Hatırlarsınız. Geçtiğimiz ay İstanbul’daki bir hayvanat bahçesi için Hollanda´dan ithal edilen 5 Ceylan, ülkeye girişleri ‘yasak’ olduğu gerekçesiyle kargo şirketinin deposunda rehin tutulmuştu.

Hatırlarsınız. Geçtiğimiz ay İstanbul’daki bir hayvanat bahçesi için Hollanda´dan ithal edilen 5 Ceylan, ülkeye girişleri ‘yasak’ olduğu gerekçesiyle kargo şirketinin deposunda rehin tutulmuştu. Hayvancıklar kendilerini yaşam boyu “kafeste tutacak” ithalatı yapan ‘Hayvanat Bahçesi’ sahibinin(!) ve “uyutmaya/öldürmeye” hazırlanan Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı bürokratlarının gazabına uğramışlardı adeta. Korku ve tedirginlik içinde işkence çekiyor, yaşam mücadelesi veriyorlardı. Olayın kamuoyuna yansıması üzerine, hayvan hakları savunucuları ve hayvan korumacılar Ceylanların doğalarına uygun bir ortama ‘derhal’ nakledilmeleri yönünde kamuoyu oluşturmaya çabalamış bu arada da gelişmelerden ve geleceklerinden habersiz güzel Ceylanların ‘yaşam haklarının’ ellerinden alınmaması için Tarım ve Köy İşleri Bakanı M. Mehdi Eker’e de çok sayıda tepki mektubu göndermişlerdi. Hayvanların uyutulması (öldürülmesi) gündemdeydi ve ‘an’ meselesiydi... Bakana gönderilen “Hayvanları Koruma Yasası” ve “Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi”ni anımsatan mektupları , o tarihlerde beytullaho@kkgm.gov.tr adresinden bir bir yanıtlamayı ihmal etmeyen(!) Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Beytullah Okay beyefendi yurttaşların taleplerini değerlendirmek yerine, “nasihat”te bulunarak; "Geyikler için seferberlik ilan etmenize inanamıyorum. Amerika ve İsrail’in ayak oyunlarıyla milyonlarca insan öldürülürken, siz neler düşünüyorsunuz" diye ‘veciz’ ve ‘dudak uçuklatan’ bir mesaj göndermişti. Olayın basına yansıması üzerine de; "Son günlerde geyiklerle ilgili çok sayıda mail gelince çok bunaldık. İnsanın kimyası bozuluyor. Ama yaptığım doğru bir şey değildi. Oldu bir kere. Büyütmeyin” deyivermişti. Neyse ki, ‘insan türü’nün duyarlı temsilcilerinin tepkileri işe yaramış ve Ceylanlar Atatürk Orman Çiftliği’ne nakledilmişlerdi... Ama bu kez, devlet bürokrasisinin aldığı bir “karar” pek öyle tatlı sona bağlanacak gibi görünmüyor. Haberler gelmeye başladı bile, sonuçları şimdiden ‘kanlı’.

“ÖLDÜRÜLMESİNDEN YANAYIZ”

Bu kez Bakanlık farklı. Kamuoyu şaşkın, inanamıyor bir türlü. Kamuoyunun tepkisini ve şaşkınlığını yansıtan soruları soruyor gazeteciler Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Av ve Yaban Hayatı Daire Başkanı Yaşar Türkleş’e. “2003'te korumaya alınan ‘boz ayılar’ (Ursus arctos) için öldürme izni verildiği yönündeki iddialar doğru mu?”

‘İnsan türü’nün sözüm ona çevreyi, doğayı ve ormanları korumakla görevlendirdiği bakanlığın bu pek değerli müdürü bakın nasıl yanıtlıyor soruları: "Yaban hayvanları içinde 'fırsatçı' diye tabir ettiğimiz türler var. Bunlar, insanların malını yağmalıyor ve canına kastediyor. Bakanlık olarak, sayıca az ve korumada olan türler içinden insanlara zarar veren hayvanların öldürülmesinden yanayız. Yağmacı 3 ayı vuruldu, diğerlerinin peşindeyiz...” Doğayı koruma daire başkanı vermiş kararı “öldürülmesinden yanayız...”

* * *

İnsan türü’nün bu değerli temsilcisi sayın daire başkanının kararının altında yatanı www.kurkehayir.gen.tr adresinden yayın yapan “Kürke Hayır Platformu” tespit etmiş aslında. Bakın ne diyorlar yaptıkları açıklamalarında: "Ayı öldürme kararı, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın Türkiye ormanlarını içindeki canlılarla birlikte zengin turistlere ve ‘kürk endüstrisine’ tahsis ettiği fikrini kuvvetlendirmektedir...”

* * *

Geçtiğimiz hafta "Kyoto Protokolü'nü özel şartlarımız dikkate alınırsa kabul edebiliriz" şeklindeki açıklamasıyla kiminle pazarlık ettiği pek anlaşılamayan eski su müdürü yeni Çevre Bakanı muhterem Veysel Eroğlu beyefendi, Kaz Dağları ve “altın madeni” konusunda NTV’den açıklama yaparken de -dil sürçmesiyle de olsa- koruma altındaki alanlarda “kuş uçurtmayız” demişti. Gezegenimizin geleceği için biz ne kadar sık ‘İnsan türü doğadaki ayak izlerini azaltmalı’ desek de; eh bakan bey öyle buyurunca ne yapsın, daire başkanı beyefendi de bakanının sözüne ve tavrına uygun, yaptığı derin bilimsel sınıflandırma(!) sonunda “yağmacı ayı” avına çıkmış... Olur o kadar.