Birleşik Krallık’ta yaşanan yaşam maliyeti krizi, milyonlarca insanın gıdaya ve barınmaya erişimini zorlaştırdı. Bu esnada kralın taç giyme töreni düzenlendi. Toplam maliyetin 250 milyon sterlin olduğu söylenen bu tören, kraliyet ailesinin temsil ettiği her şeyi özetler nitelikte: Ayrıcalık, yolsuzluk ve gelir adaletsizliği.

Britanya Kraliyeti adaletsizliğin sembolü
Taç giyme töreni esnasında monarşi karşıtları sokağa çıkarak "Benim kralım değil" sloganları attı. (Fotoğraf: AA)

Farrah KOUTTEINEH

Birleşik Krallık’ın dört bir yanına, üzerinde Kral Charles’ın portresi basılı Birleşik Krallık bayrakları asıldı. Tüm süpermarketlerde de bayrak reyonları kurulmuş. İnsanlar birbirlerini “Kral’a bağlılık yemini etmeye” çağırıyorlar. Adeta bir kâbus yaşıyoruz. Birleşik Krallık topraklarında büyürken, küçük yaştan itibaren kraliyet ailesine itaat etmesi gereken tebaasına mensup olduğunuz size adeta bilinçaltı düzeyinde hissettiriliyor. Ailenin sürdüğü lüks yaşamı sorgulamamanız ve vergileriniz ile finanse edilmesini de doğal karşılamanız bekleniyor. Kraliyet ailesi mensuplarından biri evlenince ya da doğum yapınca okulda partiler düzenleniyor. Tüm gazete ve dergilerde bir anda kraliyet ailesi mensuplarını görmeye başlıyorsunuz. Sabah programlarında “uygun fiyata” onlar gibi giyinmenin ipuçları veriliyor.

BİRİLERİ KEMER SIKARKEN BİRİLERİ ŞATAFAT İÇİNDE

Kraliyet ailesi, vergisini ödeyen sıradan vatandaşa “siyaseten etkisiz” fakat turizm açısından faydalı bir olgu gibi gösteriliyor. Fakat gerçekler pek böyle değil. Gerçekte aile, kendi çıkarı için hükümete lobi yapmaktan çekinmiyor ve ülkenin turizm gelirine katkısı yüzde birden de az. Vergi cennetlerine para kaçırıyorlar, ülkedeki gelir adaletsizliği ve süregelen yoksulluğun baş temsilcisi rolünü üstleniyorlar.

Kral III. Charles’ın taç giyme töreninin yaklaşık maliyetinin 250 milyon sterlin olduğu tahmin ediliyor. Geçtiğimiz sene yapılan kraliyet harcamaları hâlihazırda tarihin en yüksek seviyesindeydi. Kraliçe’nin hükümdarlığının 70’inci yılı için düzenlenen törenlere 28 milyon sterlin, cenazesine 10 milyon sterlin, diğer senelik giderlere ise 100 milyon sterlin harcanmıştı. Kraliçe Elizabeth döneminin son bulup, Kral Charles dönemine geçilmesinin vergi mükelleflerine toplam maliyetinin 6 milyar sterlin olacağı öngörülüyor.

Bir yandan bunca israf yapılırken, diğer yandan ülkedeki yaşam maliyetlerinin artması ve Muhafazakârların peşi sıra yürürlüğe koyduğu kemer sıkma politikaları milyonlarca insanı yoksulluğa sürüklüyor ve ülkenin yarım yüzyıldır gördüğü en kötü enflasyon dalgası devam ediyor. Seçimle değil, miras yoluyla sürdürülen iktidarları için harcadıkları kamu kaynakları akıl almaz boyutta ve aynı esnada ülkedeki 14 milyon insan beslenmeye para ayıramaz durumda. Yoksulluk sınırı altında yaşayan çocuk sayısı bir senede iki katına çıkarak dört milyon düzeyini aştı ve ülkede faaliyet yürüten 2 bin 500 gıda bankası, evlerini ısıtmaya parası yetmeyenler için 13 bin ortak “sıcak ev” var.

Buckingham Sarayı’nın kısa süre önce restore edildiğini de unutmayalım. Bunun maliyeti de 369 milyon sterlin oldu. Sarayın 775 odası genellikle boş duruyor. Bu esnada ülkede 271 bin evsiz var.

Kısa süre önce yayımlanan bir istatistiğe göre senede 90 bin kişi, yoksulluk kaynaklı ölümler neticesinde hayatını kaybediyor. Yani saatte ortalama 10 kişi…

Ülkenin toplam turizm geliri senelik 131 milyar sterlin dolaylarında. Kraliyet ailesinin bu gelire katkısı ise yalnızca 48 milyon sterlin. Fakat kraliyet yanlılarının başlıca savunması halen “turizm gelirleri” olmaya devam ediyor. Kraliyet ailesinin, bilhassa Kral Charles’ın adı, sayısız yolsuzluk skandalına karıştı. Charles’ın bireysel servetinin 1,8 milyar sterlin olduğu düşünülüyor. Annesi öldüğünde kendisine “vergisiz” şekilde miras kalan 15,2 milyarın yanında tabii devede kulak kalıyor. Bu rakamlar yalnızca birer tahmin niteliğinde çünkü kraliyet arşivleri halktan gizli tutuluyor. Aile hakkında veriler bilgi edinme kanunu kapsamı dışında tutuluyor ve ailenin serveti bu sayede gizli tutuluyor.

Kraliçe Elizabeth’in 1992 yılında yaptığı meşhur bir konuşmada, “Kraliyet dahil hiçbir kurum, kendilerine sadakat ve destek bahşedenlerden sır saklama hakkına sahip değildir” ifadeleri yer alıyordu. Bizzat Kraliçe, İngiliz hükümetine lobi yaparak kişisel servetini gizleyecek yasaların yürürlüğe konmasını sağladığında, bu ifadelere dair derin çelişki herkese malum olduğu. Tüm kurumlara uygulanması gereken şeffaflık kurallarını savunuyor, pratikte ise tersini yapıyordu.

Kral Charles annesinin 15,2 milyar sterlin değerindeki varlıklarının yanında, siyasi çizgileri aşma ve kişisel çıkarları için hükümetlere lobi yapma gücünü de miras aldı. “Kara Örümcek Belgeleri” denen bazı belgeler, Prens olduğu dönemde şahsi mektuplar ve birebir toplantılar vasıtasıyla bakanlara lobi yaptığını ortaya çıkardı.

Tony Blair’e kişisel mektuplar yazarak hükümetin savunma harcamalarını artırmasını talep etmiş, Irak’ı istila eden İngiliz birliklerine daha fazla silah sağlanmasını istemişti. 2017’de patlak veren Cennet Belgeleri skandalında da adı geçiyordu. İlerici iklim politikalarına karşı faaliyet yürüten denizaşırı bir şirkete Charles’ın bizzat yatırım yaptığı ortaya çıkmıştı. Aynı belgelerde Kraliçe’nin de Cayman Adaları ve Bermuda gibi vergi cennetlerine milyonlarca sterlin kaçırdığı ortaya çıkmıştı. Son patlak veren skandallardan biri ise “Onur için Nakit” adıyla kayıtlara geçti. Charles’ın kurduğu hayır kurumunun Komutan, Subay ya da Üye gibi imparatorluk nişanları için üçüncü kişilerden büyük miktarda bağış aldığı öne sürüldü.

HALKTAN ÇALDIKLARINI HALKA GERİ VERME VAKTİ

Eski parlamento üyesi Tony Benn’in şu sözlerini hatırlamamak mümkün değil: “Kalıtsal monarşiyi savunmak, toplumumuzu zehirleyen imtiyaz ve himaye kültürünü sürdürmekten başka bir işe yaramıyor. Kraliyetin ülkeyi yönetenler tarafından önemli görülmesinin sebebi tam olarak bu.” İngiliz Kraliyeti gibi sınıfsal ayrımları sürdürmeye dayanan kurumlar, hak edilmemiş imtiyazların ve İngiliz toplumunun kılcal damarlarına nüfuz eden eşitsizliğin bariz birer sembolü.

Taç giyme törenine ayrılan 250 milyon sterlinin hiçbir sterlini bu amaç için harcanmamalı. Kamu kaynaklarına ait hiçbir sterlin, ülkenin emekçilerini ezmesiyle ve dünya halklarını kolonileştirip sömürmesi ile nam salmış bu seçilmemiş, kalıtsal ve elitist hanedanlık için harcanmamalı. Vergi mükelleflerinin parası, vergi mükellefleri için harcamaları; hele ki ihtiyaçlar kapıya dayandığında. Özel mülklere ve denizaşırı vergi cennetlerine gizlenmiş servet, kraliyet ailesinin talan ettiği halklara ve ülkelere tazminat olarak geri ödenmeli.

İngiliz kolonicilerin 1905 yılında Güney Afrika’dan çaldığı ve dünyanın en büyük elması olan Cullinan Elması, taç giyme töreni esnasında Charles’ın asasına takılıydı. Elması iade etmek, iyi bir başlangıç olabilir.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: The New Arab