Önümüzde bir yasa tasarısı  taslağı var. Adı “e-Devlet ve Bilgi Toplumu Kanun Tasarısı Taslağı”. Türkiye’de halen aynı kavrama yaklaşan çeşitli...

Önümüzde bir yasa tasarısı  taslağı var. Adı “e-Devlet ve Bilgi Toplumu Kanun Tasarısı Taslağı”. Türkiye’de halen aynı kavrama yaklaşan çeşitli yapılanmalar var. Bunlar arasında, Devlet Planlama Teşkilatı Bilgi Toplumu Daire Başkanlığı, e-Dönüşüm İcra Kurulu, e-Devlet Kapısı Koordinasyon Kurulu, Bilgi Teknolojileri Kurumu gibi yapılar var. Elimizdeki taslağın getirdiği en önemli değişiklik  Bilgi Toplumu Ajansı’nın ortaya çıkması. Herhalde “bilgi” sözcüğünün prestiji nedeniyle kurulan tüm yapılanmalara bu sözcüğü ekliyoruz. Bakalım bu yapılanmanın gerekçeleri nelermiş.
• • •
Taslağın gerekçesinde “Avrupa Birliği müktesebatında da detaylı örneklerini görebileceğimiz bu değişim süreci konusunda Türkiye’de son yıllarda önemli çabalar sarf edilmiş olmakla birlikte e-devlet hizmetlerinin hayata geçirilmesi konusunda istenilen seviyeye henüz gelinememiştir” deniliyor.
2008 yılı Birleşmiş Milletler e-Devlet hazırlık indeksine göre, e-devlet hizmetleri göstergeleri açısından Türkiye, 192 ülke arasında 2005 yılında 60’ıncı sıradayken, 2008 yılında 76’ncı sıraya gerilemiştir. Benzer bir çalışma “The Economist Intelligence Unit” tarafından yapılmış ve bu kurum tarafından Mayıs 2008’de yayımlanan güncel çalışmada ise Türkiye e-devlet hizmetleri gelişmişlik sıralamasında 43’üncü sırada gözükmektedir. Her iki endekste de Ürdün, Suudi Arabistan, Bahreyn, Malezya, Güney Afrika, Bermuda, Estonya, Şili, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler Türkiye’nin önünde yer almaktadır.
• • •
Yukarıda belirtilen gerekçeler yanında şu gerekçenin de yeni bir yapılanma oluşturulmasında etkili olduğu anlaşılıyor:
“28/7/2006 tarihli ve 26242 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Türkiye Bilgi Toplumu Stratejisi ve eki Eylem Planı’nın 15-88 numaralı eylemleri arasında iş dünyasına, vatandaşa ve kamu yönetiminin modernizasyonuna yönelik e-devlet hizmetlerine ve altyapılara ilişkin görevler belirlenmiş ve bu hususta değişik kamu kurumlarına görevler verilmiştir. Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı verilerine göre, 2010 yılında tamamlanması öngörülen bu eylem planının, 2009 yılı itibariyle, e-devlet hizmetlerine yönelik 74 eyleminden ancak dört adedi hayata geçirilebilmiştir.”
Taslağın resmi gerekçesine göre Türkiye’nin bu alanda yaşadığı sıkıntılar şöyle dile getiriliyor: “Bilginin kurumlar arasında yeterince paylaşılamaması, e-Devlet Kapısının hizmet sayısının yeterince artırılamaması, yapılan yatırımlar paralelinde talep tarafında artışın yakalanamaması, başta kamuda olmak üzere toplumdaki zihniyet dönüşümünün arzulanan ölçüde sağlanamaması, vatandaşın hayatının kolaylaştırılması bağlamında bilişim sistemlerinden yeterince yararlanılamaması, e-devlet projelerinin istenen seviyede hızlandırılamaması, kurumlar arası işbirliğinin istenen seviyeye çıkarılamaması, e-dönüşümün kalıcı sahibinin tek elden idari bir yönetim sağlanacak şekilde belirlenememesi ve nihayet genelde bilişim sistemlerine, özelde ise e-devlete duyulan güvenin tam olarak temin edilememesi.”
Bir başka gerekçe olarak da Çin Halk Cumhuriyeti’nden ABD’ye, Hindistan’dan Avusturya’ya kadar eşgüdümü sağlayan merkezi yapıların etkili olduğunun saptanmış olması. Bu noktada duralım ve soralım: Bunun böyle olduğunu şimdi mi fark ettik? Yıllardır bu ülkelerin çoğunda eşgüdümü sağlayan kurumlar var ve bunun böyle olduğu  ülkemizdeki uzmanların ürettiği pek çok belgede sayılmış durumda. Uzunca bir süre DPT Bilgi Toplumu Dairesi ve e-Dönüşüm İcra Kurulu’yla zaten yapılamayacağı anlaşılmış, icracı kurum olarak Türksat’a görev verilmişti.
Haftaya devam edeceğiz.