Beyaz yakalının hayatı üniversite sınavı ile başlar. İşletme, iktisat, endüstri ve işletme mühendisliği tercih edilen bölümler...

Beyaz yakalının hayatı üniversite sınavı ile başlar. İşletme, iktisat, endüstri ve işletme mühendisliği tercih edilen bölümler arasındadır. 4 senelik okullar genellikle 5-6 seneden bitirilir. Büyük bankalarda veya sigorta şirketlerinde yapılan stajların yanında anne-baba veya bir aile büyüğü tavsiyesiyle gidilen ikinci yabancı dil kursu olmazsa olmazdır. 10 yıl önce popüler olan Almanca yerini İspanyolca’ya bırakmıştır günümüzde.
Üniversitenin son senesinde kariyer günleri kaçırılmaz. Hızlı tüketim malları sektörü, bilişim ve bankacılık  gözde alanlar arasındadır. İtina ile hazırlanan cvler, heyecanla sohbet edilen şirket yöneticileri, bir an evvel askere git tavsiyeleri arasında MT(Management Trainee), uzman yardımcısı, satış uzmanı gibi unvanlarla işe başlanır.
Her sabah uyanılıp lacivert takımlar, kollarında isim ve soyadın baş harflerinin işlendiği gömlekler giyilir, renkli kol düğmeleri takılır, döpiyesler giyilip, fularlar çekiştirilir. Turnikeleri ve tuvaletlere giden kapıları açan giriş kartı, yemek ticketları ve dolap anahtarları hazırlanır ve her gün işe gider beyaz yakalı.
2-3 sene sonra çevrenin de merakıyla yoğun iş temposu arasında hobi arayışları başlar. Fotoğrafçılık-yelken-tango en önemli üç hobi arasındadır. Marka spor salon üyeliği evlilik sonrası artan kiloları atmak adına üye olunması gereken ama genelde gidilmeyen yerler arasındadır. Tutulan kulübe göre kombine kart sahibi olunur. Bütün hobilerin ortak özelliği beyaz yakalıyı konfora yakın tutmasıdır. Biraz efor gerektiren yelken sporu bu yüzden uzun süreli yapılmaz. Trekking zaten yıllar önce gündemden düşmüştür.
6-8 yıl çalışınca beyaz yakalının kuruma maliyeti artmaya başlar. Önce yöneticisi aldığı maaşın piyasa ortalamasına göre çok yüksek olduğunu söyler. Zaten şirketin işleri de çok iyi gitmemektedir. Evet belki kâr ediyordur şirket ama beklenen büyüme oranı yakalanmamıştır. Zaten her iki yılda bir, ülkede ya da dünyada kriz vardır. Beyaz yakalı durup düşünmeye başlar. Son 3 yıldır fotoğraf çekmiyordur. Kiloso ya 95 ya da 72’dir. Yeni doğan çocuk sürekli ağlamaktadır. Bakıcı zaten çoktan kaçmıştır ve kayınvalide fena halde baymıştır.
Şirkette başlayan hak arama sürecine katılmış, imzayı atmıştır beyaz yakalı. İşten atılan sendika temsilcisi arkadaşını da ta turnikelere kadar gidip alkışlamıştır bile. Akşam eşine gururla anlatır cesaretini. Arkadaşlarını işten atanlarla aynı masada oturmaya devam eder, şakalaşmalar, gülüşmeler. Beyaz yakalı hızlıca unutur geçmişi. Sabahlara kadar mesaisiz çalışmak, çocuğunu görmemek, devletin belirlediği rakam altında yemek fişi almak önemli değildir. Çalıştığı kurum devlet-i alinin plazalar bölgesindeki gölgesi gibidir sanki. Mücadele edilmez ve sorgulanamaz.
Kaç ay ya da kaç yıl sonra kendisi de işten atıldığında ya da ayrılmak zorunda kaldığında ya da hiç sevmediği bir işi yaparken bir farkındalık başlar bazılarında. Kimi, radyoda kanal kanal gezinirken Supermode’un içinde tek satır söz geçen “Tell Me Why” şarkısını duyar, kiminin gözüne Munsch’un “Scream” tablosu gelir.

Beyaz yakalının ömrü inanmak istedikleri ve inanamadıkları arasında geçer. Herkesin 1 Mayısı kutlu olsun.