Bütün Avrupa ülkelerinin “sol” milletvekilleri SYRIZA’yı desteklediklerini belirten ortak bir bildiri yayınladı: “Avrupa’da yeniden bir demokratik yükseliş ve solun birleşmesi imkânı doğmuştur”

Bütün SYRIZA’lar birleşin!

SELAMİ İNCE

Avrupa Solu platformuna üye partilerin tüm Avrupa’daki ulusal parlamentolarında ya da Avrupa Parlamentosu’ndaki milletvekillerinden Yunan iktidar partisi SYRIZA’ya destek geldi. Avrupa kapitalizminin ve muhafazakârlığının birleşik hareket ettiğini belirten parlamenterler, solun da birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Bildiride “Yeni Yunan hükümetinin halkın aleyhine olan kemer sıkma politikalarını terk edeceği ve halkın onurlu bir biçimde kendi kendini yönetmesi vurguları yaptığına” dikkat çekildi.

SYRIZA’nın büyük bileşeni Synaspismos, Avrupalı birçok sol, sosyalist, komünist ve özgürlükçü partinin bir araya gelerek 2004’te kurduğu, Türkiye’den Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin (ÖDP) üye olduğu Avrupa Solu platformuna üye. Hem Synaspismos hem de SYRIZA Başkanı olan Yunan Başbakanı Çipras halen Avrupa Solu’nun İkinci Başkanı. Bu nedenle Yunanistan’daki başarı bir anlamda Avrupa solunun da başarısı olarak değerlendiriliyor.

Avrupalı sol milletvekilleri, “bütün Avrupa için solun alternatif olduğunu ve SYRIZA’yı açık desteklediklerini herkese göstermek için” böyle bir bildiri yayınladıklarını açıkladı. Milletvekillerinin bu bildiriyi yayımlamasında etkili olan başka bir önemli gerekçe de şöyle ifade ediliyor: “Ülkelerimizin büyük medyasının ve hükümetlerinin Yunan halkına karşı hakaretlerine karşı durmak…”

SYRIZA YALNIZ DEĞİL
Ocak ayında yapılan Yunanistan seçimlerinde solun sadece Yunanistan’da kazanmadığının, bütün Avrupa’da seçmene bir umut olunduğunun altının çizildiği bildiride, “başka bir Avrupa’nın mümkün olduğunun gösterildiği”, Avrupalı seçmenin “alternatifsiz olmadığının görüldüğü” belirtildi. Özellikle yoksulları daha da yoksullaştıran kemer sıkma politikalarının mecburiyet olmadığının Yunanistan’da görüldüğünün belirtildiği bildiride Çipras hükümetinin politikalarının bütün Avrupa solunun politikaları olduğu vurgulandı.

Bildiride şöyle deniyor: Yunanistan’daki solun başarısının, Yunanistan sınırlarını aşan çok büyük bir anlamı vardır. Çipras hükümeti insanın ön planda olduğu başka bir politika uygulamaktadır. Avrupa Birliği’nin gidişatının esaslı olarak değiştirilmesi ve demokratik yönelim için yeniden bir umut doğmuştur… Eğer ister ve mücadele edersek, egemen siyasete karşı alternatif siyaset üretmek mümkündür ve siyasi güç ilişkileri değiştirilebilir ilişkilerdir…”

Milletvekillerine göre, Yunan hükümeti iktidara geldikten bu zamana kadar olan kısa sürede acilen sosyal sorunların çözümüne dair adımlar attı ve ülke ekonomisinin de halk ve kamu yararına yeniden yapılandırılması için çözümler üretiyor: “Ancak gerçek sorunlar hala kapının önünde çözüm bekliyor. Yunanistan’ın geleceği Avrupa Birliği’nin bundan sonra izleyeceği ekonomi politikalara doğrudan bağlı. Avrupa ekonomi politikaları barışçıl, kalıcı, sürdürülebilir, sosyal - ekolojik gelişmeye yönelik, istihdama ve sosyal güvenliğe dair olmalı. Avrupa Birliği siyasal olarak da aşırı sağcı ve ırkçı politikalara karşı durmalıdır…”

SINIR ZENGİNLE FAKİR ARASINDA!
Almanya, Fransa, İtalya, İsveç, Hollanda, İspanya, Danimarka, Portekiz, Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerin ulusal meclislerindeki sol milletvekillerince imzalanan bildiriyi Avrupa Parlamentosu’ndaki EUL/NGL - Avrupa Birleşik Solu/Kuzeyli Yeşil Sol Konfederatif grup üyeleri de imzaladı. Bildirinin maddeleri kısaca şöyle:

Biz aşağıda imzası bulunan çeşitli Avrupa ülkelerinden parlamenterler olarak bizler:
Yunan halkının mücadelesi ile dayanışma içindeyiz ve yeni hükümetin kemer sıkma ekonomi politikalarına karşı olan ve halkın onurlu kendi kendini yönetme politikalarına geri dönüş politikalarını destekliyoruz.

Ülke hükümetlerimizin ve büyük medyanın inkâr ve önyargılı Yunanistan politikalarını reddediyoruz. Ülkede iflas eden kemer sıkma politikaları yerine yeni bir ekonomik ve toplumsal sistemin kurulabilmesi için, yeni Yunan hükümetiyle, tehdit ve baskı olmadan müzakere yapılmalı.
Hem parlamentolardaki muhalefetle hem de parlamento dışı muhalefetle sosyal yapının tasfiyesini savunan politikalara karşı birlikte mücadele veriyoruz.

Sadece Neoliberal tasfiye politikalarını reddetmiyoruz. Aynı zamanda dayanışmacı, üretici ve kamusal alanı genişleten ekonomi politikalarını savunuyoruz. Siyasal ırkçılığı ve milliyetçiliği reddediyoruz. Bizim politikalarımızın temelini dayanışma oluşturuyor.

Ekonomik, siyasi ve kültürel olarak ülkeleri ve ülke sınırlarını aşan inisiyatiflerin birlikte hareket etmesini savunuyoruz. Vurgulamak gerekirse: Haklar arasında sınır yoktur, sınırlar yukarı ile aşağı arasındadır!

EMEĞİN AVRUPASI KAZANDI
Avrupa Solu’nun oluşturan partiler 2- 5 Aralık 2010 tarihinde Paris’te bir araya gelerek Yeni Avrupa Ajandası’nı karara bağlamıştı. Aslında hem Syriza’nın hem de diğer Avrupa solu üyesi ülkelerin ekonomi ve sosyal politikaları o kararlara dayanıyor.

Üç bölümden oluşan ajanda, ekonomik krizin çeşitli yönlerden analizi ve krizin faturasının yoksullara-işçilere ödetilmeye çalışıldığı tespitiyle başlıyordu. Ajandada ekonomik krizin en önemli nedeni olarak ‘siyasi kriz’ gösteriliyordu.

zeti şöyle: Ajandanın, ‘Avrupa Politikalarının Radikal Demokratikleştirilmesi Zamanı’ adlı birinci bölümünde, AB sınırları içinde, ekonomik krize neden olan siyasi krizin analizi yapılıyor. Bütün kararların işçilerden ve emekçilerden gizli alındığının altının çizildiği ajandada, AB ülkelerinde ve Avrupa Parlamentosu’nda dış politikadan, ekonomik sosyal politikalara, hukuktan yatırımlara kadar bütün alanlarda işçi ve emekçi sınıfının söz sahibi olmadığı, ama bu alanların hepsinde verilen yanlış kararların faturasını bu sınıfların ödediği belirtiliyor. Avrupa’da her geçen gün daha da artan yoksulluk ve toplumsal eşitsizliğin AB projesinin iflası olduğunu belirten ajanda, ‘sosyal bir Avrupa’nın, mümkün olduğunu belirtiyor.

AB ülkelerinin krizden çıkmak için halkın zararına olan tasarruf politikaları uygulamaya başladığını belirten Ajanda, Avrupa Solu’nun buna karşı sokağa dökülen göstericileri desteklediğini ve destekleyeceğini vurguluyor. Avrupa Solu’nun, tam istihdam, insan onuruna yakışır ücret ve emekli maaşı, sağlık ve eğitim sisteminin düzeltilmesi, diğer toplumsal sistemlerin kurulması gibi talepleri desteklediğini belirten Ajanda, başka bir Avrupa’nın mümkün olduğunu göstermek için, toplumsal, demokratik, barışçıl ve ekolojik iyileştirme taleplerine öncülük edeceğini belirtiyor. Ajanda’ya göre, Avrupa Solu, neo liberal politikalara karşı yürütülen muhalefet hareketinin sadece bir parçası ve ‘mücadele eden sendikalar, çevreci gruplar, barış ve eşitlik hareketleri, anti ırkçılar, eleştirel bilim insanları ve IT uzmanları, sosyal forum eylemcileri, eğitim ve kültür birlikleri’ gibi muhalif güçlerle diyalog içinde.

Ajandada bugünkü kapitalizmin ve neo liberal menajerliğinin krizinin, aslında son sınırlarına dayanan sömürgeci, yayılmacı emperyalist sistemin krizi olduğu ve radikal demokratik dönüşümün sağlanması için en geniş cephenin harekete geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

İşte Avrupa Solu, bugün, Yunanistan’da bu ajandayı savunanların iktidarda olduğunu düşünüyor.