Zorbanın bayramı, aklın para etmediği gündür. Zorba kendi ‘aklının’ dışında diğerlerinin, özellikle emek güçlerinin...

Zorbanın bayramı, aklın para etmediği gündür. Zorba kendi ‘aklının’ dışında diğerlerinin, özellikle emek güçlerinin, aydınların aklının dumura uğramasını hep candan arzular. Ne zaman ki bu gerçekleşir işte o gün bayramıdır zorbanın. Fakat tarih boyunca daima aklın ışığı var olmuş ve köstebek/ışık ilişkisi içinde ıstırapla yaşamıştır zorba.

Ve bu gün, kendi bayramına böylesi uzak iken; emeğin, emekçinin bayramı üzerinden popülizm yapmaya çalışıyor kendince..
Hükümet sözcüsü açıklıyor; Bakanlar Kurulu karar almış “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı” olacakmış. Yıllardır işçi bayramı olarak kutlanan 1 Mayıs emeğin, emekçinin meşru bayramıdır zaten ve Erdoğan hükümetinin meşruiyet bahşetmesine de hiç ama hiç ihtiyacı yoktur.

1 Mayıs 1977’nin hesabını verememiş bir devlet yapısı hâlâ ortada iken; “Herkes her istediği yerde miting yapamaz. Bu iş için ayrılmış yerler vardır ve bizde parti olarak mitinglerimizi oralarda yapıyoruz” diyor Bakan Çiçek ..
Taksim Meydanı herhangi bir meydan değildir sayın Çiçek. Kralın asası kral için ne kadar önemli ise, ne kadar önemli ise kafa kafaya tokuşmak faşistlerce ve ne kadar önemli ise türban AKP’lilerce en az o kadar önemlidir Taksim Meydanı emekçiler için. Taksim emek güçleri için bir semboldür. Ve işçinin bayramı da orada kutlanmalıdır. Orada da kutlanacaktır.

Televizyondan izliyorum bakanın yüzü bir ekşi bir ekşi sormayın. Bir de 1 Mayıs tatil günü olsun yollu bir talep var. Lafı bile tüylerini diken diken ediyor. 1 Mayıs tatil ilan edilecekmiş. Olur mu hiç. Cadılar bayramı olsa neyse…
Devam ediyor sayın Bakan; “1 Mayıs tatil ilan edilemez. Zira ülke ekonomisinin durgunluk içinde bulunduğu bu günlerde bir günlük iş kaybı büyük zararlara neden olur”. Her yıl en az yedi gün tatil yapılan dini bayramlarda ülke kayba uğramıyor da nedense bir günlük işçi bayramında ülke ekonomisi altüst oluyor. Tatil söylemi son derece rahatsız ediyor hükümeti. Hükümet emeğin değil de liberal-muhafazakâr güçlerin (sermayenin, siyasi İslam’ın) hükümeti olursa rahatsız olur elbet.
Bugün 23 Nisan..
Aslında hükümet gömleği ilk düğmeden itibaren yanlış iliklemiş. Nereye baksanız terslik, neye dokunsanız dökülüyor. Bugün 23 Nisan, başka bir bayram. Arka sokaklarında seksen bin çocuğun yoksul dolaştığı bir ülkede çocuklara ithaf edilmiş bir bayram.

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Haber Ajansı (MİHA) muhabirlerinin, MİHA’lı öğrencilerin bir röportajlar derlemesi var elimde: “Çıplak Kralın Terzileri” Tayyibe Önel’in röportajı: İstanbul’da, Yavuztürk’ün çocukları Mazlum, Muhammed, Okan, Hüseyin… Bu ülkenin çocukları, 23 Nisan çocukları…
Röportajdan kısa bir alıntı:
“Muhammed yerden kırık bir şişe buluyor ve kolunu kesiyormuş gibi yapıyor. Sonra arkadaşlarına uzatıyor, kesecekmiş gibi.
Muhammed kırık şişeyi arkadaşlarına uzatarak, “Ben Polat’ım!”
Hüseyin: Bende Çakır’ım o zaman.
Aralarında konuşmaya devam ediyorlar.

Okan: Ben polis olacağım.”
Muhammed: O zaman ben terörist olurum.
Arada farklı şeyler de konuşuyorlar ama konu yine “terörist” olmaya geliyor. Muhammed arada sırada, “terörist olucam” diyor. Bir çocuğa sorulduğunda öğretmen ya da doktor olacağını söylerdi, şimdi bir çocuk neden terörist olmak ister ki!
“Neden terörist olmak istiyorsun?”
Muhammed duruyor,düşünerek yanıtlıyor: Terörist olunca bu mahalledekilerin hepsini öldüreceğim.
“Neden?”
Muhammed: İşte.

Okan: Ben burayı hiç sevmiyorum.Buradakilerin hepsi psikopat.
Ve Ankara’da Halk Sokak’ta geceyarısı gazete üzerinde terörist olmayı düşleyen Rakel’in bebek kozasındaki sokak çocukları…G.Işık’ın şiirindeki gibi;
“Arka sokaklarda çocuklar çocuk değil,
geçim derdinin rütbesiz askerleri,
nöbetsiz çalışıyor gün altında elleri…
Oysa Kızılay Meydanı’nda Melih Gökçek şenlik düzenliyor, Halk Sokağı’na sırtı dönük. Halk Sokak, Fiesta Osman’ın Marmara Adası kadar uzak sanki Kızılay’a.
“Çocuk mantığın uykusudur” demiş Rousseau.
İyi bayramlar çocuklar…
Bayramınız kutlu olsun….