Rekortmen kömür emekçisi Stakhanov’dan ‘Stekhanov Hareketi’ne... Oradan Starhanovets’e ve nihayet son şampiyon Shakhtar...

Rekortmen kömür emekçisi Stakhanov’dan ‘Stekhanov Hareketi’ne... Oradan Starhanovets’e ve nihayet son şampiyon Shakhtar Donetsk’e...
18Aralık 1935 tarihli Time dergisinin kapağında şapkalı, kel bir adamın resmi vardı. Üzerindeki elbiseler eski görünüyordu. Bu bir işçiydi. Maden işçisi. Adı Aleksi Grigoryeviç Stakhanov’du.
Aleksi, 1903’te doğmuş, 1927 yılında maden işçisi olarak çalışmaya başlamıştı. Meslek yaşamında asıl dönüm noktası 31 Ağustos 1935 tarihi olmuştu. 5 saat 45 dakika içinde tam 102 ton kömür çıkarmıştı!  Aynı yılın Eylül ayında tek bir vardiyada bu kez 227 ton kömür çıkararak yeni bir rekor kırmıştı. Bu verimliliği ile diğer işçilere örnek gösterilmiş ve Sovyet basınında fotografları görülmeye başlanmıştı. İşte Aleksi’nin Time dergisine kapak olmasının nedeni buydu. Daha sonra üretimde artışı esas alan ‘Stekhanov hareketi’ de, adını ondan alıyordu.
Ancak Stakhanov adı başka yerde de kullanıldı. Bu bir futbol takımıydı. Takım 24 Mayıs 1936’da kurulmuştu. Adı ‘Stakhanovets’ olarak benimsenmişti. Stakhanovets Sovyetler Birliği liglerinde fırtına gibi esmedi. Aksine basamakları birer birer tırmandı, bazen düştü tökezledi, derken yeniden ayağa kalktı.
Ta ki 20 Mayıs 2009 tarihinde Şükrü Saracoğlu stadında UEFA kupasını alıncaya kadar!
Siz onları 1946’dan sonra edindikleri adla tanıyorsunuz, yani Shakhtar Donetsk olarak!
İkinci Dünya Savaşı başladığında, Stakhanovets SSCB liginde 5. sıradaydı. Ligde oldukça da başarılı gidiyordu. Ancak savaşın başlaması her şeyi değiştirdi. Oyuncularının birçoğu orduya katıldı. Bazıları fabrikalarda çalıştılar. Savaş bittiğinde oyunculardan sadece üçü kalmıştı.
8 Eylül 1943’te Donetsk’in Alman işgalinden kurtulmasından hemen 2 ay sonra savaş sonrası maçlar yeniden düzenlenmeye başlandı. Bu arada Temmuz 1946’da takımın adı değiştirildi. Donetsk’in merkez olduğu Donbass bölgesinin en güçlü takımının adı artık Shakhtar Stalino olarak kabul edilmişti.
Takım 1961, 1962, 1980, 1983 yıllarında SSCB şampiyonu oldu. 1983’te SSCB Süper Kupası’nı müzesine götürdü. 1995, 1997, 2001, 2002, 2004, 2008 yıllarında Ukrayna Kupası’nı aldı. 2002, 2005, 2006, 2008 yıllarında Ukrayna Lig Şampiyonu oldu. 2005, 2008 yıllarında Ukrayna Süper Kupası’nı aldı. Bu arada defalarca da ikincilikler elde etti. Yani 1997’den bu yana Shakhtar, Ukrayna liginde ya şampiyon ya da ikinci oluyor!
11 Ekim 1996’da Ukrayna’nın en zengin işadamlarından Rinat Ahmetov kulübün başkanı oldu. 1997 sonrası başarılarında onun çalışmalarının ve elbette yatırımlarının etkisi çok. Shakhtar 1997’den sonra Avrupa kupasında ve 2000’den itibaren de Şampiyonlar Ligi’nde görünmeye başladı. Bu arada 1999 yılında tesislerini UEFA standartlarında yeniledi. 2000’den itibaren yabancı oyuncu ve daha sonra teknik direktor transferlerine de başladı. Önce Scala, ardından Shuster ve son beş yıldır da Mircea Lucescu.
Kulübün son derece modern stadı yeni inşa edildi. 50 bin koltuk kapasiteli. İnşaat firması Doğu Avrupa’da bir çok inşaat işine imza atmış bir Türk firması, ENKA. İnşaat için 250 milyon dolar harcandı.
Hürriyet gazetesinde Cengiz Semercioğlu, 22 Mayıs 2009 tarihli ve ‘Sıkıcı Bir Final’ başlıklı yazısının sonunda UEFA’nın sistemi değiştirdiğinden söz edip, yeni sistemin ‘seyircisi az ve iki küçük takıma final oynatmayı zorlaştıracağını umduğunu söylüyor.
Demek ki bu ‘seyircisi az, iki küçük takım’dan biri de Shakhtar. Oysa istatistiklere gore Shakhtar’ın maç başına ortalama seyircisi 20 bin! Bu çok iyi bir sayı. Yani Semercioğlu’nun sandığının tersine, seyircisi pek de az sayılmaz. Üstelik futbola ilginin çok az olduğu bir ülkede.
Muhtemelen Ukraynalılar ekonomik krizin de etkisi ile İstanbul’daki final maçına beklenen ilgiyi göstermediler. Semercioğlu bu nedenle seyircisi az diye düşünmüş olmalı. Gerçekten de geçen Kasım’dan bu yana Ukrayna çok ağır bir ekonomik krizle boğuşuyor. Finalde fazla Ukraynalı seyircinin olmamasında, bunun önemli etkisi olduğunu sanıyorum.
Benim okurlara tavsiyem, bu ‘seyircisi az ve küçük takımı’ göz ucuyla izlemeye devam etmeleri.
Geçtiğimiz yıl Türk takımlarını Avrupa kupalarından Ukrayna’nın ‘küçük’ takımları elemişlerdi. Ukraynalılar bizim kadar muzip değillerdir ama, inanın, siz ‘küçük takım’ dedikçe onlar –varsa– bıyık altından gülüyorlardır!