İstanbul 2. Bölge Bağımsız Milletvekili adayı Baskın Oran, dün sabah 78'liler Vakfı Girişi-mi'nin Beyoğlu'ndakiAndon Pera'nın düzenlediği....

İstanbul 2. Bölge Bağımsız Milletvekili adayı Baskın Oran, dün sabah 78'liler Vakfı Girişi-mi'nin Beyoğlu'ndakiAndon Pera'nın düzenlediği kahvaltıya katıldı. Baskın Hoca'yı bu işe itenlerin başında yer alan Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy ile birlikte yazar Ragıp Zarakolu, Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu, ÖDP'den Hakan Tahmaz, şair Nevzat Çelik, Ermeni sanatçı Suren Asaduryan uzun sofrada yer aldılar.

78'liler Girişimi, yaklaşan 12 EylüPe ilişkin olarak hiç değişmeyen taleplerini Meclis'e gitmeden önce Baskın Hoca'ya iletti. Celalettin Can, "12 Eylülcülerin adalet önüne çıkmaları gerektiğini" söyledi. Toplantıyı yöneten Nimet Tan-rıkulu, 23 Temmuz için projeler sundu:
-Aydınlık Eylül sabahlarına uyanabilmemiz için 23 Temmuz'dan itibaren kalıcı birlikteliğimiz için şimdiki gibi çaba göstermeliyiz! Kahvaltı. Ermeni sanatçı duduk ustası Suren Asaduryan'ın çaldığı "Sari Gelin" parçasıyla başladı. Sonra Baskın Hoca söz aldı:
-Duduk sesi beni bir cenazeye götürdü. Hrant Dink'in cenazesinde kendiliğinden ortaya çıkan gücümüzü gördük. Sonra Radikal'de bir makale yayımlandı. Ardından İstanbul'daki sivil toplum aktivistleri bir adayın sıfırdan yaratılmasını sağladılar.
Baskın Hoca, kendi adaylığının gelişim sürecini böyle anlatıyordu. Onca birikimini büyük bir tevazu ile sıfırlıyordu:
-Beni baştan yarattılar!

Baskın Oran, "bir kişi Meclis'te ne yapabilir ki?" diye düşünenlere usta bir politikacı gibi yanıt verdi:
-Şimdiye kadar TBMM'de yer alan bağımsızlar ya aşiret reisiydi ya da partisiyle aralarında problem çıkmış uzaklaşmış-uzaklaştırılmış mil-letvekilleriydi. Gerçek bağımsız milletvekilinin neler yapabileceğini orada göstereceğim. Bir defa her komisyona girip konuşma yapabileceğim. Her konuda kanun teklifi verebileceğim. Reddederlerse, o zaman sokakları harekete geçireceğim. Sivil toplumu çağıracağım, birlikte basın toplantıları yapacağız.
Toplantıya Ufuk Uras'ın da katılacağı bildirilmişti. Ancak toplantı 2. Bölge sınırları içindeydi, Ufuk ise 1. Bölge adayı olduğu için seçmenleriyle önceden sözleştiği programını iptal edemedi.
Bu "bağımsız adaylar" meselesi kör-topal işleyen demokrasimizin baraj ayıbını iktidardaki-lere rağmen giderebilecek çözüm olarak ete-ke-miğe büründü gibi gözüküyor.
Örneğin bu satırların yazarı gibi 1980'den sonra parlamento içinde yer alan hiçbir partiye oy vermemiş, kişisel huzurunu böyle bulmuş insanlar hep aynı yönden eleştiriliyorlardı:
-Tamam haklısın ama oyunuz boşa gidecek.
-Olsun, bir oyla dahi olsa parlamentodakilerin günahlarına ortak olmayacağım ya... Sonradan sizin gibi "elim kırılsaydı da oy vermeseydim" diye yakınma ihtimalini ortadan kaldırıyorum.
Şimdi bağımsız adaylar sayesinde oylar sandığa, oradan da Meclis'e gidebilecek.
İstanbul'da Ufuk Uras, Baskın Oran, İzmir'de EMEP Başkanlığından istifa eden Levent Tüzel, DTP'liler sayesinde renkli bir parlamento yapısı ortaya çıkacak.
Oylar da boşa gitmemiş olacak!