarına erişimin ücretli çalışmaya bağlı olması, ücretli işe erişiminse erkeklerin egemenliğinde bulunmasıdır. Başka bir şekilde ifade edecek olursak, kadınların eşit yurttaşlığının önündeki temel engel kadınların cinsiyetlendirilmiş iş bölümü nedeniyle ücretsiz bakım emeği vermesidir. Zaman yoksulluğu yaratan, görünmez ve değersiz sayılan bakım emeği kadınları ekonomik açıdan bağımlı kılmaktadır.

Ücretsiz bakım emeğinin yarattığı zaman yoksulluğu nedeniyle kadınlar ücretli ve nitelikli işlere girmek için gerekli eğitimden uzaklaşmaktadır. Kadınlar çoğunlukla ücretli işleriyle bakım yükümlülüklerini uyumlaştırmak için yarı zamanlı, güvencesiz veya düşük ücretli işlerde çalışmakta veya bakım yükü sebebiyle ‘çifte mesai’ yapmak zorunda kalmaktadır. Bu da kadınları ekonomik, sosyal ve politik olarak kırılgan hale getirmekte ve onlar açısından bir kısır döngü yaratmaktadır.

Bu şekilde kırılgan hale getirilen kadınlar siyasette de temsil edilmedikleri için güçlenmelerini sağlayacak mekanizmalara etki edememektedir. Bu döngünün kırılması ve kadınların güçlendirilerek yurttaşlık haklarını tam anlamıyla kullanabilmesi, ancak kadınların bakım yükünün hane içinde, piyasada ve kamuda yeniden bölüştürülerek hafifletilmesini sağlayacak bakım odaklı ekonomik ve siyasi bir dönüşümle mümkündür.

Kadınların ve çıkarlarının siyasette temsil edilmesi 6 Şubat depremini yaşayan kadınlar için ayrı bir önem arz etmektedir. Afet çalışmaları göstermiştir ki fay hatları sadece fiziki değildir; sosyal kırılganlıklar da zarar görürlüğü artırmaları yönüyle insani fay hatlarıdır ve bakım yükü bu fay hatlarının en büyüğünü oluşturmaktadır. Kadınların sosyoekonomik olarak dezavantajlı durumda olması hem zarar görürlüklerini yükseltmekte hem de afet sonrası artan bakım yükü altında ezilmelerine neden olarak güçsüzleşme döngüsünü devam ettirmektedir.

HİYERARŞİK İLİŞKİ

Toplumsal cinsiyet ilişkilerinde kadınlığa ve erkekliğe atfedilen hiyerarşik ilişkinin temelinde yatan bakım yükü, afet sonrasında kadınların ve kız çocuklarının ekonomik, politik, sosyal haklara, kaynaklara ve imkânlara erişimini de etkilemekte ve eşitsizliklere yol açmaktadır. Kadınlar, iyice artan zamansızlık sebebiyle siyaseten örgütlenememekte veya derinleşen yoksulluk sebebiyle adaylık masraflarını dahi karşılayamamaktadır.

Afetlerde hükümetlerin fiziki ve sosyal zarar görürlükleri azaltabilmeleri ve zararları önleyici politikalar geliştirebilmeleri, kamusal mal ve hizmetleri ayrımcılık gözetmeksizin, kapsayıcı, şeffaf ve verimli bir şekilde sağlamalarına bağlıdır. Bu da hükümetlerin yerel yönetimlerle, sivil toplumla ve yurttaşlarla işbirliği yapmasını gerektirir. Afet sonrası dönemler, genelde ‘yeniden inşaat’ fırsatı olarak görülmekte; ‘yeniden sosyal inşa’ fırsatı da kaçırılmaktadır.

Gösterilen adaylar arasında kadın oranının düşüklüğüne bakılırsa, özellikle deprem bölgesindeki seçim sürecinin ‘aynı sistemin devamı’ vaadinden öteye gitmediği gözlenmektedir. Kadınlar, bakım yüklerini hafifleterek kendilerini güçlendirecek politika ve yatırımları bir an önce hayata geçirilmesini beklemektedir. Eşit yurttaşlığın önündeki bakım yükü engelinin kaldırılması açısından en önemli adımlardan biri de yerel yönetimlerce hem afet bölgesinde hem de Türkiye genelinde kreş, yaşlı ve engelli bakım hizmetlerinin artırılmasıdır.

Yerel seçimlerde adaylık sürecinde yok sayılan ve seçmenin yüzde 50,59’unu oluşturan kadınlar çıkarlarının siyasette temsil edilmesini ve belediyelerin cinsiyete duyarlı bütçeleme, istihdam, yatırım ve eğitim politikalarıyla bakım odaklı sosyal belediyecilik yapmalarını talep etmektedir.

Bir kadın yurttaştan tüm adaylara duyurulur.

*TED Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Merkezi