“Zohan’a Bulaşma” iyi niyetli şeyler söylemeye gerçekten çalışıyor ama Yahudi ve Arap stereotiplerine dayalı seviyesiz bir komedi olmanın ötesine gidemiyor...

Aslında “Zohan’a Bulaşma” mesajını adında taşıyor. ‘Borat’ ve ‘Recep İvedik’e bayılanlardansanız tabii, diyeceğimiz yok, Zohan’a bulaşın. Film ikisinin arasında bir yerlerde duruyor. Espriler kaba saba ve cinsellik yoğun. Her tür doğruculuk kapı dışarı edilmiş. Tabii, doğruculuğa prim vermemeyi çok ‘cool’ bulanlardansanız, yine diyeceğimiz yok. Top yerine kedi sektirmeceyi çok komik bulanlar çıkacaktır; film bu alt tarafı değil mi? Hem o gerçek kedi değil ki! Tabii asıl sorun kedilerde değil, politik mesajlarda ama valla o konuya girmekten de çok sıkıldım. Ama çare pek yok.

Zohan (Adam Sandler) bir süper kahraman filmde. Ama Süpermen değil de James Bond’un komik versiyonu şeklinde. O bir Mossad ajanı. Ya da filmdeki tabiriyle kontr-terörist. Arapların payına düşen de teröristlik oluyor haliyle.

ADAB-I MUAŞERET BİLMEYEN 3. DÜNYALI

Ama Zohan, iyi kalpli ve de hatta barışçı biri bir yandan da. Aslında istediği tek şey New York’a gidip kuaför olmak ve insanların saçlarına ‘ipeksi bir yumuşaklık’ vermek. Gerçek hayattaki karşılıkları gibi, kendisine taş atan çocukların gözünü bağlayıp kurşunlamıyor. Attıkları taşları onlara, balondan yapılmış heykeller biçiminde geri veriyor. Araplar da mutlak kötü çizilmiyorlar öte yandan. Ama bariz bir şekilde İsrailli karşıtlarından daha salaklar ve sonuçta onlar sorunu yaratanlar. İsrail devleti terörist olacak değil ya? Arapların salaklıkları eczaneden nitrogliserin almaya gitmek ve nitrogliserin yerine aldıkları kremi patlayıcı sanmaya kadar varıyor.

Zohan emeline ulaşıyor sonuçta ve New York’a gidiyor. Fakat iş bulabildiği tek kuaför salonu Araplara ait bir dükkân. Zohan saçını yaptığı yaşlı kadınlara, iş sırasında şeyini sürtüyor ve onlar da çok menun oluyorlar. Daha sonra da arka odada daha fazla hizmet veriyor yaşlı kadınlara Zohan. Film kaba saba demiştim, değil mi? Borat misali Adam Sandler’ın çıplak kıçını da yerli yersiz görüyoruz. Zaten o da onun gibi dünyanın ‘ilkel’ bir bölgesinden ‘uygarlığa ışınlanmış’, adab-ı muaşeret bilmeyen bir üçüncü dünyalı.

‘KAPİTALİST RÜYA’ MESAJINI YUTMAYIZ

Sonra civarda oturan Yahudilerle Arapları birleşmeye götüren bir süreç yaşanıyor. Çağımızın büyük belası, emlak spekülasyonu ya da kentsel dönüşüm o semte de uğruyor. Zohan’ı deşifre eden Araplarla Zohan sonuçta el ele veriyorlar ve emlak spekülatörlerinin tuttuğu faşist provakatörlere karşı mücadele veriyorlar. Bunlar sahalarda görmek istediğimiz şeyler tabii de yine de kurtarmıyor.

Herkes Amerika’ya gelse ve ekonomik çıkarları peşinde barış içinde birbirini yemeden koşsa tarzı bir kapitalist rüyası mesajını yutmakta güçlük çekiyoruz. Arap-İsrail meselesi sanki bu ‘gerçeği’ algılayamamış ve birbirine benzediği halde eski önyargılarından kurtulamamış bireylerden kaynaklanan bir sorunmuş gibi. Sonuçta “Zohan’a Bulaşma” iyi niyetli şeyler söylemeye belki de gerçekten çalışıyor ama Yahudi ve Arap stereotiplerine dayalı seviyesiz bir komedi olmanın ötesine gidemiyor. Yine de basın gösterimi sırasında epey gülen vardı, ben de birkaç kez güldüm.

 

Zohan’a Bulaşma

Orijinal Adı: You Dont’t Mess with the Zohan Yönetmen: Dennis Dugan Oyuncular: Adam Sandler, John Turturro, Em anuelle Chripui, Nick Swardson, Lainie Kazan, Rob Schneider, Dave Matthews Türü: Aksiyon, Komedi Ülke: ABD Süre: 113 dakika