3 saat 17 dakikalık filmi 2.400 kişilik salonda çıt çıkarmadan, bir kişi bile dışarı çıkmadan, saygı ve sabırla izledi ve biter bitmez ayağa kalktı ve 11 dakika boyunca alkışladı. “Bu kadar uzun alkış halis miydi?”

Cannes’da alkışlanmak

Cengiz BOZKURT - Oyuncu

İlk kez gittiğim Cannes’da rol aldığım Nuri Bilge Ceylan’ın filmi Kuru Otlar Üstüne 11 dakika ayakta alkışlandı. Festival başkanı Thierry durdurmasa belki daha da alkışlanacaktı. Peki, bu neyin göstergesiydi.

Bu hikâye geliştirmesinden, senaryo yazımına, mekân bakmasından, oyuncu dağılımından ekibin kurulmasına, Erzurum Karayazı İncesu köyünde yeterince kar beklemekten, sayısız tekrarlı sahnelerin muhteşem geçit merasimine, yönetmenin titizliğine ve mükemmeliyetçiliğine, oyunculara, çalışanlara, yardımcı oyunculara, bölge halkına, ücra bir Anadolu kasabasında karlar arasında aylarca sıkışan öğretmenlerimize saygıydı. Sinema sanatına duyulan hayranlıktı.

O salona girmesem, Bilge hocanın hemen arkasında olmasam, gözlerimle görmesem onun şahsında bir autör olarak sinemasına duyulan hayranlık ve saygıyı görmesem inanmazdım. 3 saat 17 dakikalık filmi 2.400 kişilik salonda çıt çıkarmadan, bir kişi bile dışarı çıkmadan, saygı ve sabırla izledi ve biter bitmez ayağa kalktı ve 11 dakika boyunca alkışladı. Son zamanların popüler sorusuyla sorarsak “bu kadar uzun alkış halis miydi?” Evet, kardeşim halisti. Kanlı canlı gördüm ve hissettim. Aslında bu kadar alkışın uzun olmasının bir sebebi de film bitince ayağa kalkan başrol oyuncularını en baştan başlayıp uzun uzun tek tek çeken ve bunu beyazperdeye yansıtan bir kameraman varlığı. Bu orda dünya prömiyerini yapan her filmin ardından tekrarlanıyor. Bu çekimin yayını ne kadar uzun sürerse seyirci o kadar alkışlamak zorunda hissedebilir ama yine de seyirci nezdinde heyecan uyandırmayan bir filmin 10 dakikanın üstünde alkışlanması da nerdeyse imkânsız. 

Fakat Varity dergisine göre son zamanlarda seyirci de bölünmüş durumda. Bu uzun alkış geleneğini çok saygın bulanlarda var, delirenler de var. 

Nuri Bilge Ceylan ustanın Altın Palmiye için yarıştığı Cannes film Festivali’nin ödülleri 27 Mayıs tarihinde açıklandı ama sizleri Cannes tarihi boyunca en uzun alkış alan filmlerine götürmek ve hatırlatmak isterim. 

Pan’ın Labirenti (2006) 

Guillermo del Toro’nun 3 Oscar’lı unutulmaz filmi Pan’ın Labirenti 22 dakika boyuna ayakta alkışlanarak Cannes Film Festivali’nin tarihine geçti. Film, 1940’larda İspanya’daki faşist iktidarın gölgesinde yaşayan Ofelia adlı küçük bir kızın, çareyi hayal gücüyle beslediği fantastik bir diyara saklanmasında bulmasını anlatıyor. Bu masalsı “gerçeklik” üzerinden del Toro, faşizmin korkunçluğunu göz önüne seriyor. 

Fahrenheit 9/11 (2004) 

Michael Moore imzalı belgesel Fahrenheit 9/11, 2004 yılında prömiyer yaptığı Cannes Film Festivali’nde yalnızca 20 dakika boyunca ayakta alkışlanmakla kalmadı, Altın Palmiye’yi de kazandı. Paronoya, korku, belirsizlik ve vatanseverlik kavramlarını bir araya getirip George Washington Bush’un 11 Eylül saldırısının ardındaki gerçeklere ulaşmak yerine Irak’a savaş açmayı planladığını ileri süren belgesel aynı zamanda bazı Suudiler’in nasıl güvenli bir biçimde ve gizlice Amerika’dan çıkarıldığını mercek altına alıyor. 

Mud (2012) 

Jeff Nichols filmi Mud Cannes’dan eli boş ayrılmasına rağmen izleyicilerin beğenisini topladı ve 18 dakika alkışlandı. Filmde iki erkek çocuğun yolları Matthew McConaughey tarafından canlandırılan bir kanun kaçağıyla kesişir. Çocuklar hikâyesinden etkilendikleri bu adamı, uğruna cinayet işlediği gerçek aşkına kavuşturmak için bir anlaşma yaparlar. 

Neon Şeytan (2016) 

Nicolas Winding Refn’in moda dünyası korku filmi The Neon Demon 2016 yılındaki Cannes Film Festivali’nde 17 dakika ayakta alkışlandı, ancak filmin karışık bir tepki aldığını ve bazı izleyicilerce yuhalandığını da belirtelim. Film Los Angeles’a yeni gelmiş olan, kıskanılacak derecede güzel model Jesse’yi (Elle Fanning) takip ediyor ve “tehlikeli güzellik” kavramını ele alıyor. 

Gazeteci Çocuk (2012) 

2012 Cannes Film Festivali’ndeki en bölücü film, övgüler ve yuhalamalar eşliğinde 15 dakika ayakta alkışlanan Lee Daniels imzalı The Paperboy filmiydi. Film genel olarak olumsuz yorumlar alsa da Matthew McConaughey, Zac Efron ve Nicole Kidman gibi yıldızlarla dolu oyuncu kadrosu, alkışlanma süresinin uzamasında etkili oldu. Film, bir idam mahkûmunu içeren bir vakayı araştırmak için memleketi Florida’ya dönen bir gazeteciyi takip ediyor. 

Kefernahum (2018) 

Nadine Labaki, 12 yaşındaki Beyrutlu bir tutuklunun ihmal nedeniyle ailesine dava açmasını anlatan Kefernahum ile 2018 Cannes Film Festivali’nde Jüri Ödülü’nü kazandı.
Prömiyerinden sonra 15 dakika boyunca ayakta alkışlanan film aynı zamanda 2019 yılında Lübnan’ın Oscar adayıydı fakat ödül Alfonso Cuaron’un Roma’sına gitti. 

Belle (2021) 

Japon yönetmen Mamoru Hosoda, 2021’de Cannes Film Festivali’nde Güzel ve Çirkin’den ilham alan Belle ile 14 dakika ayakta alkışlandı. Filmde Suzu, kırsal bir köyde yaşayan utangaç bir lise öğrencisidir. Yıllardır sade ve sessiz bir hayat sürmüştür, ancak devasa bir sanal dünya olan “U”ya girdiğinde, dünya çapında sevilen bir şarkıcı olan Belle olarak yepyeni bir çevrim içi kişilik kazanır. 

Benim Cici Silahım (2002) 

Michael Moore’un Amerika’daki silahlı şiddetin kökenlerini araştırdığı belgeseli Bowling for Columbine 2002 Cannes Film Festivali’nde 13 dakika ayakta alkışlandı ve o yılki jüri tarafından 55. Yıl Özel Ödülü’ne layık görüldü. Film ayrıca belgesel kategorisinde Oscar Ödülü’nü ve yabancı film kategorisinde César Ödülü’nü kazandı. 

Artist (2011) 

Michel Hazanavicius imzalı The Artist 2011 Cannes Film Festivali’nde 12 dakika ayakta alkışlandı ve başroldeki Jean Dujardin’e En İyi Erkek Oyuncu ödülünü getirdi. Film sonrasında 84. Akademi Ödülleri’ne de damga vurarak 10 kategoride adaylık aldı ve bunlardan beşinde ödülü kucakladı (En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Yönetmen, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Orijinal Müzik). 

Elvis (2022) 

Geçtiğimiz yılın en çok konuşulan filmlerinden biri olan Austin Butler başrollü, Baz Luhrmann imzalı Elvis, yönetmen ve oyuncuların yanı sıra Elvis Presley’nin eşi Priscilla Presley’nin de katıldığı Cannes prömiyerinde12 dakika boyunca tezahüratlar eşliğinde alkışlandı. Bu sırada gözleri dolan Butler’ın Priscilla Presley’e sarıldığı duygu dolu anlar da festivalden geriye kalan önemli anlar arasına girdi. 

Benim eklemem, kendi filmimiz bu yıl gösterilen:

Kuru Otlar Üstüne (2023) 

Nuri Bilge Ceylan’ın son filmi Kuru Otlar Üstüne bu yıl Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışıyor. Prömiyerini 19 Mayısta, Nuri Bilge Ceylan, Ebru Ceylan ve Merve Dizdar, Musab Ekici, Deniz Celiloğlu başta olmak üzere oyuncu kadrosunun eşliğinde yapan film 11 dakika boyunca ayakta alkışlandı. Olumlu eleştiriler alan 197 dakikalık filmin Altın Palmiye’ye en yakın adaylarından biri olduğu konuşuluyor. 

Dipnot: Yazı yazıldığında büyük ödülün favori adaylarından biri olmasına rağmen maalesef ödülü kazanamamıştır. Kuru Otlar Üstüne, Merve Dizdar’la en iyi kadın oyuncu ödülüne layık görülmüştür. Merve kardeşimi canı gönülden tebrik ediyorum. 

“Ne yüreklerinin üzerinde yara izi vardır, ne de ellerinde nasır. Sadece alkış tutmaktan şişmiştir avuçları o kadar.”

William Shakespeare