BirGün Pazar’ın sorularını yanıtlayan Çağrı Sinci "Okuduğum ve etkilendiğim her yeni eser üretim şeklimi doğrudan etkiliyor" derken "Sözlerde oldukça zaman atfı mevcut, ben de bunu altyapılarda pekiştirmek ve dinleyiciye sürekli zamanın ilerlediği hatırlatmaya çalıştım" diyor.

BirGün’e konuşan Çağrı Sinci ve Farazi: Türkçe Rap çamurdaydı eğilip aldık

Etki Can Bolatcan

Türkçe rapin en üretken isimlerinden Çağrı Sinci ve geçen Haziran ayında Radyo Boğaziçi tarafından en iyi prodüktör ödülüne layık görülen Farazi’nin Zaman Sinekleri isimli yeni albümü yayımlandı.

Daha şimdiden pek çok dinleyicinin hayranlığını kazanan Zaman Sinekleri albümlerini Çağrı Sinci ve Farazi ile konuştuk.

Öncelikle Çağrı Sinci ve Farazi ismini ilk kez bir albümde görüyoruz. Ortak albüm fikri nasıl oluştu? Albüm süreci nasıl gelişti?
Çağrı Sinci: Uzun zaman önce Farazi’den Sivil İtaatsiz albümü için bir beat istemiştim (Bu albümde o beati kullandık bu arada). O zamandan beri birlikte de bir şeyler yapmayı konuşuyorduk. Geçen senenin son günlerinde “Tuhaf Hikâye” nin beat’i elime geçti. Çok kısa süre içinde parçayı tamamlayıp ortak albüm fikrini netleştirdik. O zamandan beri de üzerinde çalışıyoruz. 

Farazi: Yıllardır tanışmamıza rağmen sanırım birlikte ilk çalışmamız No.1’in Kronik albümündeki "Uçurumlar" şarkısında olmuştu. O günden beri aklımın hep bir köşesinde ÇS ile bir şeyler yapmak vardı. Son yıllarda, yılbaşı gecelerinde dinleyicilere sürpriz şarkılar vermeyi seviyorum. "Tuhaf Hikâye" de böyle çıkmıştı aslında. Şarkı yayınlandıktan sonra istikamet zaten kendi kendine belli oldu.

Albümün isminden devam edelim. Zaman Sinekleri ismine nasıl karar verdiniz? Hanginizden çıktı isim önerisi? Altyapılarda da zaman atfı görüyoruz, saat sesi vb ile dinleyicinin yakalaması gereken bir alt anlamı var mı?
ÇS: Zaman Sinekleri ismi benim “Tuhaf Hikâye” şarkısını yazdığım zamanlarda kısmen yeni keşfettiğim ve tekrar tekrar okuduğum bir şiirden doğdu. Bu şiir, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Zaman Kırıntıları” şiiri. Aslında “Tuhaf Hikâye” şarkısında da geçen bu tabiri başta o şarkının ismi olarak düşünmüştüm ama daha sonra Farazi’nin önerisiyle şarkıya başka isim bulup bu ismi albüm ismi olarak kullanmaya karar verdik. Böylelikle albümün adı da bir bakıma konseptini belirlemiş oldu. Albüm sözler, anlatım ve ses efektleri ile zamansızlığın üzerinde duran bir kompozisyona sahip. 

Farazi: Albüm boyunca sözlerde oldukça zaman atfı mevcut, ben de bunu altyapılarda da pekiştirmek ve dinleyiciye sürekli zamanın ilerlediği hatırlatmaya çalıştım. Albümde olan ama "Tuhaf Hikâye"nin başı yüzünden çift intro gibi olacağını düşündüğüm için iptal ettiğim kısa bir şarkı var. Orada şöyle bir kesit vardı: "Şu anda yarın dediğimiz zaman noktasından kaçmanın bir yolu yok. Ne yaparsanız yapın yarın gelecek ve yaşanacak. Bu termodinamik bir zorunluluk."

Şam’dan Sansar’a, “Düzensiz” şarkısındaki muazzam karmadan Sorgu’ya, Afel’e yıllar sonra tekrar müziğe dönen Raziel’e kadar pek çok kişiyi konuk ediyorsunuz albümde. Yeraltı sakinleri kalabalıklaşıyor diyebilir miyiz? 
ÇS : Gerçekten de Yeraltı Sakinleri EP’sinden bu yana albümlerimde bu kadar çok düet parçaya yer vermemiştim. Evet gönül rahatlığı ile diyebiliriz. Eşlik eden herkese de teşekkür ederim bu vesile ile.

Farazi: Yıllardır tanışmamıza rağmen Sansar ve Şam’la ilk defa çalışma fırsatı buldum. Keza, Afel, Barış Baran ve SvA ile de aynı şekilde. Bu açıdan benim için farklı bir deneyim oldu. Diğer isimler ise yıllardır ortak çalışmalarımızın olduğu arkadaşlarım. Bunun yanında enstrümanlarda, Barış Demirel, Tuncel Eylik, Faruk Demir Tugayoğlu ve Cem İnce gibi isimlerden destek aldık. Ayrıca "Tuhaf Hikâye"nin scratch’lerini atan DJ Beatmaster’ı da unutmamak gerek.

Sözlerde yine sokağa sesleniş, mücadeleye çağrı hâkim, altyapı ise aynı biçimde bu seslenişi taşıyor. Bu albümün tamamındaki motivasyonunuz neydi?
ÇS: “Istanbul’s Finest” şarkısının ilk satırında bunu söylüyorum aslında. Türkçe Rap çamurdaydı üşenemezdik, eğilip aldık. 

Farazi: Her albümümde kendi tarzımın farklı varyasyonlarını dinleyicilere aktarmaya çalışıyorum. Geriye dönüp baktığınızda yaptığım her albümün altyapılarının belli bir kurguya hizmet ettiğini, albümlerin üzerinde çalışılmış bir tracklist’le birlikte yayınlandığını görürsünüz. Bu albümde de aynı şekilde oldu.

Bir soruyu da doğrudan Çağrı’ya sorayım. Albümde yine edebiyat atıfları dikkat çekiyor. Edebiyat sizce müziği beslemeye devam ediyor mu?
ÇS: Müziğe baktığınız yere göre değişir diye düşünüyorum. Benim baktığım yerden evet beslemeye devam ediyor. Okuduğum ve etkilendiğim her yeni eser üretim şeklimi doğrudan etkiliyor. Doğrudan atıfta bulunarak olmasa bile, okuduğum edebiyatçıların düşünme biçimleri, hikâyemi anlatış biçimime doğrudan ya da dolaylı olarak şekil veriyor. Bu albüm de bunun en bariz örneklerinden. 

Bu soruda doğrudan Farazi’ye gelsin, dinleyicileri ileride bir enstrümantal albümü bekliyor mu? 
Farazi: Bu yıl içerisinde Hayalet Islığı Instrumentals’in 10. yıl versiyonunu plak olarak yayınladım. Sanırım 1 ay içerisinde büyük müzik marketlerde de yerini alacak. Her zaman olduğu gibi Zaman Sinekleri’nin de enstrümantal versiyonunu yayınlayacağım ama ne zaman olur bu biraz 2024’teki takvimime bağlı. Uzun zamandır üzerinde çalıştığım Musique d’Ascenseur isimli bir albümüm var Hiphop’tan çok kopmadan biraz daha tempoyu yükseltmeye çalıştığım ama onun da bu yıl çıkacağını sanmıyorum. 

Klip, plak ve lansman gibi sürprizler olacak mı?
Farazi: Albümün ilk klibini Aykut Güler yönetmenliğinde "Deniz Fenerleri" isimli parçamıza çektik. Albümle birlikte o da yayına girdi. Konserlerin planlaması sürüyor. Muhtemelen Şubat ayı ortasından itibaren başlayacağız ve plağı da bu tarihlere denk getirmeye çalışıyoruz. Bunlar dışında bir de albümün yapım aşamasını içeren belgeselimiz çıkacak. Fotoğraflarımızı da çeken Yuşa Yeşilyurt neredeyse tüm kayıt aşamasını videoya aldı ve ek çekimlere (mini röportaj vs) devam ediyoruz. Onun da detaylarını ilerleyen zamanlarda paylaşacağım.