Büyük protestonun uç verdiği, dalga dalga yayılan isyanın hüküm sürdüğü 1968 yılı, insanlık tarihinde bir momenti simgeler. Devrim, ruhundan hiçbir zaman vazgeçmeyen ve vazgeçmeyecek....

Büyük protestonun uç verdiği, dalga dalga yayılan isyanın hüküm sürdüğü 1968 yılı, insanlık tarihinde bir momenti simgeler. Devrim, ruhundan hiçbir zaman vazgeçmeyen ve vazgeçmeyecek kuşakların şiarıdır; 60’lı yıllarda başlayan değişim… İncelenen, anlamaya çalışılan, sığınılan ya da özenilen o dönemin üzerinden 40 yıl geçti. Başkaldırı ve isyandan, özgürlük istencinden vazgeçmeyen, inatla vazgeçmeyen; baskı ve işkencelere rağmen eşitliği, insanca yaşamı savunan küçük bir azınlık için ise 2008 yılı (büyük protestonun 40. yılı), yeniden yürüyüşe geçilebileceğinin sinyallerini veriyordu. Uluslararası platformlarda açılan sergiler, yayınlanan bildiriler, dönem üzerine yapılan tartışmalar ve 24 Mayıs 2008’de Sorbone Meydanı’ndan başlayacak yürüyüş… Tarık Ali’nin sitesinden açıklanan, ben ve benim gibi pek çok insanı Paris’e çeken yürüyüş… Çağın bunalımına, vahşi kapitalizme karşı bir araya gelenler, Pantheon, St. Germain civarında toplanmaya başlamıştı. Sonrasında, faşizm bir kez daha dişini göstermeye, protestoculara bir ayar çekmeye karar verdi. Önce, 23 Mayıs gecesi, internet sitelerinden aktarılan yürüyüş bilgileri kaldırıldı, ertesi gün de Sorbone ve civarında güvenlik güçleri boy gösterdi. Sorbone Meydanı’nı yeni kuşak protestocular yerine, Magnum Ajans’ın açtığı dönemin fotoğraflarından oluşan sergi işgal etti. E tabii, görüntünün egemenliğindeki günümüzde gerçek yerine sanal bir durumun gerçekleşmesi, sanırım çağın dinamikleri ile örtüşen bir durum. Paris’te gerçekleşen olaylara daha sonra döneceğim…

40. yıl örgütlenmesi, bizim coğrafyamızda ise önemli bir sergi ile başladı. Bedri Baykam’ın küratörlüğünü yaptığı ‘Bir Rüzgârın Arkeoljik Kazısı’ başlıklı sergi, dönemi kapsayan, başarılı pek çok işi bir araya getiren bir buluşma noktası olmuştur. Türkiye 68’inin, tarihi, karşılaşmaları, kayıpları kısaca toplumsal belleğimizin yansıması...

Bedri Baykam’ın titizlikle ve elbette devrim ruhuna olan inancıyla bir araya getirdiği, irili ufaklı detaylar, coğrafyamızın ortak geçmişini, utancını yansıtmaktadır. Sönmez Targan, Mehmet Aslan, Turan Feyzioğlu, Ergin Konuksever, Mustafa Zülkadiroğlu, Orhan Aydın, Yusuf Taktak, Cazmi Ersöz danışmnlığını unutmamız gerek…

Deniz Gezmiş’in parkasından (37 yıl sonra ilk kez ortaya çıkarıldı, özel izinle) çeşitli tutanakların orijinallerine, belgelere, Cihat Aral, Balkan Naci İslimyeli, Önder Saran, Sema Doğan, Deniz Sağdıç, Ayşe Kurtay, Gülsün Karamustafa vs. gibi pek çok sanatçının işleri ile karşılaşacağımız sergi görülmeyi ve üzerine uzun uzun düşünülmeyi hak ediyor…

Bir ay boyunca on iki tane forum, zengin katılımla gerçekleştirilmiş. 18 film gösterildi. Yalnız popüler kültür imgeleri ile değil aynı zaman da tüm tarihsel sürecin karşılaştırılarak kavramlar üzerinden algılama yaratma çabasına girişildi… İmgelerin altında yatan gerçeklerin birinci elden anlaşılması, tartışmasını sağlamaya çalıştık diyor Baykam… (Sürecek)