Ben bu yazıyı yazarken üç gazete sözleşmiş,  tam sayfa manşetten Sümeyye Erdoğan’a suikast yapılacağı haberini veriyordu. Önümüzdeki hafta tartışılacak yeni bir konumuz oldu. Paralel yapının başındaki isim “Sümeyye’yi Bitirin” emrini vermiş. Emre Uslu da araştırıp Amerika’nın en psikopat kiralık katillerinden birini bulmuş, devreye CHP’nin de girmesiyle ittifak tamamlanmıştı. Haberleşmenin Twitter üzerinden yapılmış olması ise istihbarat servislerini hayrete düşürecek nitelikte bir buluş, tebrikler. Her koşulda AKP tüm bu saçmalıklara inanacak %40’ın üzerinde seçmene sahip olduğunu biliyor. Yalan, dolan ve talanı inançla paketleyip makbul bir şeymiş gibi göstermeyi başaran  AKP toplumun cehaletinden besleniyor. Cahil olmayanlar da iktidar çevresinden nemalandıkları rant alanlarından vazgeçemiyorlar.

Şımarık prens
Bu olası yalan haberde hedefteki ismin Bilal değil de Sümeyye olması ilginç ve beklenen bir nokta. Elbette bir nedeni var; 17 Aralık’ın  en önemli isimlerinden biri olan Bilal Erdoğan’ın namlunun ucundaki isim olması AKP seçmeni nezdinde ne kadar önemsenirdi? Yolsuzluk nedeniyle vicdanen rahatsızlık duyan bir kısım AKP seçmeni için Bilal Erdoğan şımarık bir veliaht prensten daha fazlası değil. Sümeyye ise Meclis’e girmeye hazırlanan bir vekil. Oligarşilerden beslenen Türk siyasetinde AKP’nin başına geçmesi en kuvvetli isim. Sümeyye mağduriyet adına Bilal’den çok daha doğru bir isim. Hem bu sayede siyasi kariyeri de yavaş yavaş dizayn edilmiş olacak. Erdoğan çıkıp “benim biricik kızıma suikast tertip ettiler” diye gürleyecek.
Suikast planın içinde bir CHP’linin yerleştirilmiş olması CHP’nin derin devlet içindeki rolü edebiyatıyla kullanılarak seçim süresince kullanılacak malzemelerden biri olacak. Cemaat AKP’ye ilişkin bildiği daha vahim belgeleri kamuoyuna sunmadığı sürece AKP bu malzemeleri her daim yaptığı gibi cilalayarak toplumu kutuplaştırmaya, kutuplaştırarak kazanmaya devam edecek.

Bu haberle hem İç Güvenlik Yasası hem de cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle Birleşik Haziran Hareketi’ni hedef alan tutuklamalara ilişkin haberler gölgelenmiş olacak.

Suikast planıyla İç Güvenlik Paketi’nin ne denli önemli olduğunun altı çizilecek. Zira paketteki maddelerden biri olan olağan şüphelilerin gerektiği koşullarda taşınmazlarına ve gelirlerinin dondurulması ve el konulması maddesi doğrudan Cemaat’i hedef alıyor. AKP içinde suç unsurları barındıran uygulamalarda birçok kez Cemaat’e ortaklık ettiğinden bu meselenin üzerine gidemiyor. Elindeki tek koz Cemaat’in basın organlarını susturmak. Mevcut yasalar buna olanak vermediği için yapabileceği yegane şey İç Güvenlik Yasası’yla birlikte Cemaat’in tüm gelir yapılarını bitirmek, taşınmazlarına el koyarak Cemaat medyasını susturmak. Daha fazla güç ve otorite için ülkeyi germenin, insan hayatı ve zamanıyla oynayan yalanların, basın etiğini yerle bir eden haberlerin biteceği, paranın alamayacağı yegane şeyin vicdan olacağı günleri düşlemek hayalcilik. AKP’nin Türkiye’yi getirdiği durum bu, değişmeyecek, düzelmeyecek, daha da berbatlaşacak.

İç güvenlik
Son bir haftada Türkiye’de yaşananlar her şeyin özeti; her şey bir yerinden siyasi iktidara, söylem ve uygulamalarına dayanıyor. Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle halen tutuklu olan Onur Kılıç söylediği hemen her şeye imza atabileceğim, hakiki bir insan, arkadaşım. Edirne’de şahane bir Kültür Evi ortaya çıkaran, bir keresinde ziyaret ettiğim, orada tanıştığım isimlerden biri olan Kadir Yavaş Onur Kılıç ile aynı gerekçeyle tutuklanmış genç bir arkadaşımız. Nuh Köklü ise birçok protestoda rastladığım bir türlü tanışamadığım, AKP’nin söylemleri sonucu kar topu oynarken katledilmiş bir basın emekçisi. Bunları kendimi önemsemek adına yazmıyorum. Aksine çemberin ne denli daraldığını ifade etmek için yazma gereği duyuyorum. İç Güvenlik Yasası’yla birlikte bu çember daha da daralacak, bir yerinden hepimize dokunacak, tanıdıklar artacak, sıra hepimize gelecek.