Balkanlar’dan gelen siyasi bir polisiye

Ezgi ATABİLEN

Türkiye’nin polisiye edebiyatı yeni bir yazar ve yeni bir kahramanla tanıştı. Hayy Kitap’tan çıkan ‘Balkan Hayaletleri Bugün Günlerden Son Gün’ adlı kitapta önemli bir iş adamının oğlunun öldürülmesi ardından gelişen olaylar anlatılıyor. Geçmiş ve şimdiki zamanın paralel bir kurgu içinde anlatıldığı kitabın yazarı Ahmet Sevindik, kurgusal kahramanı ise Orhan Derman. Ahmet Sevindik ile yeni kitabını konuştuk.

Okuyucularımıza kendinizi tanıtır mısınız?
İstanbul doğumluyum. Kabataş Erkek Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü mezunuyum. Basında ve iletişim sektöründe 40 yıla yaklaşan bir meslek hayatım var. Gazeteci olarak, yazılı basın, radyo, televizyon ve internet gibi basının hemen her dalında çalıştım. Daha sonra iletişim sektörüne geçtim. Halen de bu sektörde marka danışmanı ve kıdemli metin yazarı olarak çalışmalarımı sürdürüyorum. Bu süreçte dünyada ve Türkiye’de pek çok gelişmeye, olaya tanıklık ettim, izledim. Siyasal, sosyal, ekonomik ve bilimsel gelişmeleri yakından takip etmeye çalıştım. Bu benim yayımlanan ilk kitabım, ama yazdığım ilk kitap değil. Daha önce de deneyimlerimi, bilgilerimi roman veya öykü yapısı içinde kâğıda döktüm. Bu çalışmalarımın hepsi benim için kıymetli. Piyasa kriterlerine göre bir değerlendirmeye tâbi tutulmalarını istemediğim için onları yayımlatma çabası içinde olmadım. Ancak yaşım ilerledikçe birikimlerimi ve deneyimlerimi toplumla paylaşma gereği ve ihtiyacı öne çıktı. Hayy Kitap romanımı beğendi ve basılmaya değer buldu. Böylece ilk kitabım okuyucuyla buluşmuş oldu.

Kitabın konusunu aktarır mısınız?
Ünlü bir iş adamının oğlu şirketin paralarıyla ortadan kaybolduktan sonra Belgrad’da cesedi bulunuyor. Olay bir cinayet. Bir yandan cinayetin sorumlusunun bir yandan da kayıp paraların bulunması gerekiyor. İş adamı bunun için eski bir emniyet amiri olan Orhan Derman ve ekibiyle anlaşıyor. Bundan sonra Balkanlarda ve İstanbul’da hızlı bir soruşturma başlıyor. Tempoyu yüksek tuttuğumu, düşürmediğimi düşünüyorum.

Kitabın tarihi boyutu da var öyle değil mi?
Bu iş adamının ailesi Balkan Savaşı sırasında Makedonya’dan Anadolu’ya göç etmiş. Ailenin bir kanadı ise orada kalmış. Bu ailenin tarihsel süreç içinde yaşadıklarını zaman zaman geriye giderek anlatıyorum. Dolayısıyla burada ailenin yükselişi, bugünlere ve cinayete nasıl gelindiği de anlatılıyor. Ama bu bir tarihi roman değil tabi. Esas amacım bugünkü Balkanlar’ın ve Türkiye’nin ekonomik ve siyasi bir tablosu içinde bir öykü anlatmaktı.

Polisiye kategorisinin ötesine mi geçiyor bu roman?
Bence geçmiyor, ama klasik polisiye de değil. Türünü siyasi polisiye diye adlandırmak daha doğru. Burada bir cinayet soruşturması yapılıyor elbette ama örneğin katilin olay yerinde düşürdüğü düğmeden hareketle çözülmüyor. Olayları Türkiye’nin sosyal, ekonomik gelişiminin ve yaşanan siyasi dönüşümlerin çerçevesine oturtmaya çalıştım. Bugün işler nasıl yürüyor, etrafımızda neler oluyor boyutu da var.

Biraz da romanın kahramanı Orhan Derman’ı ve ekibini tanıyabilir miyiz?
Orhan Derman Emniyet’te başarılı bir kariyeri varken bunu bırakan eski bir polis amiri. Diyarbakır’da görev yapmış, PKK’ya karşı mücadelenin göbeğinde görev almış. Bu süreçte yanlış olduğunu düşündüğü uygulamalar görmüş. Adaletin yerine gelmesine hizmet etmekle sorumlu kurumların bu işlevlerini yerine getirmekte zorlandıklarına tanık olmuş ve kendi yolunu çizmeye karar vererek güvenlik hizmetleri veren bir şirket kurmuş. Yardımcısı da yeğeni Yavuz. O da orduda genç bir teğmen ve üsteğmen olarak benzer şeyler yaşamış ve benzer arayışlara girmiş bir insan. Ekibin bir başka üyesi ise soruşturmalarda görev alan Hayri. Ekibin bir özelliği her şeyi yumruklarıyla ve silahlarıyla halletme yoluna gitmemesi. Gerektiği zaman, başka çare kalmadığında bunları da kullanıyorlar tabi, ama soruşturmalarını esas olarak düşünerek, konuşarak ve araştırarak çözüyorlar. Yani sürekli silahlar çekilmiyor.

Balkanlar’ın sizin için özel bir anlamı var mı? Neden bu bölgeden gelmiş bir aileyi seçtiniz kitabınız için?
Balkanlar çok güzel bir coğrafya, ama aynı zamanda etnik nefretlerin hiç sönmediği bir bölge. İnsanları iyi, ama etnik pencereden baktığında bir anda değişebiliyor. Savaşlar var, göçler var. Bir yazara müthiş dramatik malzeme sunuyor. Anlatmaya çalıştığım öyküyü zenginleştiriyor.

Bu kitabınızı başka çalışmalar takip edecek mi?
Orhan Derman ve çalışma arkadaşlarının başka maceraları da olacak. Orhan Derman’sız başka romanlar da olabilir. Temennim okuyucunun yazdıklarımı beğenmesi ve okuduğundan keyif alması. Yeni kitaplarım için beklenti ve talep olursa ben de birikimlerimi daha fazla paylaşma olanağı bulurum ve bundan büyük mutluluk duyarım.