Geçen haftaki yazımın başlığı Fabrikaların İşgali (13 Aralık), o yazıdan üç hafta önceki yazımın ise GM’in Batışı Vesilesiyle idi(21 Kasım). Bu yazıyı yazarken önüme açtığım günün...

Geçen haftaki yazımın başlığı Fabrikaların İşgali (13 Aralık), o yazıdan üç hafta önceki yazımın ise GM’in Batışı Vesilesiyle idi(21 Kasım). Bu yazıyı yazarken önüme açtığım günün gazetelerinde ise iki haber yan yana: Otomotiv Devleri Kontak Kapattı ve Brisa’da Şalter İndi (Cumhuriyet, 19 Aralık). Başlıklarda yapılan şirinlikler, yaratıcılıklar bazen haberin muhtevasını aksettirmekten uzaklaşıyor. Durumun kontakla veya şalterle ilgisi dolaylı; gelişmelerin özünü bu başlıklar aksettirmiyor.

Adını koyalım yaşananların: Hem ABD’nde hem Türkiye’de otomobil şirketleri işten çıkarmalarla yetinmeyerek, fabrikaları kapatıp, üretimi durdurmuşlardır. “Kontak kapatma” denilen bu!

Brisa’da da, benim en son Lastik-İş Sendikası’ndan aldığım bilgilere gore patron 64 işçiyi işten çıkarttığı için, zaten kendi geleceklerine ilişkin muazzam bir tedirginlik yaşayan 1200 işçi fabrikayı işgal etmiştir. İki gecedir fabrikada yatıp kalkmaktadırlar. Sendika 64 işçinin geri alınması ve iş güvencesi sağlanması talepleri ile işveren ile görüşmeye çalışırken, işveren de mahkemeye başvurarak işçilerin kolluk kuvvetleri ile fabrikadan çıkartılması sürecini başlatmıştır. “Şalter inmesi” de bu!

ABD’de nedense otomotiv sektörü finans sektörünün gördüğü ilgiyi görmüyor. ABD devleti alelacele 3 trilyon dolar civarında bir parayı finans kumarbazlarına dağıtırken, 25-30 milyar doları otomobil sektörü için bulamıyor! Oysa, bu sektörün çökmesi ile oluşacak ekonomik ve sosyal zayiat olağanüstüdür. Yinelemekte yarar var. Bu sektörde 3 milyonun biraz üstünde emekçi çalışıyor. Fiilen otomobil üretiminde çalışan sayısı 2008 başında 151 bin civarında idi, Ekim başında 127 bine düştü; 490 bin civarında parça üretiminde çalışan vardı, o sayı da 415 bine indi. Tamirat sektöründe 864 bin, toptan dağıtımda 340 bin ve de satış galerilerinde 1milyon 200 bin civarında işçi çalışıyor (GM’in Batışı Vesilesiyle, Birgün, 21 Kasım). Ve işte böylesine büyük ve reel mi reel bir sektörün üç devinden Chrysler üretimini bütün fabrikalarını kapatarak bir ay durdururken, Ford 10 fabrikasını bir hafta daha kapatmaya, GM de işten çıkartmaların yanısıra bir fabrikasının yapını durdurmaya karar verdi. Bizde de hem Oyak Renault hem Tofaş ücretli izin adı altında binlerce işçiyi zorunlu “tatil”e gönderirken, şimdi bunlara dizel enjeksiyon sistemleri üreten Bosch da kendi uzatmalı “tatil”iyle katıldı. Kısacası işsizlik hayaleti kıta tanımaksızın herkesin üzerinde dolaşıyor.

Otomotiv sektöründeki bunalım ile Brisa’daki gelişmelerin ilişkisini de gözden uzak tutmamak gerekiyor. Az otomobil tüketimi, az otomobil üretimi, o da az lastik üretimi ve sonunda her iki sektörde de işsizlik demek. İşte Brisa işgalinin önemi bu noktada başlıyor. 200 civarındaki Chicago’lu işçi fabrikalarını işgal ettiğinde o eyaletin milletvekilinden Obama’ya kadar herkes işçilerin yanında tavır alıp, şirketin defterlerini açmasını talep etti. Sonunda bankalar şirkete kredi musluklarını açmak zorunda kaldı ve işçiler haklarını 5 günlük işgal sonunda elde ettiler. Bizim politikacılardan emek yanında tavır almalarını beklemek abesle iştigal olur. Ama toplumun geri kalan kesimlerinde Brisa’nın yürekli işçilerinin desteklenmesini sağlamanın tam zamanıdır.