İnsan niye aynı kadına âşık olmak ister? Niye o kadının hem kendisinin hem de başkasının...

İnsan niye aynı kadına âşık olmak ister? Niye o kadının hem kendisinin hem de başkasının sevgilisi olmasını arzular? Niye ebedi bir ergenlikte takılıp kalır? Bütün bu sorular ve daha fazlası üzerine düşünmek, iyi bir film seyretmek için filme bakmak lazım... 
 
Daha birkaç hafta önce kendilerini ‘kaybeden’ olarak tanımlayan iki erkeğin hikâyesini izledik ‘Kaybedenler Kulübü’nde. Şimdi de durumlarını ‘çaresiz’ olarak tanımlayan iki erkek arkadaşın hikâyesiyle ‘Bizim Büyük Çaresizliğimiz’ var karşımızda. Bu melankoli, bu hüzün sinemada karşımıza çıkan erkeklerin bir nevi alamet-i farikası oldu. Bu duygu durumunun örneklerine önde gelen yönetmenlerimizin tümünün filmlerinde bolca rastlanılabilir. Tabii tıpatıp aynı insanlar değil anlatılanlar ama ‘tutunamama’ hali bir şekilde hepsinde ortak.
 
‘Bizim Büyük Çaresizliğimiz’in kahramanları gerçek anlamda değer verdikleri insanları kaybeden insanlardan oluşuyor. Film daha başında bir kayıpla başlıyor. Doğrudan doğruya bir yas ortamına giriyoruz. Trafik kazasında anne ve babasını kaybediyor Nihal. Nihal daha rüştünü yeni ispat etmiş bir üniversite öğrencisi, 19-20 yaşında var yok; çocuk olmasa da yetişkin de değil. Abisi Fikret anne ve babalarının öldüğü kazayı hafif atlatmış ama Almanya’ya dönmesi gerekiyor ve Nihal’i tek başına bırakamayacağını düşünüyor. Nihal’i liseden arkadaşları Çetin ve Ender’in yanına bırakmak ona en uygun çözüm görünüyor. Böylece sahne kuruluyor. Çetin, Ender ve Nihal birlikte, aynı evde yaşamaya başlıyor ve ‘alternatif bir aile’ oluşturuyorlar. İki adam 40’larına merdiven dayamışlar ama hâlâ üniversite öğrencisi gibi aynı evi paylaşıyorlar. Ve yaşça artık çoktan yetişkin sayılsalar da belli ki kendilerini hâlâ Nihal’in akranı hissediyorlar. Bu alternatif aile baştan arızalı bu nedenle. Çünkü erkeklerin ikisi de bir yandan baba rolü oynarken bir yandan da Nihal’in sevgilisi olmayı hayal ediyor. Daha da ilginci, bu iki erkeğin geçmişten beri aynı kadına âşık olmak gibi bir fantezileri de var. En yakın arkadaşları Fikret’in kız kardeşi Nihal bu fantezinin nesnesi haline geliyor. Ama fanteziler gerçekleştiklerinde kâbusa dönüşür. Bu kâbusun gerçekleşmesine izin vermeyecek kadar kendilerine saygıları var Allah’tan iki arkadaşın. Nihal de bir yandan baba yerine koyduğu bu erkeklere ilgisiz kalmıyor ama o da imkânsızlığı fark ediyor kısa sürede. Filmin adında çaresizlik diye adlandırılan şey, bu aşkın hayata geçememesi ama aslında her üçü için de tek çare tam da bu, yani bu aşkın hayata geçmemesi. Geçmesi halinde kimse o evden sağ çıkmazdı. Fiziken ölmezlerdi tabii ama ruhen büyük yara alırlardı. Çetin’le Fikret’in arkadaşlığı bozulur, kendilerine kız kardeşini emanet etmiş Fikret’e hesap veremezler,  Nihal’in onlara güveni sarsılır ve kimsenin kendisine saygısı kalmazdı. Alternatif aile, ensest yaşanan bir aileye dönüşürdü. Bu felaketin gerçekleşmemesinde Çetin’in abisi Murat’ın “kendinize mukayyet olun” uyarılarının da önemli bir rolü var. Murat demişken bir başka büyük kayıptan daha söz etmek gerekiyor. Çetin ve Murat da Nihal gibi, ailelerini bir trafik kazasında yitirmişler. Çetin’e babalık yapmak Murat’a düşmüş. Murat bu sorumluluk altında sertleşmiş, kendi deyimiyle “takır, tukur” bir adam olmuş. Bir üçüncü kayıptan daha söz edilebilir, o da Ender’in bir türlü etkisinden kurtulamadığı eski sevgilisi. Kısacası bu üçlü ‘kaybedenler kulübü’ adını rahatlıkla alabilirmiş. Üstelik bu sefer kaybetmekle kastedilen çok daha somut, çok daha görünür durumda.
 
ÇETİN VE ENDER GERÇEK İNSAN OLSALAR
 
Filmin yönetmeni Seyfi Teoman bir söyleşisinde, Çetin ve Ender’i iktidarsız (cinsel işlev bozukluğu anlamında değil) olarak tanımlıyor. Çetin ve Ender gerçek insanlar olsalar ve biz onlara bu özelliklerinden memnun olup olmadıklarını sorsak bana kalırsa memnun değiliz derlerdi. Çünkü filmde patetik bir durumları var ikilinin. Kendilerine ait bir hayat kuramamış ve pek kurma umudu da olmayan insanlar Çetin ve Ender. İnsan niye aynı kadına âşık olmak ister? Niye o kadının hem kendisinin hem de başkasının sevgilisi olmasını arzular? Niye o kadına tek başına sahip olmak istemez? Niye ebedi bir ergenlikte takılıp kalır? Bütün bu sorular ve daha fazlası üzerine düşünmek ve iyi bir film seyretmek için ‘Bizim Büyük Çaresizliğimiz’e gitmekte yarar var. Filmin bu yıl Berlin Film Festivali’nde Türkiye’yi temsil ettiğini de hatırlatırım.