Yine bu köşede sanat ve siyaset konulu bir yazı yazmıştım. Siyaset...

Yine bu köşede sanat ve siyaset konulu bir yazı yazmıştım.
Siyaset ve sanatın ortak noktası insana, insanlığa hizmettir. Siyasette ödün vermek, başkalarının sözcüsü olmak da vardır. Sanatta bu kavramlar çok önemsenmez. Siyasetçinin tabuları olabilir. Sanatçı, tabuları yıkan, yerine yeniyi koyandır. Örneğin siyasetçi gelenekleri savunur, sanatçı gelenekleri değiştireceğini haykırır diye yazdım.
Çağdaş bir siyasetçi sanatı önemser. Çünkü sanat soran, sorgulayan, değiştiren ve özünde muhalefeti hep koruyandır. Muhalefetçi özü onu sürekli dinamik, dingin ve geliştirici yapar. Siyasetçi bunları izler, güzel olanı alır ve uygulamaya koyar diye vurguladım. "Sanat var olmasaydı, gerçeğin kabalığı katlanılmaz kılardı dünyayı" diyor, BERNARD SHAW.
Doğan Hızlan’ın köşesinde okudum:
“Gabriel Garcia Marquez ile Clinton zaman zaman buluşurlar, konuşurlarmış. Marquez, Clinton'ın sekiz yıllık iktidarından sonraki karşılaşmalarını şöyle anlatmış.”
"Onu metal yorgunu gördüm."
Tıpkı bizim siyasi öcülerimiz gibi. Dostum Ahmet Kaya da “yorgun demokrat” diye şarkı yapmıştı. Neden yorgunlar çünkü rutine dönüyor uğraşları ve rutin yaşamın dışına çıkamıyorlar. Ağız dolusu gülemiyorlar. Kitapçı dolaşmıyorlar. Sinemaya siyasi reklam olsun diye gidiyorlar. Hatta film ve tiyatro ön gösterimlerine çağrılı olmasalar bir oyun izlemeyi, sinemaya gitmeyi unutacaklar. Bir ressam dostları olmasa sergi açmasalar sergiyi gezmeyecekler belki de… 
Ayrıca Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kendisi söylüyor: “bana özet çıkarıyorlar, ben bütün metinleri okumuyorum.” Oysa şairlerden şiirler okuyor.  Siyasi konuşmalarını güçlendirmek adına ama o şiirlerin özüne uygun siyaset yapıyor mu? Tartışılır.
Neden yine yeniden sanat ve siyaset?
Kemer belediye başkanının ilk iş olarak Kemer’deki ‘Aşk Heykeli’ kaldırması bu konuyu güncel kıldı. Birkaç köşe yazarı yazdı, yazsın, ben de yazmak istiyorum…
MHP Başkanı Devlet Bahçeli, bu heykeli kaldıran belediye başkanı için ne düşündü? Onu kutladı mı?  Yoksa köşe yazılarını okuyamaya zamanı mı yok? Heykeli kaldıran belediye başkanı ile aynı mı düşünüyor? Yanıtları Devlet Bahçeli de saklı.
Bir dost anlattı. Ozanlar Derneği genel kurulu öncesi; Mahsuni şerif’in de olduğu bir toplulukta genel kurul,  seçilecek liste tartışılıyor. Bu konuşmanın içinde olan ozan Hüseyin Çırakman şöyle sesleniyor: “Berlin Duvarını yıkmaktan daha zordur, benlik duvarını yıkmak!”
işte sorunun yanıtı bu sözde gizli…
O nedenle bu topraklarda bu kadar büyük düşünürlerden, ozanlardan, yazarlardan, müzisyenlerden, ressamlardan, oyunculardan feyiz almayan siyasetçilerin benlik duvarı yıkılmıyor…
Bir bakıyorsunuz Pir Sultan’dan “gelin canlar Bir olalım” diyenler, şiirin ikinci dizesi “Münkire kılıç çalalım.” Sözünü yaşama dönüştürüyorlar…
Aslında Dünya ülkelerini yöneten liderlerin de bizimkilerden farkı olmadığını görüyorum. Bakın, Avrupa kıtasının liderlerine eskileri aratmıyorlar mı? Nerede François Mitterand, nerede Nicolas Sarkozy? Nerede Willy Brandt nerede Angela Merkel? Nerede tiyatro oyun yazarı eski Çek Cumhurbaşkanı Vaclav Havel? Nerede italya esi başkanı Parodi nerede Silvio Berlusconi?
Hiç âşık oldunuz mu? Sorusuna:
Eşime âşık oldum diyen siyasiler ‘Aşk Heykeli’nin seyrine sessiz kalmaz mı?
Bir yandan “yorgun demokratlar” öbür yandan “metal yorgunu” siyasi liderler… Oysa sanatın gücüyle siyasetin gücünün buluştursalar daha güzel dünya için kapılar açılmaz mı? Kirlenen, güven yitiren siyaset, sanatın gücüyle soluklanmaz mı? Siyasi liderler iktidardan uzaklaşınca da izleri sanat eserleri gibi kalıcı olmaz mı?