Bir kitap, iki macera
Hazİne Dedektifleri, Bilgin Adalı, Can Çocuk Yayınları, 2023

Gökhan Yavuz DEMİR

Hiç hazine aramadım. Fakat kayıp hazine peşinde koşan define avcılarının maceralarını okumayı hep sevdim. Çözülmesi gereken bilmeceler, okunması gereken bir harita, anlamlandırılmaya çalışılan ipuçları ve tarihin tortusu içinde gömülü kalmış bir hazineyi gün ışığına çıkarmaya çalışan iyilerin ve kötülerin hikâyeleri biz her yaştan okurları daima heyecanlandırır. Zaman akıp geçer ama iyi bir kayıp hazine hikâyesi asla eskimez.

Bilgin Adalı’nın Hazine Dedektifleri de tarihin içinde biz okurları gizemli serüvenlere davet ediyor. Kitapta aslında iki macera, yani iki ayrı kayıp hazine hikâyesi var: “Kariye Hazinesi” ve “Mezar Soyguncuları.” İlk hikâyenin kahramanları Can, Berke, Selin ve İrem, tarih öğretmenleri Erdal ikinci hikâyenin de kahramanları.

“Kariye Hazinesi” Manisa’da Sancak Beyi olan Şehzade Mehmet’in babasının ölüm haberini almasıyla başlıyor. Böylece ileride Fatih olarak anacağımız İkinci Mehmet tahta çıkıyor. Kendisini Fatih yapacak olan İstanbul kuşatmasına da bu ilk maceranın ilk bölümlerinde yakından şahitlik ediyoruz. İstanbul’un fethinden sonra hikâye birden zamanda beş yüz elli dört sene atlıyor ve 2007 yılında Edirnekapı İlköğretim Okulu 7/A sınıfına konuk oluyoruz. Anlıyoruz ki buraya kadar anlatılanlar aslında tarih dersinde Erdal Öğretmenin anlattıklarıymış. Fakat her iyi tarihçi gibi Erdal Öğretmen de iyi bir hikâye anlatıcısı olduğu için sınıftaki kahramanlarımızın aklına bu fetihten sonra Kariye Kilisesi’nde o günden beri hiç bulunamayan kayıp hazinenin peşine düşmek geliyor.

Can, Berke, Selin ve İrem bu kayıp hazineyi bulmaya karar veriyorlar. Bunun için sıkı bir çalışmaya koyuluyorlar. Can hemen o akşam internetten araştırma yaparken, ertesi gün bütün ekip Kariye Müzesi’ni gezmeye gidiyor ve Selin de müzenin fotoğraflarını çekiyor. Bütün ekip kendilerine hazinenin yerini gösterecek anlamlı bir işaret için müzenin planını, çektikleri fotoğrafları, duvarlardaki freskleri ayrıntılı inceliyorlar.

Can’ın Bilgin Dedesi de bu ekibe dâhil olunca, hummalı bir ipucu değerlendirme çalışması başlıyor. Bilgin Dede de tarih bilgisiyle hazine avcılarına ilham veriyor. Bu sırada yaz sıcağında yağmurluğuyla gezen ve çocukları kendisini göstermeden takip eden adamın varlığı, hazinenin peşinde başkalarının da olabileceği sorusunu akla getirir.

Maceranın sonunu bu kısacık yazıda açık ederek okurun keyfini kaçırmak olmaz. Kariye’nin kayıp hazinesinin kahramanlarımız tarafından bulunup bulunmadığını söylemesek de bu ekibin başka bir büyük bir keşfe imza attıklarını söyleyebiliriz. Zaten bu büyük keşfin getirdiği şöhret ve ödülle, kitaptaki ikinci macera olan “Mezar Soyguncuları”nda 7/A sınıfındaki kahramanlarımız Erdal Öğretmenleriyle birlikte yaz tatillerinde on günlüğüne bir kazı alanına misafir olur. Kazı alanı, Yüce Kral Teşup’un hazinesi ve kıymetli özel eşyalarıyla gömüldüğü höyüğün olduğu bir arazidedir. Kahramanlarımız sadece arkeolojik biz kazıyı izlemek için oradadırlar ve Yüce Kral Teşup’tan da onun mezarındaki hazinesinden de haberdar değillerdir. Fakat çok geçmeden olaylar öyle gelişecektir ki kahramanlarımız kendilerini yine kayıp hazinenin peşindeki mezar soyguncularıyla mücadele ederken bulurlar.

Kitaptaki ikinci macerayı okurlar için daha da keyifli kılansa, bu hikâyede Bilgin Adalı’nın çoğu yerde araya girerek okurla konuşması ve hikâyenin okurunu kendi hikâyesini yazmaya davet etmesi; kayıp hazine hikâyeleri okumayı seven okurları, kendi kayıp hazine hikâyelerini yazmak için cesaretlendirmesi.

Hazine Dedektifleri’ndeki kayıp hazine hikâyelerinin tadını çıkarmak da, yazarının tavsiyesine uyarak kendi kayıp hazine hikâyelerini yazmak da artık biz okurlara kalıyor.