Morales ile Arce arasındaki gerilim, Bolivya solundaki en büyük ayrışma olsa da başkan adaylığı yarışında unutulmaması gereken bir cephe daha var: David Choquehuanca.

Bolivya solundaki bölünmüşlük iktidarı zora sokuyor

Celal Oral Özdemir - Dr. 

Bolivya solu için seçim yarışı geçtiğimiz hafta başladı. 2006-19 yılları arasında kesintisiz olarak başkanlık görevini yürüten Evo Morales, 24 Eylül günü yaptığı açıklamada, 2025 yılında yapılması beklenen seçimlerde aday olacağını duyurdu. Açıklamasında, partilisi olan mevcut başkan Luis Arce ile aşırı sağın kendisine benzer biçimde saldırdığını söylemesi Bolivya solundaki bölünmeyi açıkça gösterdi. 

Morales, Bolivya’da 2006 yılında başkanlık görevine başlarken yaptığı konuşmada, seçim galibiyetini 500 yıllık direnişin sonundaki zafer olarak değerlendirmiş ve “500 yıllık direnişten 500 yıllık iktidara” giden dönemin başladığını ifade etmişti.

Ancak Morales iktidarının ilk yıllarındaki yaşanan demokratik gelişim, ekonomik büyüme ve gelir adaletsizliğinin azaltılması gibi olumlu gelişmeler sonraki yıllarda Morales’in bedeninde kişiselleşmiş bir iktidara dönüştü. Öyle ki Morales, kendisinden başkasının sol dalgayı sürdüremeyeceği düşüncesiyle 2009 yılında hazırlanan Anayasa’daki iki dönem kuralını yok saydı. 2014’te aday olmasını Türkiye’dekine benzer gerekçeyle –eski anayasaya göre seçildiği ilk döneminin sayılmayacağını söyleyerek– meşrulaştırıp üçüncü kez aday oldu. Seçildikten sonra ise 2016’da iki dönem kuralının kaldırılması için referandum düzenledi. Referandumda istediği sonucu alamayan Moreles, 2017’de Anayasa Mahkemesi’nden bir kişinin adaylığının herhangi bir nedenle kısıtlanmasının insan haklarına aykırı olduğuna ilişkin bir karar çıkarttı ve iki dönem kuralını iptal edip, 2019’da dördüncü kez aday oldu. 

2019 seçimleri Bolivya siyaseti için de Bolivya solu için de bir kırılma ânı oldu. Morales’in referandum sonucuna rağmen adaylığını mahkeme vasıtasıyla dayattığı seçimlerde oy sayımı esnasında bazı şaibeler yaşandı. Seçimin ikinci tura kalması beklenirken veri akışı yaklaşık 22 saat durdu ve sonrasında seçimi Morales’in ilk turda kazandığı açıklandı. Bu şaibeli durumun ardından muhaliflerin sokak gösterilerine başlaması ve ardından Ordu’nun Morales’in istifasını istemesi, Bolivya siyasetinde yeni bir dönemin başlamasına yol açtı. Askerî darbenin ardından aşırı Katolik, sağcı senatör Jeanine Áñez başkanlık koltuğuna otururken, Morales önce Meksika ardından Arjantin’e sürgüne gitmek zorunda kaldı. 

Darbe sonrası kurulan Áñez iktidarının baskıcı yönetim tarzına ve Covid dönemindeki zorluklarla baş etmedeki beceriksizliklerine Bolivya sağının parçalı yapısı da eklenince, 2006-19 yılları arasında iktidar olan MAS-IPSP (Sosyalizme Doğru Hareket) partisi yeniden toparlanabilme şansı sundu. 2020 seçimlerinde, Morales’in 2019’daki rakibi ve eski başkan Carlos Mesa, aşırı sağcı ve yerli karşıtı Fernando Camacho ve seçimlere birkaç hafta kala adaylıktan çekilen darbe sonrası dönemin başkanı Áñez sağın üç adayıydı. Darbenin mağduru olan Bolivya solu ise tüm iç tartışmalara rağmen, Morales’in iktidarı boyunca ekonomi bakanı olan Luis Arce’nin adaylığında birleşmeyi başardı. Bu dönemde MAS ve Morales de ılımlı, pişmanlık içeren ve demokratik mesajlarla seçmene ulaşmayı başardı. 

Luis Arce’nin seçimleri kazanarak, başkanlık koltuğuna oturmasının hemen ardından Morales, Arjantin sınırından ülkeye yürüyerek girerek gövde gösterisi yaptı ve yeniden Bolivya siyasetinin en önemli aktörlerinden biri oldu. Ancak bakanlık dönemlerinde önemli başarılara imza atan Arce, Morales’in deyim yerindeyse emanetçi başkanı olmayı reddetti. Morales ülkeye döndükten sonra bakanlarının belirlenmesine müdahale etmek istediyse de Arce buna imkân vermedi. Morales’in görevden alınmasını istediği bakan ve üst düzey bürokratları görevde tutma konusunda direndi ve kimi zaman bu konuları kamuoyu önünde tartışmaktan da çekinmedi. Öte yandan Morales ile Arce arasındaki ayrışma parlamento grubuna da yansıdı. MAS vekilleri Morales’ciler (Evistas) ve Arce’ciler (Arcistas) olarak bölündü, hatta kimi zaman Arce’nin talepleri meclisteki Morales destekçileri tarafından veto edildi. Bu ayrışma, kaçınılmaz olarak sivil toplum alanlarına da yansıdı. Zira geçtiğimiz Ağustos’ta yapılan bir sendika konfederasyonun temsilci seçiminde iki liderin destekçileri arasında kavga çıktı ve 450 kişi yaralandı. 

Morales ile Arce arasındaki gerilim, Bolivya solundaki en büyük ayrışma olsa da başkan adaylığı yarışında unutulmaması gereken bir cephe daha var: David Choquehuanca. 2020 seçimlerinde de ismi aday adayları arasında geçen Choquehuanca, halihazırda devlet başkan yardımcılığı görevini yürütüyor. Yerli kimliği ve toplumsal hareketlerle ilişkilerinin güçlü olması Bolivya solunda öne çıkmasını sağlıyor. Solun aday adayları arasında Morales partisinden en güçlü desteği alan lider olsa da anketler, Bolivya seçmeninden en çok desteği alan liderin Arce olduğunu gösteriyor. Darbeden sonraki ilk seçimlere tek adayla girmeyi başaran ve seçimi kazanan Bolivya solu, bugün parçalı bir yapıda. Seçime yaklaşık iki yıl kala başkan adayı olduğunu açıklayan Morales’in açıklamasında hem aşırı sağın hem de hükümetin saldırıları karşısında zorunlu olarak bu misyonu üstleneceğini söylemesi de uzlaşmak için daha fazla emek verilmesi gerektiğini gösteriyor.