Baskın Oran'ın dediği oldu. Günlerdir bas bas bağırıyordu; "Bu raporu beğenmeyenler beni mahkemeye versin, orada hesaplaşalım" diyordu. Nihayet sesine kulak veren bir Allah'ın kulu çıkıp yüce Türk yargısına başvurdu da, Baskın Oran hoca rahatladı.

Baskın Oran'ın dediği oldu. Günlerdir bas bas bağırıyordu; "Bu raporu beğenmeyenler beni mahkemeye versin, orada hesaplaşalım" diyordu. Nihayet sesine kulak veren bir Allah'ın kulu çıkıp yüce Türk yargısına başvurdu da, Baskın Oran hoca rahatladı. Artık, paşa paşa gidip ifadesini verir; aman bu ülke bölünmesin diye hazırladığını sandığı raporda, nasıl bölücülük yapmadığını savcılara anlatır durur. Davanın seyrini şimdiden kestirmek zor, ne de olsa en doğru kararı yine yargı verir diyor, asıl bu raporu mahkemeye götürenlerin, nasıl böyle bir karar aldıklarını merak ediyordum ben. Bir dernek binasında yapıldı toplantı, Başkan Behlül ile Genel Sekreter Daver'in konuştuklarına kulak misafiri oldum gizlice:

BEHLÜL: Raporda geçen bölücü kavramların listesini yaptın mı yaver bey?

DAVER: Yaver değil efendim, Daver, Daver...

BEHLÜL: Ne bağırıyorsun, ben de Yaver dedim, Daver demedim.

DAVER: (Kendi kendine) Fesübhanellah!.. Yaptım, yaptım efendim. (Bir kağıt çıkarır uzatır.) İşte ulusumuzun içine nifak eken kavramlar listesi...

BEHLÜL: (Okuma gözlüğünü arar, bulamaz.) Neyse, sen oku bakalım Yaver, sesin daha davudidir, azalar da duyar belki kapı arkasında.

DAVER: Yaver değil, efendim Daver...

BEHLÜL: Ben de Yaver dedim, Daver demedim. Sen okumaya başla.

DAVER: (Okumaya başlar, yüksek sesle.) Türkiye-Türkiyelilik...Asli unsur-azınlık unsuru... Milletin bölünmezliği-çokulusluluk... Tek resmi dil-çoklu resmi dil... Sevr sendromu-AB kriteri...

BEHLÜL: Hay tilavetine kurban olduğum yaveri... Bu kelimeleri Hasan Mutlucan'a versen, böyle davudi okuyamaz... Savcının karşısında ifade verirken sen okuyacaksın bu kelimeleri...

DAVER: Müddeiumuminin karşısına çıktığımızda şunları da söyleyeceğim sayenizde: Bunlara benzer ihanet dolu söylemlerle örülü sözlerle hazırlanan, Cumhuriyetin kuruluş belgesi olan Lozan Antlaşması'nı hiçe sayan, Türkiye'nin sıkıntılarının Lozan'dan kaynaklandığını, Sevr'in korkulacak bir belge olmadığını söyleyen bu ihanet belgesiyle ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti'nin insanları ayrımcılığa sevk edilmektedir. Biz kendi aramızda bu raporu hazırlayanları yargıladık ve bölücü olduklarına karar verdik. Yine de taktir yüce yargınındır.

BEHLÜL: Saçmalama Yaver... Müddeiumumi çoktan kalktı tedavülden, sayın savcım diyeceksin. Hem, biz raporu hazırlayanları yargıladık, ne demek? Milletimizle birlikte yargıladık diyeceksin, değil mi efendim yargının işi başından aşkın, böyle basit davalarda yargıya yardımcı olmak lazım.

DAVER: En çok kanıma dokunan da şu "Türkiyelilik" kelimesi efendim sayenizde.

BEHÜL: Peki "üst kimliğe" ne dersin? Bunların dediği olsa, kimlik kontrolünde kimin kimliği üste gelecek? Uygulama sırasında efendim, hiç suça bulaşmamış bir Türk'ün kimliği ötekilerin üstüne mi çıkarılacak? Bu Türkleri kafadan suçlu ilan etmek değil mi? Bir şey söylesene Yaver?

DAVER: Yaver değil, efendim Daver...

BEHLÜL: Ben de Daver değil, Yaver dedim, ne cezveleniyorsun?

DAVER: Cezvelenmedim efendim, şey oldum... Böyle bir anda sizi hiddetlenmiş görünce bir marş okumak geldi içimden... (Okumaya başlar) Yine şahlandı kol başının kır attı. (Uygun adımlarla yürümeye başlar odanın içinde)

BEHLÜL: Hay davudi sesine kurban olduğum. Yaver, acaba bu bölücüleri ihbar ederken savcıya, tam o sırada bu marşı okusan mı? Daha etkili olur gibime geliyor.

DAVER: Darbe çığırtkanlığı yaptığımızı sanmasın sonra savcı sayenizde? Bizi içeri atmasın?

BEHLÜL: Valla korkulur bunlardan... Belli mi olur. En iyisi daha sessiz olmak, efendice ihbarımızı yapar çıkarız. Dilekçemizi işleme koyarlarsa, o vakit dernek binasına Hasan Mutlucan'ın bizzat kendisini çağırırız, ikiniz düet yaparsınız, Nazan Öncel'le Tarkan gibi...

DAVER: (Kendi kendine) Benzetmeye bak... Baş üstüne sayın başkan... Bu memleketin kurucu anlaşmasını eksiksiz uygulayalım demenin ne demek olduğunu gösterelim şu bölücülere sayenizde...

BEHLÜL: Yürü ya kulum!